hesabın var mı? giriş yap

  • kuşları ürkütmeyecek kadar ponçik, dolar tahminleri yapacak kadar ekonomist. hmmm kızlar eklesin mi yani ?

  • aslında buraya çok uzun bir entri yazmıştım ama en özet şekliyle türk kızının farkı şudur: naz yapar kezban olur, naz yapmaz adı malum sıfata çıkar. evlilik düşünür gene kezban olur evlilik düşünmez sadece yatılıp kalkılacak kadın olur. aşırı makyaj yapar doğal olmaz (ama erkekler nedense bayılır) makyaj yapmaz bu sefer de kimse beğenmez. net olur, iyi bir kadın olmaya çalışır kolay kadın olur (yabancı kadın yapsa çok net kadın abi ya olur) net olmasa bu sefer de ne isteğini bilmiyor olur. maddiyata önem vermez yalancı olur önem verir paragöz olur.

    kısaca her şekilde türk kadını ne yaparsa yapsın yaftalama altına alınacaktır. isterse en iyisi olsun isterse en kötüsü olsun karşılaşacağı muamele bellidir. yabancı kadınlar yapsa "abi kadın çok klas ya" denilecek şeyler türk kadını söz konusu olduğu zaman sonuna mutlaka bir "ama" ile başlayan cümle getirilmiş olacaktır.

  • şu şekilde tahlil edilebilecek şarkı sözü;

    aşk bu kızılötesi: şair burada aşkın kızıldan da, yani kandan da öte olduğunu söylüyor ve bunu ifade ederken "kızılötesi" kelimesini kullanarak harika bir kelime oyununa imza atıyor.

    yaralı müzesi: yine aşk'ı tanımlarken kullandığı bir ifade. aşka düşen herkesin yaralandığını ve dönüp dolaşıp bu yaralı müzesinde yerini aldığını anlatıyor.

    hareket edemem: şairin kendisi de aşktan yaralananların sergilendiği yaralı müzesinde ve bu müze öylesine kalabalık ki, şair içeride hareket edemiyor, belediye otobüsü gibi!

    şimdi tüm ekşici piçler serdar ortaç'dan özür dilesin.

  • bu gün düşürülen rus uçağının gündem olmasıyla bir arkadaştan:

    uçağı falan geçtim de nükleer savaştan sonra bizi bulacak uzaylılara eski bir iett çalışanının 3. dünya savaşı çıkardığını nasıl anlatıcaz?

  • ceket önü saygıdan dolayı değil takım elbise giymenin usulünden ötürü iliklenmelidir.

    ceketinizin düğmesi otururken mutlaka açık olmalıdır, karşınızda kraliçe dahi olsa.

    ayaktayken de her daim kapalı olmalıdır. 2 düğmeliyse üstteki; 3 düğmeliyse ortanca (kesin), üstteki (tercihen) iliklenir. en alt düğme ne yelekte ne cekette iliklenir.

    ayrıca konudan bağımsız olarak kravat takılıyorsa en üst gömlek düğmesi mutlaka iliklenmelidir. yok "beni sıkıyo, ben sevmiyorum" falan diyorsanız, takım elbise giymeyiniz. zaten sıkıyorsa belli ki yanlış beden almışsınız.

    her şeyin bi şeyi var. bu yazısız kurallara riayet etmek bir görgü ve özen göstergesidir.

    düzeltme: riayet yerine sirayet yazmışım cahil gibi. ben olsam şu entryyi dikkate almazdım o hatadan sonra. (: 'birbasi' uyardı sağ olsun.

  • en önemli gündem maddemiz bu! bu olmalı! bu türkiye'nin varolup/olmama savaşıdır. göz göre göre işgal ediliyoruz. kaynak

    insanların uyanması için gelenlerin asker üniformasında mı olması lazım? bu da bir işgaldir!..

    her gün gündemin üst sıralarında olmalı. ekonomi, asayiş, eğitim, sağlık hepsi buna bağlı. yarın çok geç olacak!

  • ögretmen sinifta madenleri ve ne kadar degerli olduklarini anlatiyormus. dersin bitiminde çocuklara sormus:
    - "çocuklar! kim hangi madene sahip olmak ister?"
    önce david cevap vermis:
    - "platin, ögretmenim. onunla kendime bir porsche alirdim."
    ardindan mike cevaplamis:
    - "altin, ögretmenim. altinlarimla kendime sonmodel bir cadillac alirdim."
    en son küçük joe yanitlamis:
    -"silikon, ögretmenim. ablamda iki tane var, kapinin önündeki arabalari hayal bile edemezsiniz!..."

  • belki de başkası yazmıştır aramaya üşendim. biraz aradım bulamadım. ama böyle bir hadise var. tüm reklam görsellerinde saatleri aşağı yukarı 10'u 10 geçeye ayarlıyorlar. bilemedin 10'u 8 geçe olsun. fakat hiç saat 18:00'i gösteren reklam görmedim. çünkü 10'u 10 geçe olunca simetrik oluyormuş. üstelik gülen surata benziyormuş, bilinçaltında daha pozitif etki yaratıyormuş bakan insanda. ben ilk duyduğumda ha sittirin lan olur mu öyle geyik demiştim. fakat sonra baktım ki durum böyle.

    bak şimdi mesela

    bu

    veya bu

    ya da şu şekil

    eski reklam

    yeni reklam

    bu da kanıtı

    cartier

    niye böyle

    niye her reklam böyle?

    sizin yapacağınız ayarı skim.

    citizen de böyleymiş.

    şopar

    eskiden 8:20'ye ayarlıyorlarmış o da aslında 10'u 10 geçenin yatay eksene göre ters simetriği gibi. fakat orada akrep ve yelkovan aşağıya baktığı için sanki insanı da böyle daha çok demotive eden bir yönü var gibi diye bu standarda geçmişler. saatlerin çoğunun markası tepede olunca, saati 10'u 10 geçeye ayarladığımız zaman markayı çerçeveye almış gibi oluyor o açıdan bu durum zamanla endüstri standardına dönüşmüş. saatler için reklam sektörünün yazılmamış bir kuralı haline gelmiş bir durum.

    1920'li 1930'lu yıllarda saat 8:19 veya 8:20 de kullanılıyor dediler ama üşenmedim baktım, orada da durum pek farklı değil.

  • matematiğin fizik tarafından genişletilebilir olması matematik ile fizik arasındaki bağı güçlendirmez. zira biyoloji de kimya'yı genişletmiştir fakat kimyanın varlığı canlılığa bağlı değildir.

    matematik, gerçekliklerin anlaşılması için model sağlar ancak diğer bilimlere. uygulamalı matematik ile saf matematiki birbirinden ayırmak gerekir; zira ayrıdırlar da. eğrisel integral'in eğri boyunca yapılan yapılan işi vermesi, matematiği değil fiziği ilgilendirir. zira matematikte ancak ve ancak bir hesaplama yöntemidir o.
    zamanı reel sayılar doğrusu üzerine oturtmak ise tamamen fizikçilerin ayıbıdır.
    saf matematiğin fiziksel gerçeklikten ayrık olduğu konusunda einstein'ın meshur bir quote'sinden faydalanalim:
    "as far as the laws of mathematics refer to reality, they are not certain, and as far as they are certain, they do not refer to reality."

    ayrık bir bilim olarak matematik, aynı fizik gibi, insanların onu keşfetmesinden bağımsız olarak varlığını sürdürür; nasıl ki karadeliklerin içinde etkili olan fizik kanunları bizlerin bilememesine rağmen var ise. matematiği icat olarak algılamak, insanların kendilerini üstün görme megolomanlığı ile örtüşür. zira ancak sonsuz güçlü bir tanrı tarafından özel bir amaçla yaratıldığına inanan insan böylesine bütünsel bir gerçekliği icat ettiğini düşünebilir.