hesabın var mı? giriş yap

  • doğu ülkelerinde (biz dahil) internet ortamında bir sanrı var. "geek olan kişi aynı zamanda entelektüeldir."

    ne büyük gaflet.

    geek, herhangi bir konuya özel ilgi duyan kişiye denir. bu ilgi genellikle psikolojik bir bağlılığı da beraberinde getirir. yani istemeyerek bir konunun geek'i olunmaz. duygusal bazı kazanımlar neticesinde bu olur. mesela ülkemiz adım başı futbol geek'i hatta çokça futbol nerd'ü dolu.

    ancak ne zaman ki geek kişinin ilgi duyduğu şey genel-geçer (mainstream) ilgi alanları harici bir şey olsa yukarıda bahsettiğim sanrı ortaya çıkıyor. bu sanrının sahibi sanmayın ki 3. veya 2. kişiler, açıkça geek'in kendisi buna kapılıyor.

    "ilgi alanlarım genelin çok dışında olduğuna göre, genelin çok dışındaki insanlara benzerliklerim var."

    hayır yok. yani çok fazla manga okuyarak siyaset konusunda toplumdan daha girift fikirlere sahip olunamaz ya da indie oyunlar ile ilgilenilerek fizik bilimi konusundaki fikirleriniz daha geçerli olmaz.

    batıda geek'ler ve entelektüeller arasındaki fark çok barizdir ve çoğunluk da bu farkın bilincindedir. burada şöyle bir eleştiri gelebilir;

    "doğuda, geeklerin ilgi alanlarında içerik bulmak batıdakinden daha güç olduğundan dolayı bu entelektüel bazı mekanikleri kullanmayı gerektirir."

    yerinde eleştiri ancak zamanında değil. çünkü internet bağlantınız olduğu sürece istediğiniz koreli çizerin külliyatına veya istediğiniz polak roman kahramanının hayran maceralarına ulaşabilirsiniz.

    yani günümüzde geek'lik sadece basit bir eğilimden fazlası değildir. ancak görünen bu değil.

  • olum adam kasap kasap.
    kasabin yaraticisi, vizyonlusu, yeteneklisi, caliskani, basarilisi, kendi alaninda en iyisi
    ama kasap...

    edit; kasap diyerek nusret’i asagiladigim anlamini cikarmis bazi yazarlar. kesinlikle oyle bir niyetim yok bizatihi eski bir kasap olarak nusr-et ile ilgili goruslerim asagidadir.
    isinde iyi olan herkese saygi duyarim...
    #113586567

  • erkeklerin tek montla 8 kışı geçirmesi başlığı varsa oraya gideyim; zira 2016 aralığında abime iş yerinden verilen giyim çekiyle aldığım mont ile sekizinci kışımı tamamladım.

  • ahahahaha immun sistem diye bi şey vardır arkadaşlar ama siz anlamazsın haa. immun bu yaa öyle kolay mı. mesela bağışklık sistemi deseydim hemen bilirdiniz ama şimdi bilemezsiniz, neden, immun dedim çünkü!

  • yeni romanımın adı. müthiş betimlemelerim var yollar, bakmayanlar, bakanlar, kutular, beddualar...

    romanımı lütfen alın, çoluk çocuk perişan oluruz yosa

  • bu ülkeye demokrasiden ufak kırıntıların düştüğü bir gün, insanların diktatörlüğü devirdiği gün, yalakalığın berbat ve yüz kızartıcı bir şey olduğunu anladığı gün bir çok insanın önemsemeyeceği, yüzünü döneceği bir insan olması kaçınılmazdır. neyse ki o da biliyor bu ülkenin o ölene kadar değişmeyeceğini. akıllı adam.

    yazık etti yılmaz erdoğan kendisine, çok yazık. özellikle hem türk halkı için, hem kürt halkı için bambaşka anlamlar ifade edebilecek, kucaklaşmya katkı sağlayabilecek birisi olabilirdi mesela. örneğin sinema filmlerine kemal sunal'a bu ülkenin her kesiminin gösterdiği sevgiyi gösterebilecek bir kitle her zaman gidebilirdi. seçmedi bunu, kendi bilir, kimse bir şey diyemez tabii.

    yalakalığı, hırsızın yanında olmayı, akil insanlar denilen bi garip heyetin içerisinde bulunmayı, başbakan iftarlarında yer almayı, hırsızlarla top oynamayı, roboski olduktan sonra evinde yılbaşı partisi vermeyi, banka reklamında oynayıp sermaye karşıtı şiirler yazmayı seçti.
    ben hakkariliyim diyerek sümen altı edilmiş olarak kendisini gösterip, eli para görünce hakkari için hiçbir şey yapmadı.
    bkm'nin tiyatro emekçilerini gecenin bi yarısı kapı önüne koydu.
    "güle güle berkinim" deyip, katilleriyle, canım berkin'in anasını yuhalatanlarla maç yaptı.

    kendi bilir.
    helal olsun deyip sırtını okşayan memlekette çok oldukça, bu adam çok ekmek yer.

  • benim ailem bu. yaptılar bizi saldılar ortaya. elde avucta bir şey yok. ben çocukken ayrılıp yeni hayatlar kurdular. halen yoksullar. arada bir para gönderiyorum. zengin falan da değilim hani, maaştan artan 2 3 kuruşu. evlenmek istiyorum ama nasıl olacak bilmiyorum. milletin anası babası çocuğunun dairesini, arabasını alıyor. hiç olmadı altın takıyor, bir seyler yapıyor. bizimkiler yapamaz biliyorum. bir de bana hayat dersi veriyorlar kendilerince. artık yaşın geldi evlen diyorlar. tabi aq, sizi tatmin etmek için evleneyim. düğün ve ev kurma borcunu siz ödemeyeceksiniz ne de olsa.

    tanrı bana da şu fakirlerdeki boş ve temelsiz özgüvenden versin. ama ne yapacağımı biliyorum. bu dünyaya ailem gibi eniyle boyuyla düşünmeden çocuk getirmeyecegim. ben çektim o çekmesin. durumum çok iyi olursa ayrı tabi.

    edit: onlarca mesaj aldım, çok teşekkür ederim. biraz düşününce onların da süper haksız olduğunu düşünmüyorum. çünkü insan nasıl büyütülür, nasıl bir çevrede yetişir ise öyle davranıyor. doğruyu öyle kabul ediyorlar. ama kendilerini değiştirip bir adım öteye geçmiyorlar. bu yüzden ebeveynlerin günahını çocukları çekiyor. ne olursa olsun büyüklerin yaptığı kötü şeyleri tekrar etmeyelim.

  • bugün annem " barışma ihtimaliniz yok mu? ben size vereceğim evi hazırlamış, işsiz kalırsanız sermaye veririm iş kurarsınız diye para ayırmıştım." dedi.

    hani donup kalınır ya bazen. kaldım öyle bi an, kafamdan binlerce şey geçti. " aldatıldım, başkasına gitti anne" dedim en sonunda. sonra ağladı annem. bana kıyamazmış öyle dedi. teselli etti beni ağlarken.

    annemi ağlattığın için ilk defa nefret ettim senden. o da bi anlık, "mutlu olmaz umarım" dedim. sonra kıyamayıp "yok yok olsun tabi lan." dedim.

    beni ne hallere düşürdüğünü bilmiyorsun bile belki. onunla mutlusunuz. vicdanınız bile sızlamıyor, biliyorum.

    insan insana bunu yapar mı?