*

  • "teknolojik" aletlerinin insan gücünün yerini alması sonucu ortaya çıkan işsizliktir, "aha kullanıyorum" dediğin bilgisayar yüzünden senin düşeceğin durumdur...
  • bu tür işsizliği teknolojik alandaki bir ilerleme, işletme örgütlenmelerindeki herhangi bir yenilik meydana getirir.teknolojik ilerleme sonucu makine emek öğesi yerine geçerek bir kısım emeği açıkta bırakır.yani insan gücünün yerine makinelerin kullanılması teknolojik işsizliği doğurur.tarım kesimi, zanaat ve el sanatları ile uğraşan kesimde sıklıkla görülür.kısa dönemde istihdam azaltıcı, uzun dönemde arttırıcı etkidedir.

    (bkz: mevsime bağlı işsizlik)
    (bkz: açık işsizlik)
    (bkz: gönüllü işsizlik)
  • tornadan çıkmış gibidir aynısının aynı.
  • efendim kavramin (technological unemployment) mucidi 1930'larda bunu soyleyen john maynard keynes'tir. uzun vadede makinalarin iscilerin yerini alacagini bu kavramla aciklamisti. bu kavram ekonominin on kabullarinden birini yikmasi anlaminda onemli "teknoloji kaybettirdigi kadar yeni is alanlari da uretir".

    bu varsayimin coktugu, keynes'in kavraminin anlamini buldugu bir kriz doneminde yasiyoruz. bunu iddia eden de erik brynjolfsson ve andrew mcafee, "how the digital revolution is accelerating innovation driving productivity and irreversibly transforming employment and the economy" baslikli calismalarinda.

    bir ornekle aciklayalim: otomobil milyonlarca istihdam yaratti (bir o kadarini da ortadan kaldirirken). simdi bir adim one gidelim ve otomobillerin artik bilgisayarla calistigini dusunelim. teknoloji bu ilizyonu yani milyonlarca istihtam yarattigi fikrini geri aldi. gibi..
  • aslında uzun vadede insanı; tekdüze, basit, sıkıcı ve fiziksel yetilere dayalı işlerden azad edip düşünsel gelişimine yer bırakır. sonra bu zihni gelişimi ondan talep eder iş vermek için.

    mesela şu çay,kahve makinelerine bakalım: alıyor kaynamış sıcak suyu katıyor bitki yaprak veya çekirdeklerine, istediğin miktarda süt, şeker vs. ekliyor bitti, alıyosun.
    böyle bir işi neden kantinci, çaycı denen insan evlatları yapsın ki zaten?
    düşünebilme yetili bir canlının; bu kadar mekanik, basit, tekdüze şeyleri yapan bir maaşlı robota dönüşüp günün on saatini bu şekilde geçirmesi ciddi zayiat, ciddi müsriflik.
    o adam o günde on saatle yirmi yıl fikri bir iş yapsa, ohoo.

    ama pratikte, ortada bu kadar çok kalifiye eleman ihtiyacı da olmadığı için birileri vasıfsız eleman olmak zorunda, bu birilerinin de işlerini makineler yapabildikçe işleri ellerinden alınıyor.

    şu durumda bunun tek açıklaması dünyada toplam işgücü arzının gereğinden fazla olması.
    bu da nüfusun gereksiz fazla oluşuna işaret ediyor. nüfus az olsa iş talebi de az olurdu itirazı gelebilir, lakin arada direkt doğru orantı yol ve talep arzdan daha yavaş artıyor nüfus arttıkça.

    toparlamak gerekirse makinelere küfredeceğimize daha az hızla üreyip çoğalmalı veya onların bize değil bizim onlara hakim olduğumuzu unutmayıp, insan yararını maksimize edeceğini düşündüğümüz en verimli işleyişe getirilmeleri için politik,fikri, fiziki mücadelemizi vermeli.

    insanın aklına fikrine hakaret psikolojisine zulüm olan bu otomatik işlere ihtiyacı olan birey popülasyonunu düşürüp, bizi bu saçmalıklarla uğraşmaktan kurtaran, vasıfsız iş gücü talebini azaltan teknolojiye sataşmayı bırakmalıyız.

    dün tarlada insan lazım diye üç kadınla evlenip her birinden yedişer sekizer çocuk yapan çiftçi abdullahın bugün üç çocuk bir biçerdöver bir traktör vs. ile aynı işi yapabilmesi ve bu potansiyel sabi sübyanın böylesine işlerden azat olunuşu köleliği azaltır.

    hem sermaye sahibine ve mevcut ekonomik düzende bireyselliklerin çalınmasına kızıp, ücretli köle olmaktan yakınıp ; hem de böylesine işleri devralıyorlar diye makinelere kızmak çelişik.

    varsın dünyada şu ankinin üçte biri insan olsun, onlar da böyle abuk sabuk işler yerine rahatça bilimini sanatını icra etsin. sadece vasıfsız işçilik değil uygulamalı pratik uzmanlık kolları misal cerrahlık bile yavaş yavaş bu yapay zekalara devrediliyor, hendese alanında da eskiden aylar süren hesap kitabın hamallığını bilgisayarlar üstleniyor zaten.
    şahsen ben bilgiyi depolayıp geri vermekle başlayan sonra aynı cihaza mekanik eklentilerle bu bilgiyi aynı zamanda pratik somut bir üretim sürecinde kullanmakla devam eden en sonunda hem bilgiyi kaydetmek ve uygulama yapmakla kalmayıp hem de gerekli dış dünya verisini toplayıp geri besleme mekanizmalarına göre bir sonraki adımı belirleyen bu yarı akıllılara minnettarım.
  • teknik ve teknolojik ilerlemenin/gelişmenin, robotlaşmanın, makineleşmenin, bilgisayarlaşmanın, dijitizasyonun insan emeğini değersiz kılmaya başlaması ve bunun da üzerine ortaya çıkan işsiz kalma durumunun adıdır teknolojik işsizlik.

    teknoloji ne kadar gelişirse, vasat emek arayışı o denli azalır. teknoloji ve bağıntılı sektörlerdeki emek arayışı hızlanır.
    gelgelelim, vasat emeğin nüfusa oranı çok, teknoloji üretenlerin emeğiyse nüfusa oranla azdır.

    eğitimsiz nüfusun artışı da, teknolojik işsizlik oluşumunun başlıca nedenlerinden biridir. kısırdöngü, dönüşü olmayan nehir...
  • sadece havalimanında kaç bin kişi temizlik, güvenlik vs. işlerde çalışıyor.

    bir haberde yanlış değilsem artık robot temizlik görevlisi kullanılmaya başlandığı yazıyordu. i-robot diye nasa ile işbirliği yapan bir firma 15 sene önce falan amerika'da robotik elektrikli süpürge satıyordu. içindeki devreyi programlıyorsun, sensör marifeti ile cihaz kendi kendine temizliyor...

    türkiye hizmet sektörü cenneti bir ülke.
    fakat hizmet sektörü misal bir zamanların tekstil sanayisi gibi bir şey.
    tekstil makineleri bu kadar elektronikleşme ve otomasyonlaşmadan önce bir tekstil fabrikasında binlerce kişi çalışıyormuş. ne zaman ki makineler insanların yerini almaya başlıyor o vakit koca fabrikalarda yüzlerle ifade edilen personel ancak istihdam edilebiliyor.

    türkiye hizmet sektörü cenneti fakat makineler, yapay zeka, entegrasyonun robotiğe kayması, teknolojik gelişmeler hizmet sektörünü adeta kanser gibi yemekte, önümüzdeki yıllarda bilhassa gelişen, gelişmekte olan, geri kalmış ülkelerde işsizlik daha büyük bir patlama yaşayacak.

    türkiye'nin bir an önce inşaat gibi yol gibi hafriyat, mühendislik tabanlı işlerden çıkıp teknolojiye, fenne, bilime, yazılıma yatırım yapması şart. hatta geçen 15 yılda tren kalktı bile.

    her mahalleye bir matematik fen okulu açılması gerekirdi oysa. yazılım dersi konması gerekirdi müfredata, her çocuğun en az bir dil öğrenmesi şarttı. yoksa medeniyet yarıışında geri kalırsan başka toplumların kölesi olacaksın.

    (bkz: işsizlik ve işgücüne katılım oranı arasındaki fark)
hesabın var mı? giriş yap