• 1990 yılında yayınlanan "bir bıyıksız" adlı albümü ile, karikatür albümü çıkaran ilk kadın karikatürist ünvanını alan kişi.
  • radikal'deki "kotu kiz" tiplemesiyle hatun kismisina kotu ornek tesgil eden cizer.
    kırklareli doğumludur, mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi resim bölümü'nde okuduğu yıllarda yarattığı karakterin aksine sessiz, sakin bir kızmış. girgirda karikatur cizen arkadasina ziyarete gidip gelirken oguz aral'in dikkatini cekmis* kotu kiz karakterini cizmeye baslamis.
  • kötü bir türkçesi olan karikatürist. ona bir yazım kılavuzu gerekli.

    ... demişim 15 sene önce. o zamanlar karikatürlerini beğeniyor ama de'leri da'ları ayırmadığı için tepki duyuyordum. beğeni kısmını yazmamışım. geç de olsa hatamı telafi edeyim, çok iyi bir karikatürcüdür kendileri.
  • bir zamanlar hbr maymunda yazıp çizdiği eşi nadide adlı karikatürde yarattığı sürekli fırk fırk diyen, kocası sayesinde boynuzları göğe ermiş, ezik ama aslında içinde çılgın bi ruh taşıyan tiplemeyle gönlümü çalan sarışın,minyon karikatürist.
  • radikal'de "bakmiycam, bakmiycam, ne cikicaani biliyorum ne de olsa" diyip gozumun her seferinde kaydigi karikaturlerinde kendini fena halde tekrarlayan, kabak tadi vermis cizer (hayir ayni tarz espriyi bin kere gozumuze sokmanin anlami ne ki, komik de diil zaten...)

    arada cikan "kriz hanim" tiplemesi komikti ama.
  • leman dergisine çizmeye başlamış kişi.
  • çook güzel ve bakımlı artı acayip utangaç bayan karikatüristimiz..
    sevilesi bi ruh.
  • rastladığımda mutlaka okurdum ramize erer'i bir süre. kadın gözünden bakışıyla, hem ilişkiler, hem kadının düşünceleri adına referans olurdu arada sırada. komik olmasa da düşündürürdü karikatürleri.

    geçen gün, ayça şen'le miniatürk'de yaptıkları röportajı/muhabbeti izledim. feminist olduğunu iddia ediyordu ramize erer. ha, ben bunu zaten biliyordum da bu kadar kös bir feminist olduğunu bilmiyordum. ayça şen "feministlik nedir" diye soruyor, o "annemde feministti benim, beni de feminist olarak yetişdirdi, mesela şuranı buranı açma derdi, etrafına bakma derdi, erkeklere güvenme derdi..." gibi bir cevap veriyor. sonra ataerkil kadının "gün" denilen toplantılar yaptıklarından yakınıyor ama "ben de yapıyorum canım çok güzel şeyler hihihi, konuşulan konular felan..." diye bağlıyor sonunu. "hobileriniz nelerdir" diye sordu ayça şen, "hobim yok benim" dedi ramize, "hiç mi yok mesela" diye sordu tekrar, "gezmeyi severim, hobi mi bilmiyorum" dedi cevaben ve bu muhabbet, hatırlayamadığım şekilde saçmalaştı sonra. hobisiz insan yani, nafile.

    röportaj boyunca, görünen oydu ki, ayça şen, ramize erer'den, onun sığlığından bunaldı, daraldı. soru sormak bile istemedi. hatta bir soruya verdiği içi boş, manasız cevaptan sonra boğaz köprüsü minyatüründen atlama mizanseni yaptı, sinirleri boşaldı saçma sapan güldü ama ramize erer anlamadı. veya anladı, bir şey diyemedi.

    dikilitaş minyatürlerini gezerken ayça şen, "yav bu dikitaşlar penis menis bir şeylere benzetiliyordu, ne deniyordu bunlara yav freud falan hahaha" gibi bir şey attı ortaya, ramize erer de, "ha. evet vardı öyle bir şeyler deniyordu evet, anaerkil toplum tabii, penis gibi duruyorlar" gibi bir cevap verdi.

    röportaj boyunca, hiç bir soruya "aa, kadının da şu konuda bilgisi varmış" dedirtecek tek bir cevabı olmadı, kurduğu cümlelerden anlatmaya çabaladıklarından, "ben paris'te görmüştüm sular akıyordu yahu..." kılığındaki cümlelerinden ne kadar içi boş bir insan olduğu göründü. ayrıca "ben feministim" derken feminizm adına, feminizm tarihi adına ve feminizmin savundukları adına hiç bir şey söyleyememesi fevkalade abesti, sadece "feminist çizer" olarak anılmak için, ekmeğini buradan çıkardığı için "feminstim" demesi, oysa buna rağmen feminizmle ilgili hiç bir kelam edemeyişi skandaldı.

    yaptıkları sohbete bakarsak da, ikisi birbirinden hayli sıkıldı. konuşacak bir şeyler bulamadı, saçmaladı, yattı yuvarlandılar. boş boş yürüyüp, sinir krizleri geçirerek ve yalancıktan güldüler. hayatımda izlediğim, duyduğum en içi boş, en kültür yoksunu, en zavallıca sohbetti sanırım, televizyonun başında "olamaz lan böyle bir şey, utanmalılar, ramize erer utanmalı, ayça şen utanmalı, bir daha insan karşısına çıkmamalılar, buna devam etmemeliler" deyip ağzım açık olanları izliyordum.

    belki o gün, kötü bir günündeydi, konuşmak istemiyordu deyip, bir kez röportajda "boş" geçti diye, yargılamak istemem ama gözlerini, aklını, halini tavrını da gördüm ramize erer'in ve bir insanım haline hakikaten üzüldüm.
  • itu de karikatur ve toplum dersini aldıgım sessiz,pek komik olmayan ama cv si oldukca zengin karikaturist..
  • tiplemelerini ve cizgisini begendigim, kanimca, bilhassa, karikaturde mekana ait ayrintilari en iyi sekilde veren karikaturistlerden. tanri var simdi, her turden kadin vucudunu en ince detaylarina kadar muazzam murekkepliyor. unutmadan; bazi tiplemelerinde cemal nadir'den etkilenmis oldugu da bariz goze carpiyor.
    (bkz: bir evler yaptirdim oy ramizem sazdan samandan)
hesabın var mı? giriş yap