hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • herhangi bir şey için karakterinizden, gururunuzdan, onurunuzdan vazgeçmeyin. aşık olun, sevin ama sakın değişmeyin. seven sizi olduğunuz gibi sevsin. yoksa tiyatroya dönüşür hayat. başkası olursun dönüp baktığında, kendini öldürmüşsündür. fedakarlığın da bir sınırı var.

  • "sağ çıksalar ne olacak" gibi korkunç bir cümlenin geçtiği, ne kadar lanet bir ülkede yaşadığımızın tekrar fark ettiren açıklamalar.

    "karaman’da su patlaması sonucu çöken ocakta mahsur kalan işçilerden mehmet bahar’ın eşi emiş bahar madenin kötü koşullarına ve yetkililerin umarsamazlığına isyan etti.

    isyanın gözyaşlarıyla anlatan emiş bahar, çalışma koşullarının kötülüğünü ve geçim sıkıntılarını belirterek "içeriden sağ çıksalar ne yapacağız? üç aydır bizi yedirdiler, bitirdiler. maaşlarını düzgün vermediler. elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. şimdi de canlarını aldılar. sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? maaşlarını düzenli vermezlerdi. ekmeklerini ellerinden aldılar. servislerini ellerinden aldılar. güneyyurt'u yediler bitirdiler. güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler"

    bizim halimiz ne olacak? bitirdiler bizi, bitirdiler. bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. üç aydır maaş yüzü görmeyiz. eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. dün öğleden beri içeride sağ adam mı kalır? memuruz deyip gezerler. işçilerin sırtından memurlar... ama bunları süründürmeli. hepsini süründürmeli"

    video

  • tipik bir akpli çomarın sözüdür.

    bunlarda ahlak, şeref, haysiyet diye bir şey yok. bunlar aşağılık yaratıklar.

  • aslında pek de anlamsız olmayan özgüvendir.doktor o özgüven sayesinde acil bir durumda patlayan beynini diğer dokulara zarar vermeden onarabilmekte, ya da doğumda sıkışan bebeği ufak bir manevrayla çıkarabilmektedir. o yüzden sakin ol ve içindeki o kompleksi yere bırak.

  • bazı kişilerin finlandiya'da yaşama şansı varken türkiye'ye döndüklerine ilişkin bir haber okuyacağım düşüncesi ile geldim.

  • ben bunu yaptım lan, vallaha da billaha da yaptım.

    ilk defa evime gelecekti. o aralar da şimdiki gibi mutfakla az çok aram iyiydi. gel sana yemek yapayım dedim. tavada biftek, makarna ve fırında sebze yapacaktım. bir gün önceden pasta da yapmıştım. malzemelerle birlikte şarap da aldım ve gelmesine yakın girdim mutfağa işe koyuldum.

    normalden biraz erken geldi. o esnada makarna pişiyordu, biftekleri kızartmak üzereydim ve fırında sebzelerim vardı. bilgisayardan kaliteli bir müzik açmış, artistlik olsun diye de tezgaha bir kadeh şarap koymuş, arada bir içiyordum. "böyle de lord bir insanım, yemek yaparken bile şarap yudumlar, müziğimi dinlerim" mesajı vermekti amacım. kız evi gezip kediyi falan sevdikten sonra yardım etmek için mutfağa geldi. ben o gelene kadar heyecandan iki üç kadeh falan şarap içmiştim. bayağı bayağı mutfakta şarabı gömüyordum.

    sonra bir an geldi. bir yandan fırından sebzeleri çıkartıyorum, bir yandan makarnayı süzüyorum, bir yandan da biftekleri çevirmem gerek. bir an geldi... kendimi o kadar mutfağa kaptırdım ki bir büfeciye dönüşüverdim ve biftekleri çevirmek için kullandığım maşayı tabağa çıkırt çıkırt vurarak "biyron biyron biyroooooonn" diye haykırdım. hızımı alamayıp "biyorsanlar efendim et var tavuk var biyroooooooooooon" diye devam ettim. kendimi durduramıyordum. stresten patlama yaşamış, şarabın ve maşanın da etkisiyle bir dayıya dönüşmüştüm.

    bir ömür gibi gelen beş saniyelik sessizliğin ardından ikimiz de dağıldık. sevgilim olayı "off ya slk şey" modunda bir tepkiyle karşıladı. o ana dek hiç bu kadar yakınlaşmamıştık belki de. resmen maskemi çıkarmıştım, çırılçıplak karşısındaydım artık. "ben aslında bu adamım" demiştim. ben "biyron" demekten zevk alan o adamım.

    iyi ki de demişim.

    "işte o çocuğun adı aynştayndır" klişesi olacak belki ama sonra o kızla karı-koca olduk biz. ve ben ne zaman mutfakta hararetli bir şekilde yemek yapsam maşayla "biyron biyron biyrooooon" diye bağırıp evi çınlattım. o da her defasında ilk kez duyuyormuş gibi güldü.

    demem o ki gençler, özünüzü gizlediğimiz maskelerden sıyrılın ve içinizdeki büfeciye karşı koymayın. çıkacağı varsa, bırakın çıksın. inanın hayat daha iyi akacak.

  • en üst edit: "hocam merhaba lütfen entryne edit yaparak öğrencilerinin mağduriyetini de ekleyebilir mısın? bugün sadece bir anatomi kitabı 300 lira iken öğrencilerin şahsi eşyaları bilgisayarları gibi bir çok şey yurtta kaldı. evine giymis olanlarin neredeyse herşeyi orada kaldı ve o.an orada olanlar apar topar çıkarıldıkları için hiç bir şey alamadılar yanlarına neredeyse.
    o yurtlarda cebinde 10 lirası olmayan kızlar kalıyor yazıktır günahtır kimse muhattap bulamıyor yapacak bişey yok gitti diyorlar"

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

  • itü'den fahri doktora ünvanı almış, can dündar'a konuk olmuş. istanbul'a ilk gelişini anlatıyor:
    "cebimde iki buçuk liram vardı. kırşehir'den ankara'ya kadar da otobüs iki buçuk lira, ben istanbul'a gidiyorum. ankara'da otobüsten indim, çığırtkanın birine gittim dedim ki "ben istanbul'a gideceğim, param yok". elimde sazım var ya, "çal" dedi ben başladım çalmaya... sırası gelince çığırmaya gidiyor, geri geldiği zaman çal demesine gerek yok, alıştım çalıyorum. ne zaman vardıysam, ta gece yarısına kadar saz çaldım. en son otobüsün arkasında şöyle bir oyuk yer vardı beni oraya verdi, istanbul'a kadar ayakta geldim."

    - "neşet ertaş ayakta geldi istanbul'a, bugün de ayakta alkışlandı."