hesabın var mı? giriş yap

  • zannedersin roman veya film senaryosu yazmış da onu çalmış amk. altı üstü 10 sn google araştırmasıyla bulunacak bir bilgi vermiş.

    rezalet puanı: 0.5/10

  • kanuni, şehzade cihangiri tahtına oturunca hürrem öyle bi sevindi ki, birden çıkarıp telefonu fotoğrafını çekicek sandım.

  • düşük sayısal zeka göstergesi olabileceği gibi, yüksek sözel zeka göstergesi de olabilir; ancak tek emin olduğum böyle bir başlık açmanın düşük sosyal zeka göstergesi olduğu.

  • askerin biri hızla kaçarken bir rahibe ile karşılaşır ve "lütfen beni eteğinizin altında saklayın başka bir ülkeye gidip savaşmak istemiyorum" der. rahibe askeri saklar tam o sırada bir gurup asker koşarak gelip sorar "burdan geçen bir asker gördünüz mü?" rahibe "evet şu tarafa kaçtı" der. askerler uzaklaşınca asker çıkar ve rahibeye teşekkür eder, rahibe "önemli değil" der ve tam giderken asker rahibeye yavşamaya başlar "bu arada bacaklarınız da çok güzelmiş". rahibe "eğer başını biraz yukarı kaldırsaydın taşşaklarımın da güzel olduğunu görürdün, başka ülkede savaşmak istemeyen bir tek sen değilsin". :)

    debe editi: ne mutlu gülümsediyseniz, sizde birilerini gülümsetin hadi.

  • solist ya da enstruman kanallarindaki entonasyon sorununu, baska bir deyisle 'detoneleri' duzeltmeye yarayan plug-in. antares firmasi tarafindan piyasaya surulmustur. bu plug-in ozellikle cher in soyledigi "believe" adli hit parcadaki siradisi ve naturel olmayan kullanimindan sonra populer olmustur. dikkatli kullanilmadigi zaman sesteki "detoneleri" cok hizli bir sekilde duzeltmeye calistigi icin ses naturelligini yitirir ve mekaniklesir. bu mekaniklik alisilmadik ama enteresan oldugu icin, produktorler tarafindan naturel olmayan bu sekliyle, boku cikartilana kadar kullanilmis ve bircok parcayi da hit haline getirmistir.

    auto-tune'un turk pop muzigindeki kullanimi ise daha ziyade sanatcinin sarkiyi ustun koru soyleyip studyodan cikmasi ve ses muhendisine "bir kac yerde ufak tefek sorun oldu onlari da sen duzeltirsin" diyip gitmesiyle sinirlidir.

  • üsteğmen: içinizde elektrik mühendisi varsa bir adım öne çıksın?
    ksd acemi asker: emret komtanım
    üsteğmen: bundan sonra koğuşun ışıklarının açılıp kapanmasından sen sorumlusun!
    90 tane ksd er: kıs kıs kıs
    üsteğmen: ulan yıllardır bu espriyi yapmayı bekliyodum.
    90 tane ksd er: puhaaahah

  • boktan püsürükten bir şey değip geçmeyin efendim aslında insanların şehirleşmesinde gelişmesinde ve bu günkü yaşamamızı oluşturmasın önemli bir rolü vardır kanalizasyonun.

    çağlar önce insanoğlu avcı, toplayıcı şekilde yaşarken yaşantımız yani yaşadığımız yerler bizden sadece bir öncül istiyordu. o da suydu. şöyle bir etrafımıza baktığımızda bütün şehirlerimiz herhangi bir su kaynağının kenarına inşa edildiğini görmekteyiz. fakat insanlar üretici ve tüccar bir topluma kaymaya başladığında bütün her şey kökten değişmeye başlamıştı.

    kanalizasyonda bunlardan biridir. tarihte ihtiyaç duymadığımız bu yapı şehirler büyüdükçe yavaşça şekillenmeye başladı.

    hayatımızda ki ilk örneklerini m.ö.3000 ve 2000 yılları arasında girit adasında bulunan knossos sarayı’nın altında görüyoruz. künkler , tuğla kaplama kanalları ve kil ve toprak karışımı boruları ile yağmur suyu ve atik sularının uzaklaştırılmasında kullanılmıştır.12

    daha sonraları roma dönemiyle hijyen kavramı ve atık suların sokaklardaki bir kanalizasyon sistemi ile ayrıştırılması için düzenlemeler yapılmış. bunla beraber tuvalet sistemleri de gelişmiş. fakat o dönemler bütün bu atık sular bir su kaynağına gitmek zorundaydı. 19. yüzyılın sonlarına doğru şehirler büyüdükçe sadece kanalizasyon borularının çapları büyümeye devam etti.12 atık sular bir su kaynağına dökülmeye devam etti ya da pek umursanmadı.

    bu durum 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında değişmeye başlayacaktı.endüstri devrimi sırasında şehirlerin muazzam büyümesi, şehirlerdeki nüfusunda hızlı bir şekilde artmasına yol açtı.bunun sonucu olarak atık su ve atıkların artmasına sebep oldu. bu durumu ilk başlarda görmezden gelen devletler.birçok şehirde tifo ve kolera gibi hastalık salgınları ile karşılaştılar. hatta öyle bir hal aldı ki kaynaklarda londra gibi şehirlerin kokudan geçilmediği yazıyordu.

    ingiliz bir doktor olan john snow araştırmalarında koleraya atık su ile kirlenmiş içme suyunun neden olduğu sonucuna vardı. birkaç yıl sonra, louis pasteur tarafından yapılan araştırmalar , snow'un araştırmasına bilimsel bir onay verdi. bu bilgi sonucunda ülkeler mevzuat değişikliğine gitti. 19.yüzyıldan itibaren, yasalar ,lağımların yapımı ve sistemleri değiştirildi.

    bu değişiklerden sonra kanalizasyon sistemleri su kaynaklarına arıtma işlemleri yapıldıktan sonra dökülmeye başladı ve borularda da değişiklik yapılmaya başlandı su sızdırmaz borulara geçiş oldu.