hesabın var mı? giriş yap

  • bu tip futbolcular türkiye'ye gelirken "yaa ben podolskiyim arsenal'da inter'de oynamış adamım türk liginin altını üstüne getiririm edasıyla geliyorlar. bir ay içinde hürriyet güçer'le, yalçın ayhan'la tanıştıktan sonra tırsak tırsak top oynuyorlar ve aman paramı alayım da kaburgadan olmayayım" edasıyla top oynamaya başlıyorlar. bize dövüş çukurlarından, capua'nın çayırlarından çıkan adamlar lazım.

  • dolar 3 liraya dayanmış, hergün şehit veriyoruz, istanbul'un göbeğinde dolmabahçe'de silahlı saldırı oluyor ama adam hala muhtarlara maval okuyor. ya sabır

  • atatürk musul'u ve 12 adayı bırakmamıştır. 12 adalar, cumhuriyet kurulmadan çok önce uşi antlaşmasıyla italyanlara trablusgarp yenilgisiyle "geçici" olarak bırakılmıştı. bunun geçici olmasının nedeni adalardaki italyan işgalinden ileri gelmektedir. 10 şubat 1947 paris'te imzalanan barış antlaşması ile oniki ada, sadece adalarda oturanların çoğunluğunun rum olduğu gerekçesi ile yunanistan'a verildi.

    musul ve kerkük'e gelince, lozan'da türk tarafı musul, kerkük ve halep için epeyce diretmiştir. netice alınamadığından konferans ikinci bir defa daha toplanmak üzere dağılmıştı. ikinci kez toplanan konferansta da ingilizler ikna edilemedi bu demek değil ki türk tarafı da ikna oldu. konu daha sonra milletler cemiyeti'nde konuşulmak üzere rafa kaldırıldı. ancak diplomatik yönden zayıf olan yeni cumhuriyet bu konuda daha fazla diretemedi. ingiltereyle devletlerarası boyutta 1925 yılında musul ve kerkük’te hak iddaası sürdürüldü. hatta iki devlet savaş pozisyonu bile almıştır. ancak ne hikmetse, aynı tarihlerde şeyh sait isyanı patlak vermişti. ordunun mobilizasyonun önemli bir kısmı bu isyanı bastırmak için harcandı. ingiltere türkiye’ye ırak petrollerinden 25 yıl boyunca %10 pay teklif etti ancak yeni kurulan devletin nakit ihtiyacı ağır bastığından, türkiye bunun yerine 500 bin sterlin nakit para alarak musul ve kerkük’den vazgeçti.

    olayın atatürk'le veya ismet paşa'yla bir alakası yoktur. uluslararası ilişkilerde basit bir kural vardır; ekonomik ve askeri olarak bağımsızsanız yayılabilirsiniz. bundan ötesi irredantist hayalperestliğe girer ve toplumlarda tramva yaratır. (bkz: yeni osmanlıcılık) bu tür olaylarda kişilerin karizmasına ya da kültüne bakmak yerine kurumların işlevlerine, içinde bulunduğu duruma, açıkçası devlet aygıtının ne kadar "muktedir" olduğuna, yine o şartlar dahilinde bakmak çok daha faydalı olacaktır.

    edit: adaların bırakılması konusundaki tarih karışıklılığı düzeltilmiştir. radmard ' a teşekkürler.

  • facebook'ta "bugun 30bin buyukbas hayvan katledilmis" diye durum girdim. eski sevgilim "hala yasiyor olmana sevindim" yazmis altina.

    vay arkadas.

  • türkçe seslendirmesi muhteşem olan oyun.

    nathan drake karakterini seslendiren okan yalabık'a gerçekten söyleyecek söz yok. karakteri o kadar güzel seslendiriyor ki orijinal seslendirmesinde bu kadar keyif alamazdım sanırım.

    aynı şekilde nathan'ın yıllardır dava arkadaşlığını yapan sullivan reis'in seslendirmesini yapan ege aydan'a da kocaman bir bravo. karakterin olgunluğunu ama aynı zamanda da espritüelliğini o kadar güzel hissettiriyor ki bize. teşekkürler.

    bir ayrı parantez de elena'yı seslendiren ceyda düvenci'ye. karakterin o naifliğini, her konuşmasının alt metinlerinde nathan'a olan sevgisini o kadar güzel seslendirmiş ki gerçekten emeğine sağlık.

  • bayramda büyük anneannenin evi... 9 çocuk ve sayılamayacak kadar çok büyük bulunmaktadır. çocuklar 1.5 -12 yaş grubu arasındadır... misafirlerden birinin çocuğu olan 3 yaşındaki yusuf geri kalan bütün çocuklara kan kusturmaktadır.

    ilay(5): anne, yusuf(3) bana vurdu!
    romica: aaa çok ayıp yusuf, arkadaşlara vurulmaz!

    5 dakika sonra...

    ege(7): anne, yusuf ilay'a vuruyordu, onu korumak isterken kumandayla kafama vurdu, küçük diye dövmüyorum!
    romica: tamam oğlum, sen koru kardeşini ama vurma...

    5 dakika sonra...

    elif(1.5): ingaaaaaa!!!!
    emrecan(11): ya romica abla, yusuf kardeşime tokat attı, sonra da itti!
    romica: ege, ilay, mert(4) ve elif'i öbür odaya al, yusuf'u da oodaya sokmayın!

    5 dakika sonra...

    utku(11): halacığım, yusuf ufaklıkları eziyor yine!
    mert(4): halacı, eziyo bizi üstümüze çıkıp çıkıp!
    romica: eytera be, lan it, ne istiyorsun benim çocuklarımdan, yeğenlerimden! ben adamı ne yaparım biliyor musun sen? höt!
    yusuf(3): çotaa!!!
    romica: argh, kafam!
    yusuf'un annesi: hihi, ay çok yaramaz, kusura bakmayın!
    romica: hıı, evet... biraz yanınızada dursun, bütün çocuklar ağlıyor içeride...

    5 dakika sonra...

    mert: ege, askercik oynayalım mı?
    ege: tamam, ben başkomutan oluyorum!
    mert: ben de askercik oluyorum!
    ege: yusuf da terörist olsun!!!

  • acımadığım çocuklardır. gençlerde zaten sorumluluk sıfır. sınav giriş bilmem nelerinde küpe, saat vb getirmeyin diye belirttikleri halde yıllardır küpe sıkıntısı cekiliyor o kuyruklarda.

    hayır. hayat toz pembe değil. dünya ve kurallar sizin etrafınızda dönmüyor. bu 15 dk meselesini de hadi okumak bir yana duymamış olamazsınız.
    dersanenizde, okulunuzda eminim ki hocalar bu meseleye değinmiştir.

    gençler dedim ama toplumda böyle önemsemeyen, aman canım sendeciler büyüyünce, hiç bir geçerli mazereti olmadan 9 bucuktaki toplantıya 10 bucukta gelebilme rahatlığındalar.

    sonra da bu memleket neden böyle, ben dışarda okuyacam yeaaa der durursunuz.

    senin görevin o sınava girmekse şayet, bir başka görevin de o sınavın kurallarına uymak. küpe takmayın diyorlarsa takmayacaksın, 15 dk kala kimse içeri alınmaz diyorlarsa 15 dk kala oraya varmayacaksın.

    ha kurallar eleştiriye açıktır, o ayrı bir mesele. ama uymak icap ediyor.

  • eğer haber doğru ise allah bu hükümetin bin belasını versin. zehir zıkkım olsun. buna sebep olanlarin burnundan fitil fitil gelsin. kahır ve azap için de gebersinler.
    korkmuyorum, kuzenim de yazmadı. silivri de istediği kadar soğuk olsun..
    bir hükümet bu kadar mi kendi vatandaşına eziyet edebilir ya! bu ülkeye bela ettiğiniz fetoculerle beraber canınız cehenneme. hepinizin kahır içinde gebermeniz dileği ile..