hesabın var mı? giriş yap

  • fm 2011'de denizlispor ile bank asya'da lider giderken bir anda youla'nın sakatlanmasıyla tepetaklak 9. sıraya kadar gerilemiştik ve böyle bir takım nasıl olur da iyi yönetilemez diye kendime kızıp takımın geleceği adına sezonun ikinci yarısının başlarında istifa ettim ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

    bu sırada gerçek dünyada denizlispor ligde liderdi ve doludizgin gidiyordu. oha dedirten kısmına bakarsak doludizgin giden takımda oyundaki gibi youla sakatlandı takım bir anda düşüşe geçti ve teknik direktör hamza hamzaoğlu istifa etti ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

  • burada bazen "daha izlemedim, izleyeceğim" yazanları okuyunca kıskanıyorum.

    dwight'ın jim'e arabanın arka koltuğunda oturmanın kendisine sağlayacağı avantajları anlattığı sahnede yaşananlar gibi bir sürü sahnede sanki 6. kez tekrar yapmamışım gibi gülüyor olsam da, şu diziye yeni başlamış olmak daha önce hiç girilmemiş bi ormana girmek, daha önce adım atılmamış bi toprağa basmak gibi hissettirirdi. bunun kıymetini bilin. şanslısınız.

  • üniversitede bir kız arkadaş vardı, o da "ben kurban eti yiyemiyorum, kokuyor" dediğinde bu örgütten olduğunu düşünmüştüm. kurban bayramından 6 7 ay sonra bu dediği aklıma geldi, okula dönerken evde kalan etlerden yarım kilo aldım. kızı yemeğe davet ettim, markete gittik yarım kilo et aldık. ben eve geçip etleri değiştirdim, akşam yemeğe geldiğinde eti yiyemedi. çok ciddiyim eti yiyemedi, kokuyor dedi.

    nasıl oluyor bilmiyorum ama anlıyorlar amk, terör örgütüne girince eğitim mi veriliyor noluyor bilmiyorum ama anlıyorlar.

  • 17.06.2021 tarihine aşı randevusu alıp normal vatandaşların yaptığı gibi randevu saatinde hastaneye gittim. aşı olmak için geldiğimi söylediğimde biontech aşısının kalmadığını öğrendim. sabahtan beri gelen randevusuz kişiler aşılandığı için ellerinde bulunan biontech aşısını bitirmişler. aşı yapan sağlık görevlileri de haklı olarak mecburen kimseyi geri çeviremediklerini, randevululara öncelik tanınsa tepkiyle karşılaştıklarını belirttiler. madem randevu almadan aşı yapılıyor randevu sistemi tamamen kaldırılsın. her şeyi olduğu gibi aşılama işini de ellerine yüzlerine bulaştırdılar. üstelik 6 aydır çoğu ülke günde bir milyon aşı yapıyor bunlar kadar şovunu yapana rastlamadım.

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.

  • böyle ahlaksız namusuz dolandırıcılar da türedi piyasada.öncelikle ecem hanıma geçmiş olsun diyorum.

    eğer hala gerçek bir enerji yüklemesi yapan biri arıyorsa benimle iletişime geçsin.

  • polisin sıktığı tazyikli sudan el ele kurtulmaya çalışan biri türk bayraklı, diğeri bdp bayraklı iki eylemci ve bir köşede polise bozkurt işareti yapan bir amcanın aynı karede yer aldığı fotoğraf.

    bu fotoğrafı bilmeyen yoktur. herkesin ezberini bozan bu fotoğrafta, atatürk posterli türk bayrağını taşıyan kişinin bir kadın olduğu bilinir. ama o eylemcinin bir kadın olmadığını, 55 yaşında bir amca olduğunu öğrendik. peki bu bilgi neyi değiştirir. fotoğrafın kahramanlarından birisi (bdp bayraklı olan) radikal'e konuşmuş:

    "o fotoğraf bir ezberi bozdu. herkes yardım ettiğim kişinin kadın olduğunu ve benim olaya duygusal yaklaşarak o eylemciye yardım ettiğimi sanıyor. oysa o eylemci 55 yaşında bir amcaydı. ben politik ahlakımdan dolayı o sırada zor durumda olan bir eylemciye elimi uzattım''

    o fotoğraftan sonra algım değişti

    "..ben o gün yaşadıklarımızı çok önemsemedim. çünkü benim için sıradan bir durumdu. o fotoğraf hakkında yalan yanlış birçok konuşma yapıldı. insanların çoğu o amcayı kadın sandığı için benim meseleye duygusal yaklaştığımı ve duygusal nedenlerden dolayı ona yardım ettiğimi düşünüyor. oysa o yaşlı bir adamdı. ben politik duruşum gereği ona yardım ettim. gezi parkı’nın en iyi tarafı zıt kitleleri birbirine yakınlaşmasını sağlamak oldu. gezi sırasında insanlar birbiri daha çok empati kurmaya başladı. mesela ben kemalist veya milliyetçi insanlara karşı çok sert duruyordum. sürekli farklı olduğumuzu düşünüyordum. ancak o fotoğraftan sonra onlarla aslında birçok ortak yanımızın da olduğunu fark ettim. örneğin gezi park olayları sırasında biz chp’nin standını ziyaret ediyorduk. onlar da bizim halayımıza katılıp bize yemek getiriyordu. dolayısıyla algım değişti. gezi sonrasında özgürleştiğimi fark ettim..’’

    http://www.radikal.com.tr/…ustu_ezber_bozdu-1372136

    2 sene önce haziran'da önyargılarını kırmaya başlayanlar, 7 haziran 2015 için de seni başkan yaptırmayacağız diye yola çıktılar. bizler de 8 haziran'dan itibaren, diktatörle birlikte ön yargılarımızı da tamamen ortadan kaldırmaya, yeni gezi'lere ve birbirinden anlamlı bu fotoğraf karelerine vereceğimiz bir oyla önayak olabiliriz. vereceğimiz bir oy birçok şeyi değiştirir ve bazen 1 oy 1 diktatörü devirir

    debe editi: (bkz: #51966326) (bkz: hdp'ye yönelik kara propaganda)

  • benim evdeki zengin pici için zaten her gün dünya kedi günü (deliye her gün bayram). bu günü dışarıdaki fakir kedilerle kutlamak istiyorum. ver viskası dayı, aksın sütler, burası feline meyhanesi.

  • yazdıklarımdan sonra fazlasıyla soru geliyor, buradan cevaplayayım. bu başlıkta yazdıklarıma bakmak isteyenlerde aramaya inansın.

    1) new york’ta prestijli bi hastane grubunda acilde ve yoğun bakımda çalışıyorum. bazılarının sandığı gibi hademe falan değilim.

    2) tüm hastanemiz şu anda covid-19 virüsüne kapılan hastayla dolu. hatta çocuk doğumdaki anneler ve bebeleri hariç herkes covid pozitif.
    ve 250’den fazla covid pozitif hastamız var.

    3) normalde 25 odalı yoğun bakım yetersiz kaldığı için, hastanenin az kullanılan ve genelde özel prosedürlerin yapıldığı ünitelerin hepsi yoğun bakıma çevrildi. ona göre donanımlı hemşireler işe alındı. herkese çok ciddi zam yaptılar.
    şu anda yaklaşık olarak 100 oda yoğun bakım kalitesinde.

    4) şahsi koruma ekipmanı konusunda ciddi bi eksiğimiz yok. n95 maskelerimizi önceden tek bi hastada kullanıp atarken, artık günlük olarak kullanıyoruz. koruyucu önlük, gözlük, ve eldiven ise bolca var. onları halen tel seferlik kullanımdan sonra çöpe atıyoruz.

    5) asıl eksiğimiz medikal ekipmanda. oksijen tüplerimiz bitti. acilde koridorlara doldurduğumuz hastalara artık oksijen takviyesi veremiyoruz. uzatma kablolarıyla başka odalardan oksijen çekiyoruz açıkçası. evet new york’un prestijli bi hastanesinde durum böyle.
    solunum cihazlarında eksiğimiz olacak gibi ama şimdilik yeterli, kriz başlamadan önce çok ciddi bi alım yaptı hastane. o konuda şanslıyız. solunum cihazı eksiğimizden ziyade, o cihazları idare edecek personel eksiğimiz var.

    6) en başlarda tek tük gelen genç (30-50 yaş arası) hastalar daha fazlaydı ama bulaşıkçılık arttıkça gelen hatalarımızın çoğusu 60 yaş üstü ve genelde sağlık sorunları olan insanlar. bu yaş grubundaki hastalarımızın ölüm oranı çok yüksek. şu anda sallamış gibi olacam biraz ama benim gördüklerime göre %50ye yakın bi oran.

    7) genç ve başka sağlık sorunu olmayan hastalarda geliyor. daha dün gece 34 yaşındaki genç bi erkek ecmo cihazına bağlandı. hayati tehlikesi çok yüksek. yine dün gece 55 yaşındaki hastane personelimiz olan bi doktor arkadaşımız öldü. kendisi aynı zamanda tip 2 şeker hastasıydı. ama bu ölüm bizi baya etkiledi. 2 haftaya kadar beraber çalıştığımız enerjisi baya yüksek; genç, eğlenceli ve keyifli bi insan corona virüsünden dolayı öldü.

    8) yoğun bakımda olmayan hastalarımızıysa, semptomlarında ve akciğer röntgenlerinde iyileşme görüldüğü gibi taburcu ediyoruz. evde kendilerini karantinaya almalarını söylüyoruz. normal şartlarda taburcu olmaya hazır değiller ama hastanede oda eksikliğinden ötürü bu işlemler hızlandırıldı. ve yoğun bakımda olmayan hastalarımızın çoğusu, yaş grubuna bakmaksızın durumları iyiye gidiyor. genci yaşlısı hepsi bi şekilde iyileşiyorlar. şimdilik bu gruptan ölen hasta sayımız çok düşüktür.

    9) , bu virüs gerçekten çok tehlikeli. bana bişey olmaz, yaşım 20 çakı gibiyim falan demeyin. ölmeseniz bile, perişan olursunuz. akciğerlerinizde kalıcı hasar oluşma riski çok yüksek.

    10) bu virüs ekseriyetiyle hava yoluyla değil, kirli yüzeylere el ile temas ve akabinde o kirli ellerin ağız,burun ve gözdeki dokulara temasıyla bulaşıyor. o yüzden elleri yıkamanız ve elinizi yüzünüze ne omursa olsun değdirmemeniz elzemdir.

    sağlıklı günler.

    edit: hydroxychloroquine veriyoruz hastalara. henüz işe yarayıp yaramadığını anlamamız için erken ama şahsi görüşüme göre işe yarıyor. semptomları azaltıyor. ilk gelen hastalarımızda kullanmıyorduk hiç ve onlarda sonuçlar pek iyi değildi. yine de buradan açık açık tavsiye etmicem ama eğer bi tanıdığınız covid-19 illetiyle boğuşuyorsa doktorunuza sorun bence. sonuçta koşa dönem yan etkileri oldukça az ve kısıtlı.

  • itibarı var mı ki suikastı olsun? dediğimdir.

    edit: uziyi ne tanırım ne de 1 kere dinlemişimdir. sen dünkü boq isen başkasına boq atamazsın arkadaşım. sana verilene razı olacaksın. gelmişsin 30 yıllık sanatçıyla kendini bir tutuyorsun. sen de müziğe yıllarını ver sen de saygınlık kazan. uzun vadede bu tarz dissler işe yaramaz.

    musti zaten yıllar önce buna cevap vermiş