hesabın var mı? giriş yap

  • telefonunu yer atması gözlerden kaçmamıştır.

    nice insanlar tanıyorum ki ; ekranı çizildi diye depresyona girip psikolağa giden, telefon yere düşerken onunla beraber uçuruma atlayan ve belki de telefonu için canını veren...

    helal olsun diyoruz...

  • - 2 mart 1962 yılında dünyaya gelmiş olan john francis bongiovi jr., 1983 yılında sayreville, new jersey çıkışlı bir rock grubu olan 'bon jovi'nin kurucusudur .. elbette, john francis bongiovi jr, gruba ismini de vermiş olan jon bon jovi’den başkası değildir ..

    - annesi (kadın deniz piyade-woman marine (wm) olarak) ve babası (berber olarak) abd deniz kuvvetlerinde görev yapmışlardır ve görevleri sırasında tanışıp evlenmişlerdir.. çok ilginçtir ki annesi carol sharkey bongiovi, donanmadaki görevinden ayrıldıktan sonra bir süreliğine ‘playboy bunny’ (bildiğiniz playboy tavşan kızı) olarak çalışmıştır (ilk tavşan kızlardan biridir) .. babası john francis bongiovi, sicilya kökenlidir ..

    - jon bon jovi, ünlü sanatçı frank sinatra ile akrabadır (baba tarafından kan bağı mevcuttur) ..

    - az kalsın grubun adı ‘johnny electric’ olmak üzereydi ama o tarihlerde, belli ünlü grupların isimleri, grubun gerek kurucusu olup gerekse de öne çıkan ve grubu sürükleyen karakterlerin isimlerinden geliyordu (eddie van halen’ın kurucusu olduğu ‘van halen’ gibi) .. ilk menejerleri doc mcghee’nin bir çalışanı olan pamela maher’in tavsiyesini dinleyerek bu kervana katılırlar ve grubun adı ‘bon jovi’ olarak kalmış olur ..

    - ‘şimdi bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz belki ama ünlü otomobil markası vw (volkswagen), 90’lı yılların ortalarında, dünyaca ünlü üç rock grubu olan ‘pink floyd’, ‘rolling stones’ ve ‘bon jovi’nin tüm avrupa turnelerinin finansörü olmuştur .. bu finansman desteğini tarihe geçirmek amacıyla vw, 1996 yılında, arka sol dirseklerde bahsi geçen rock gruplarının adlarının olduğu metalik isimlik ve araç içinde, koltuklardaki kafa dayamalıklarında yine grupların adlarının işlenmiş olduğu 3 farklı ‘vw golf’ anı modelini piyasaya sürmüştür .. görsel için tıklayınız : görsel

    - 80’lerin sonunda grup, dünya turnesini tamamladıktan sonra bir suskunluk dönemine girer ve çalışmalarına ara verirler .. tam o dönemde, 1990 yılı yapımı ‘young guns 2’ filminin müziklerini yapması için jon bon jovi’ye şahsi teklif gelir ve jovi kabul eder .. hatta filmin ünlü oyuncusu ‘emilio estevez’, jovi’den ‘wanted dead or alive’ parçasını ister filmin tema müziği olarak lanse edilmesi için ama ‘jon bon jovi’ şarkının sözlerinin filmin konusundaki zaman dilimine uymayacağını düşünerek bu isteği geri çevirir .. buradan sonrasını filmin diğer ünlü ismi olan kiefer sutherland bir röportajında şöyle anlatır : “jon bon jovi film ekibine dahil oldu ve bir gün hep beraber yemeğe çıktık .. biz hepimiz hamburgerlerimizi yerken ‘jon’, önündeki peçeteye beş-altı dakika birşeyler karaladı ve sonunda kafasını kaldırıp ‘blaze of glory’yi yazdığını söyledi ve peçeteyi ‘emilio estevez’e uzattı .. ben daha bir hamburgeri bile bitirmemişken adam filmin müziğinin tema şarkısını yazmıştı .. aptal gibi hissettik ..” .. ‘blaze of glory’ aynı zamanda jon bon jovi’nin ilk solo albümüdür ..

    - eşi dorothea hurley, jovi’nin liseden arkadaşıdır ve bir kız, üç erkek olmak üzere dört çocukları vardır .. lisedeyken dorothea, jon’un en samimi okul arkadaşı ‘bobby’ ile birliktedir ve o sebeple beraberliklerinin başlaması, 20’li yaşlarında dorothea ve bobby’nin ayrılmasını takiben olur ama jon bon jovi her fırsatta, eşini ilk gördüğü andan itibaren ona vurgun olduğunu söyler (hatta ilk şarkılarından biri olan ‘bobby’s girl’ün onun için yazılmış olduğunu söylemiştir).. dorothea siyah kuşak sahibi karate eğitmenidir ..

    - iki erkek kardeşi vardır ..

    - en sevdiği film, 1972 yılı yapımı ‘baba’ (the godfather) filmidir .. muhtemelen sicilya kökeninin etkisi vardır ..

    kaynak : wikipedia, imdb, blog.heritagepartscentre, biography.com, leatherneck, pandagossips (türkçe kaynak kullanılmamıştır, çeviriler bana aittir, kaynaklar çapraz kontrol edilmiştir)

  • "otisabi"

    ipe sapa gelmez
    saptan ipe gitmez
    topluma mal olmaz
    daldan dala konmaz

    sabi sabi sabi sabbirini
    oti oti oti oti otisabirani

    havadaki kuşlar
    klavyeyi tuşlar
    banyodaki duşlar
    sıcak suyla haşlar

    oti oti oti oti otttirini
    sabi sabi sabsabbarani

    aristoyu andın
    tiridine bandın
    güllaç güllaç güllaç
    sütlaç sütlaç sütlaç

    sabi sabi sabi sabbirini
    oti oti otissa bararani

  • başımdan geçen bu olay sizler için bi mistik gizemli doğaüstü olay olarak gözükmeyebilir buna katılıyorum ama benim için gerçekten doğaüstü olan bir olaydır.

    sene 1996 kars/kağızman

    peder emekli astsubay. 96 da görevi sebebiyle kars ın kağızman ilçesinde oturuyoruz ve ilkokul 2 ye gidiyorum. oturduğumuz askeri lojmanın içerisinde ufak bir karakol var 8-10 tane asker mevcut. lojmanın bahçesi yani oyun alanımız aynı zamanda askerlerin eğitim alanı. askerlerle birlikte koşar onlarla şınav çekmeye çalışır yemekhanede yemek filan yerdik.

    nese yine eğitim günlerinden birinde bende kenarda oturmuş izliyordum asker abilerimizi. uzman çavuş sordu askere olum doğru nişan nedir söyle bakalım diye. asker başı önde susuyordu. bilmediğini gören uzman çavuş cumartesiye kadar ezberliyorsun dedi bende atladım bende ezberleyim mi komutanım diye uzman çavuş bana dönerek tamam sende ezberle. eğer ezberlersen sana gofret alacam dedi ve elime askerin el kitapcığını tutuşturdu.

    kitapta doğru nişan için aynen şunlar yazılıydı: "gözden,gezden,arpacığın silme tepesinden,hedefin alt kenarı orta noktasından alınan nişana doğru nişan denir".

    bu cümleyi yemeden içmeden cumartesine kadar ezberledim. nese cumartesi geldi çok heyecanlıyım. uzman çavuş geldiğinde komutanım doğru nişanı ezberleyecektik diyerek aynı ortaokulda en önde oturan kız gibi hocaaam ödev vardııı diye olayı hatırlattım komutana. doğru diyon ezberledin mi lan diye askere sordu asker cevap veremeyince bana doğru döndü ve sen ezberledin mi diye sordu. gururla ve göğsümü gere gere ezberledim komutanım diyerek sanki ilkokulda andımızı anırarak okuyan çocuk edasıyla "gözdenn gezdeen arpacığın silme tepesinden,hedefin alt kenarı ortaa noktasındann alınan nişanaa doğruu nişaan denir diye okudum. afferin diyerek gofreti hakettin demişti. sonraki günlerde getirmişti de gofretimi.
    nese kağızmandan taşınmış mersine yerleşmiştik ortaokulu ve liseyi doğru nişanı hafızamdan yer edinerek bitirdim.beynimin bir köşesinde duruyordu.

    üniversiteye gittim arkadaş ortamında ehiehi doğru nişan nedir biliyormusunuz diyerek hızlı bi şekilde doğru nişanı okuyordum. tabi onlarda ne anlatıyor bu mal diye bakıyolardı.

    üni bitti kpss ye hazırlandım beynimi yüzbinlerce gereksiz bilgi ile doldururken bile doğru nişan nedir aklımdan çıkmadı. çıkmıyordu.

    bakın ben balık hafızalı biriyim 5 kere karşılaştığım birine isim neydi hocam diye sorarım. geçen 5 yıldır değişmeyen apartman kapısının şifresini unuttum eşimi aradım da yavv bu kapının şifresi neydi diye sordum. ama bu salak bilgi hala aklımda. gözden gezden...allah ım her boku unuturken en büyük korkum alzaymır olup herşeyi unutmak iken nasıl nasıl olurda bu salak bilgi beynimi meşgul eder beynimden çıkmaz diye kafa patlatır dururdum.

    nese vatani görevimi yapmak amacıyla istanbul çatalca da bulunan sancaktepe kışlasına bakım onbaşı olarak teslim oldum. eğitim sürecindeyiz bir uzman çavuş var başımızda size yemin ederim lakabı kurşun asker. adam emekliliğine çok yakın olsa bile 0 lakayıtlık askeri bilgileri üst düzey tam bir terminatör adam. örn montun kapşonunu çıkardığımda kapşooon - 3 dereceedee bölük komutanı emriyle çıkarılır teyyareee diye uyarır, 22 yaşında ki astsubay çavuşa bile tekmil verip bişeyler soran bir adam bu. gerçekten şahsına münhasır bir adam. onun kadar iyi asker gerçekten görmemiştim asker çocuğu olmama rağmen.

    birgün eğitimdeyiz kurşun asker ortamızda 150-200 tane kısa dönemin eğitimini veriyor ve adam puştluğuna verilmemiş tüm bilgileri bizlere soruyor. seeen teyyaree söyle lan g3 ün özelliklerini. seen teyyare söyle kırmızı 2 ne ? haaa aval aval ne bakıyon laaaan teyyaree diye bizimle hafif eğlenmekte idi.

    aynı rehin aldığı amerikalı askerlerle eğlenen kamboçyalı komutan gibi parmağıyla 150 200 kişi arasında dolaştırdı ve beni işaret etti.

    söyle laaaan teyyare doğru nişan nedir?

    tanrının bana verdiği ulvi görev son bulmuştu. bu hayata geliş amacım buydu. yıllarca beynime kazınmış şey bir anlam ifade etmişti. tekmil verdim hayvan gibi bağırarak bu boktan bilginin birgün işe yaradığını görmenin mutluluğuyla okuyordum doğru nişanı.

    debe edit: öncelikle teşekkürler arkadaşlar bi çok arkadaş mesaj atmış sonrasında ne oldu diye. arkadaşlar sonrasında aslına bakarsanız çok enteresan. ben doğru nişanı okuyunca alanda herkes şok oldu. kimseden çıt çıkmamıştı. komutanımız sadece suratıma baktı. dinlenmeye çekildiğimizde yanına gittim çok heyecanlıydım. komutanım bu sorduğunuz soruyu ben ilkokul 2 den beri ezbere bilirim dedim. inanırmısınız hiçbir şey demedi ne mimiği oynadı ne aferin lan dedi. sanki onun ulvi görevi de bana o soruyu sormaktı sadece yüzüme bakıp gitti.

  • bana, bilimin insanlığa olan hizmetlerine teşekkür ettiren videodur.

    her kim insanlığın faydasına çalışmış veyahut çalışıyorsa allah ondan razı olsun...

  • birden cok parametreye baglidir. ebeveyn duzeyinde, bosanmalar iki taraf icin de maddi sikinti yarattigi icin (ve ozellikle kucukse cocugun anneye verilmesinden dolayi) genelde yasadiklari muhit, buna bagli olarak okul-egitim-arkadas grubu kalitesi (mesela cetelerin oldugu okullara gecme ya da suc oraninin daha yuksek oldugu guvenligi az muhite tasinma), vekaleti alan ebeveynin bosanmayla ve eski esiyle ilgili olumsuz duygulanim durumlarini ebeveyn-cocuk iliskisi ustune yansitmasi (yani ebeveyn-cocuk iliskisinin kalitesinin dusmesi, potansiyel olumsuzlasma), vekaleti alan ebeveynin maddi nedenlerle genelde daha uzun mesai yapmasiyla cocukla gecirdigi zamanin azalmasi gibi ve benzeri nedenlerin cocuk uzerinde bir cok olumsuz etkisi olabilir. ozellikle kucuk yastaki cocuklar icinse en yaygin etki, cocugun anne babanin arasinda olan sorunlarin kendi sebebiyle olduguna inanmasi'dir*.

    eger ebeveynseniz, bosanmayi dusunuyor ve bu basligi bu sebeple okuyorsaniz, en net tavsiye (cocugunuzun yasini ve anlama seviyesini goz onunde bulundurarak), kanli bicakli olmadikca iki ebeveyn olarak cocugunuza bosanacaginizi ve bu durumun tamamen sizin ikili iliskinizle ilgili oldugunu, onu hala ayni sevgiyle sevdiginizi ve seveceginizi, anne babasi olarak kalacaginizi ve gorevlerinizi yerine getireceginizi aciklayan bir konusma yapmaniz olacaktir. bu konusma icinde (bosanma orneklerine bakildiginda olmasi yuksek bir ihtimal oldugu icin soyluyorum) "annen biraz daha soyle bir kadin olsaydi/ senin bu annen/ yavrum babanin ne yapacagi beni ilgilendirmez ama ben annen olarak" gibi konusmalardan kacinmaniz tabii ki en guzeli olacaktir.

    fakat sunu demiyorum, farzedelim esinizle birbirinizden nefret ettiginiz bir noktaya gelmis durumdasiniz, yani iliskide yuzunu seytan gorsun'un son perdesini oynuyorsunuz. iste bu durumda bile "-mi$ gibi davranmalidir" degil dedigim. olumsuz, cozume yonelik olmayan diyaloglari mumkun oldugu kadar azaltmak proaktif yani cozume yonelik davranis gelistirme surecini baslatmak icin ilk adim da olabilir, bu ayri mesele. fakat bu konusmanin temel amaci durumu kendine atfetmeye hazir cocugunuzu rahatlatmak, durumun bu olmadigina, aranizdaki anlasmazliklarin hicbirinden onun sorumlu olmadigina cocugunuzu ikna etmek. ki bu aciklamayi yapmakla da is bitmiyor tabii ki, bu aciklamayi yapip ardindan ilk paragraftaki etkiler de sahneye girince, ben kotu bir cocugum annem babam ondan ayriliyor'la baslamasi olasi olan surec, gelecek yillarda mutlu olmayi hak etmiyorum'dan ozdeger dusuklugune, ve cocugun ilerideki iliskilerinde kacma ya da tam tersine iliskide karsi tarafi baskilama ve bogma gibi etkilerle de devam edebilir. madalyonun obur yuzu, tabii ki de cok daha kotu bosanmalar sonucunda bile koruyucu diger faktorler isiginda (sorumluluk alan buyuk anne babalar, maddi sikintinin olmamasi, anne babanin kotu gecen bir bosanmadan bir sure sonra kendilerine gelip cocuk icin gorusebilmesi gibi) cok az sayida olumsuz etki de yasayabilir. bu noktada sizin en iyi yapabileceginiz sey, cok degiskenli bu denklemde cocugunuzun en az etkilenebilecegi sartlari yaratmaya calismak, ki bunun temeli, sizin -kendinizin- bosanmaya nasil baktigi.

    daha fazla uzatmadan sadede geleyim: hayatta ustunde kontrolunuz olmayan seyler icin uzulmekten insana daha cok zarar verebilecek cok az sey vardir herhalde. hele de biraz bunu yapmaya megilli bir tipseniz, kendinizi sikca gunduz duslerine dalip kuruntular denizinde yuzuyor buluyorsaniz, insanlari kolay affedemiyor ve olan hemen her sey icin baskalarini suclama egilimindeyseniz, uzgunum ama saniyorum sizi de, cocugunuzu da cooook zorlu yillar bekliyor. bunu bu kadar bodos, ve bu kadar net soyluyorum, cunku bazen tamamen yabanci birinin ektigi dusunsel tohum, yillar sonra uygun ortam, sicaklik, nem esliginde filiz verebiliyor.

    yanisi, diyorum ki: aciya, gecmise; terk edilise ya da istemediginiz gibi gitmis ve bitmis(!) bir iliski ustune kurmaya ayirdiginiz zamani sistematik olarak azaltabilirsiniz. bunun bircok yolu var, bir profesyoneli gorebilirsiniz, self-help kitaplari her ne kadar hor gorulse de dogru kaynaklardan dogru basa cikma yontemlerini ogrenebilirsiniz; ya da ongorusu gelismis bir insansaniz bunu el yordamiyla da bulabilirsiniz; ki temel nokta surekli kendinizi gozlemleyerek kendinizi bu tip olumsuz dusunce ya da diyaloglar icinde buldugunuz anda, duruma mudahele ederek degistirmek. eger bir seyi kontrol etme sevdasindaysaniz, bu tip bir donemde en guzeli kendi dusunce akisinizi kontrol etmeye calismak olacaktir, ki bunu bir kere basardiginizda, ileride karsilastiginiz sorunlarda da bisiklete binmek gibi bir sey oldugunu gorecek, ve cozume yonelik davranisa yoneleceksiniz.

    bunlarin hicbiri, bir gecede olabilecek seyler degil; ama denemeye fazlasiyla deger. hayat enerjinizi eski esinizle ilgili "su an nerede, kiminle, neden, neden ben degil, neden boyle oldu" gibi takintilara yatirmaktansa, yoneltebileceginiz en ve tek dogru mecra cunku. siz secimlerinizsiniz, rahattan kontrol takintiliya degisen skalada her nereye dusuyor olursaniz olun, su an dustugunuz yerden daha iyisinde olmaniz mumkun, ve bagli oldugu ana degisken de alginiz; durumu degistiremiyorsaniz, alginizi degistirebilirsiniz.

    aciya, aska, dramalara, hikayelere ayirdiginiz hayat enerjinizi daha dogru kanallara yoneltmeniz dilegiyle, kullandigim-kullanmadigim tum kli$elere el salliyorum.