• kırsal kesimde yaygındır.
  • (bkz: yer yatagi).
  • ne kadar sofrada yediysem o kadar da bunda yedim. bağdaş kurdurucu, kibar oturuş(lu)ları belli edici. tek tabaktan yeme olanağı vardır. hızlı yiyen çok kapar.
    (bkz: kasnak), (bkz: sini).
  • bağdaş kurarak yemek yeme sanatı.
  • hala yaygindir efenim bu sofra, arkada yaslanacak bir kanepe varsa bagdas kurulmadan da oturulabilir, gerekli rahatlik saglanir, kasik pilava sallanir.
  • yer sofrasında yenen yemeğin daha bereketli olduğuna dair yaygın bir inanış vardır. her boku araştıran adamlar bu inanışı da çok güzel çürüttüler ve dediler ki: "yerde yemek yerken mide katlanır ve kapasitesi daralır. kişi az yemek yer ama midesi katlı olduğu için fazla yemek alamadığından tokluk hissi oluşur..." bunu üzerine yer sofrasında yemek yiyenler misilleme yapmışlar ve şöyle söylüyorlar: "masada yemek yirken yimekler çabuk bitiya, çünküm şeytan da sofrada olduğu için tabağın kenarından kenarından götürüya. şeytanın arka ayakları yere oturmaya müsait olmadığı için yer sofrasına oturamıyor, onun için yer sofrası daha bereketli..." diyorlar ve sizin de okuduğunuz gibi yerde yemek yiyenlerin söyledikleri tartışmasız daha mantıklı.
  • bim in aktüel ürünleri arasında bu hafta yer bulmuştur bu nesne. meraklısına...

    http://www.bim.com.tr/…rundetay.asp?pid=1144&utip=1
  • sadece yemek için değil hamurdur yufkadır açmak için kullanılır. genişliği, sağlamlığı (tipik iki kırımlı mutfak masasında merdane deneyimleri olanların kulağında şu an o lambada lumbada oynama sesi çınlıyordur sanıyorum) ve oturarak iş görülebilmesi hâlâ tercih edilebilir kılıyor kendülerini.
  • olmazsa olmazları vardır. tandır ekmeği, otlu peynir, koyun yoğurdu, karpuz. ardından da ince belli bardakta mis gibi taze demlenmiş çay. kokulu kokulu. şekerleri ise kesme şeker olmalı illa ki, hani şu eğri büğrü olanından..
  • en beklemediğiniz yerde karşınıza çıkabilendir.

    iki gayet modern kız arkadaşım var, abla kardeş, hatta biri resim öğretmeni, yurt dışılarında master'lı felan, o derece.
    olaylar gelişti ve yemek yapmışlar, çağrıldık ve gittik aman da ne güzel kız elinden yemek yiyciiz diye.

    sıra kurulacak sofraya gelince "herhal elimizde tepside solo dizayn yicez, netekim masa neyin yok salonda" diyordum iç sesimle kendi kendime
    ki,
    "sofrayı kuruversene, perdenin arkasında kaloriferin yanında" komutu ile bir afalladım,
    açtım perdeyi, arkasına baktım:
    ayakları katlanır bir yer sofrası!

    enee! ee, yani o ortamına göre hiç yadırgamadığım otantik ve geleneksel oluşum böle değişik ve beklenmedik ortamda çıkınca tabii,
    bir an bir şaşkınlık olmadı diyemem. sonra tabii açlık galip geldi, kısa sürdü.

    yere örtü serildi, sofra üstüne kuruldu, ben de bağdaş kurabilen ve köyde akrabaları olan ve onlara bayılan bir insan olarak kuruldum hemmen.
    gayet de güzel yidik. sonradan gözlemledim ki, domuz gibi yemiş olmamıza rağmen,
    iki kızımız da gayet fit ve esnek böle ayak toplamaları falan; dedim bu ve benzeri alışkanlıkların kesinkes bir etkisi var!*
    ben ise masa çocuğu, yedikten sora da arada yatan, ne kadar zayıflasam da haala göbüşlü bir insanım, netekim her gün bağdaş kurup yemiyorum.

    hatta sonra sofra kalktı ama örtü yerde kaldı, çerezler ve içkiler de gayet yere yayılarak yenildi, içildi.
    şahane ortam oldu.
    ya yaa... işte böyle.
hesabın var mı? giriş yap