hesabın var mı? giriş yap

  • ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"

    yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.

    şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.

  • biri inancı gereği kapanmayı seçmişken öbürü istediği gibi giyinmeyi seçmiştir kimseye de bir şey söyleme hakkı vermez bu seçimler.

    iki tarafın da yobazları eleştiriye başlamışlar yine.

  • ekşisözlük de hamamböceği gibi mk. ne radrasyon, ne darbe, ne saldırı hiçbir şeyden zarar görmüyor. ekşi hariç hiçbir yere giremiyorum şu an

  • ingilizce konuşurken, değil "interneyyşınıl" demekten çekinmek, "enternasyonal" bile diyebilirim. ağzıma o sırada ne geldiyse. allahın italyanı "internatzionaaalleeee" filan gibi bişey deyince sevimli oluyo, ben türkçe sesleriyle ingilizce konuşunca hıyar mı oluyorum. benim tek amacım en yakındaki ucuz oteli bulmaktır, varsın bana yol tarif eden kişi içinden mükemmel ingilizce telaffuzuyla "hıyara bak hotele otel dedi" diye düşünsün. düşünmüyosa da ne ala, yeter ki gönüller hoş olsun, insanlar kardeş olsun, hayat bayram olsun...

  • bu adamın her beğendiğim karikatürünü yazmaktan sakınıyorum; ama bazılarını da yazmadan olmuyor. milliyet gazetesinin 23 temmuz günkü ilavesinde yer alan karikatür de pek yarıcı ("yarıcı" diyerek spoiler yaptım):

    - maaşım yetmiyor müdür bey...
    - ne kadar alıyodun sen?...
    - iki buçuk milyar.. ama bahşişlerle bi buçuk oluyo..
    - nasıl bahşişlerle bi buçuk oluyo?
    - bahşiş bırakmayı çok seviyorum.. bol bol bahşiş bırakıyorum her yere...
    - çıkar mısın dışarı...
    - olur..
    - o masaya bıraktığını da alır mısın?...
    - kendine bişeyler alırsın..

  • bu enzimleri kodlayan genlerin x kromozomunda olmasının anlamı, gende meydana gelen ya da ırsi olarak aktarılan bozuklukların erkeklerde daha sık görüleceğidir zira kadınlarda bir çift x bulunduğu için bir kromozomda meydana gelen problemi diğeri kompanse edebilir. özetle erkekler biraz da bu gen yüzünden daha çok eğilimlidir şiddete.

  • tom robbins in bir doors konserinden sonra yazmaya başladığı söylenen ilk romanı. kaynağı aramak, ritm duygusu, doğaya karışmak, mutluluk, aşk, kelebekler ve kokularla bezenmiş, dine ve siyasete göndermeler yapan, keyifli, eğlenceli, tatlı bir hikaye. kült olabilecek kadar iyi olduğunu düşündüğüm ve tom robbins in ne kadar şahsına münhasır bir yazar olduğunu ilk romanıyla göstermesini sağlayan kitap. bir de kral kelebeklerinden bahsettiği bölümden çok etkilenmiştim.