hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • (bkz: #86442605)

    okumaya üşenenler için emsal kararın özeti:

    --- spoiler ---

    erkek: boşanmada kusursuz
    kadın: başka biriyle aşk yaşamış, gönül ilişkisine girmiş. dolayısıyla kusurlu.

    erkek: işsiz
    kadın: çalışıyor ve geliri var.

    sonuç: aldatılan ve geliri olmayan erkek, aldatan ve çalıştığı için geliri olan karısına mahkeme sonuçlanıncaya kadar nafaka verecek.

    --- spoiler ---

    şu anda samimi olarak yazıyorum, aynı durumda ben olsam ve kendim işsizken, beni aldatan ve geliri olan eşime nafaka ödemek durumunda bırakılsam ben o nafakayı ödemem.

    gerekirse hapse girer yine ödemem. e ben ödemeyince sürekli hapse gireceksem de bir süre sonra "la nasıl olsa hayatım kaymış, kadın zevkinde aleminde" diye düşünür kendi adaletimi kendim sağlarım.

    kimse de bik bik etmesin bana.

  • 40 bin liraya sattığı arabaya 12 dolar maliyetli bluetooth sistemini eklemesini 2012 yılında reklam konusu yapan sektör.

    ayrıca aynı sektör, 10 dolar maliyetli cd playeri konsola entegre ettiğinde sıfır fiyata 5 bin lira ekleyebiliyor.

    bu sick.ko sektör farzı misal bilgisayar sektörü ile aynı "kafada" gelişse idi şuan uçan arabalara biniyorduk.

  • arkadaş yanımda babasını arıyor:

    - baba naber?
    - sağol yavrum sen nasılsın?
    - iyiyim de arkadan müzik sesleri falan geliyo, ne o parti falan mı?
    - hehe makamdan da mı çıkaramadın?
    - ne makamı ya?
    - ezan okunuyor evladım...

  • hayvanlardan kastım besi hayvanları, aslan, kaplan, at ya da fil değil yani. eti, sütü ya da yünü için beslediklerimiz. sığır, inek, manda, domuz, koyun, keçi vb. hayvanların sayısı insanların sayısına çok yakın. büyükbaş hayvan sayısı yaklaşık 3 milyar, küçük baş hayvan sayısı ise yaklaşık 4 milyar.

    büyükbaş hayvanlar günde 30 kg yem yerken küçükbaş hayvanlar günde 10 kg yem tüketmektedir. bunların su tüketimi ise günlük yedikleri yem ağırlığının 3 katı yani büyükbaş hayvanlarda 90 litre, küçükbaş hayvanlarda ise 30 litre. bu hesapla dünyanın bütün bu hayvanları bir günde: 125 milyon ton yem, 400 milyon ton* da su tüketmektedir. bu hayvanlar hayvan gibi bütün kaynaklarımızı tüketirken biz insanlar ise bir günde sadece 9 milyon ton yemek, 30 milyon ton da su tüketiyoruz. bu hayvanoğluhayvanların tükettiğinin en fazla 10'da 1'i, yani %10'u. bu ne demek?

    kaynaklarımızın %90'ını hayvanlar için tüketiyoruz ama bu hayvanların bize sağladığı toplam katkı sadece %5. 90 kilo yiyor ama bize verdiği 5 kilo et ve süt. 5 kilo et için 90 kilo tarım ürününden oluyoruz yani. hayvanların yediği yemleri, yoncası, slajı, mısırı, arpası, çeşitli otu, otlağı, merası derken, bütün bunlar için ayrılan tarım arazisi neredeyse diğer tarım arzilerinin 10 katı. insanlar için 10 dekar arazi işleniyorsa, hayvanlar için işlenen ya da işlenmeyip otlak-mera olarak bırakılan arazi 100 dekar.

    velhasıl bütün bu besi hayvanlarını hayatımızdan çıkardığımızda, tamamen bitkisel beslendiğimizde tarım ürünü rekoltemiz 10 kat artacaktır. 10 ton buğday üretiyorsak bu miktar 1000 ton olacak. neredeyse bütün tarım ürünleri için bu durum söz konusu.

    komple vazgeçmeyelim, sonuç da et ve süt de yesin insanlar. o zaman et ve süt tüketimimizi yarıya indirelim. bu durumda bile tarımsal üretimimiz 5 kat artacaktır. bütün dünya için geçerli bu. bu neye yarar peki? niye etten ve sütten vazgeçelim?

    dünyanın yarıya yakını açlık ya da yetersiz beslenme ile boğuşuyor, kalan yarısının ise en fazla belki çeyreği düzgün besleniyor. ortada kalan ise açlık sınırının biraz üstünde. dünyanın %10-15'i sucuklar, pirzolalar, bonfileler, sosisler, salamlar yerken, bu ürünlerin sağlandığı besi hayvanları ise kalan %90 nüfusun zar zor bulduğu tarımsal ürünleri tüketiyor. halbuki et-süt tüketimi yarıya düşürülse %90 nüfusun tarım ürünlerinden olan payı en azından 5 kat artacak. 5 kat daha fazla tahıl, 5 kat daha fazla sebze-meyve olacak piyasada. dünyada ne açlık kalacak ne de yoksulluk. sadece zenginlerimiz daha az et tüketecek, kahvaltıda jambon neyim yemeyecek.

    bunun diğer bir faydası ise tarımsal araziler artacak, içme sularımız artacak, kuraklık ve susuzluk son bulacak. yakın gelecekte kaçınılmaz gibi görünen kıtlık ve susuzluk gibi bir korkumuz kalmayacak.

  • muş'ta mecburi hizmet yaptığımız yıllar. muş'un yerli halkı, hakikaten değişik geliyordu, özellikle başlarda..şehrin zaten bir tane büyük caddesi var, o yolun ortasında(tam ortası), çalışır halde araba bırakıp, kaldırımda bir tabureye oturup çay içen insanı sadece orada gördüm mesela..

    neyse efendim, muş nasıl bir yer sorusuna da cevap olacak yaran olayımız şöyle..
    bir arkadaş bu meşhur caddede araçla seyrederken yolun ortasında bir yaşlı amcanın durduğunu görüp, amcanın geçmesini beklemeye başlar. amca elindeki bir şeyi yolun tam ortasında inceler..bir dakika geçer, yok..iki dakika, yok.. korna çalar, yok..

    sonunda arkadaş sinirlenir, çıkıp 'dayı ne yapıyorsun yolun ortasında, çekilsene!' diye bağırır.

    amca bütün sükunetiyle döner ve şöyle der: farzet ki odunum, etrafımdan dolaş!

  • ayrıntılı anlatılmadığı için inanması güç rezalet.

    benim bildiğim rezalet sayfanın yarısını kaplamalı, insan okurken yorulmalı ama yine de okumalı. 3 cümle yazmış rezalet demiş aq yemezler.

  • durum vahim ise, bir esnaf lokantası bulun. "abi 1 tl'ye ne alabilirim" diye sorun, yurdum esnafı duyarlıdır "otur sen biz sana ayarlarız" der. lakin piçliğine yapıyor iseniz vay halinize, yemek istediğiniz en son şey olan dayak sizi en keyifli hali ile bekliyordur. afiyet olsun.