hesabın var mı? giriş yap

  • trt'de rock market isimli bir program vardı. her türlü metal müzik grubunun video klipleri ve konser görüntüleri gösterilirdi. "aman insanlar tepki göstermesin" kaygısıyla daha ılımlı gruplar da seçilmezdi. hayatımda ilk kez bir black metal şarkısını o programda dinlemiştim. emperor'ın klibiydi.

    internetten video izlemek gibi bir olanağı olmayan bizler için inanılmaz değerli bir programdı. bugün işi gücü gerici siyasi propaganda olan trt'nin eskiden böyle bir program yayınlıyor olması inanılmaz değil mi?

    jenerik müziğini de ekleyeyim şuraya, nostalji olsun: tık

  • turkcell, ptt işbirliğiyle 30 kasım 1993'te milliyet'e verdiği ilanla ilk gsm teknolojisiyle çalışan ericsson gh197 modelini tanıtır.
    sonrasında türkiye tarihine geçen ilk telefon görüşmesi (ilk alo) 23 şubat 1994'te dönemin başbakanı tansu çiller ile dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel arasında gerçekleşti. gereksiz bir ayrıntı da vereyim bari, süleyman demirel tansu çilleri'i aradı.
    bu görüşme yazının başında anlattığım nam-ı diğer tuğla yani ericsson gh-197 ile yapıldı.

  • gerçekten çok zalim olabilir.

    bir arkadaşın annesi, komşusunun gelini kanser olunca şöyle bir şey söylemişti:

    "yazık kadına, oğlunun evliliği bitti. o hasta kız artık ne eve ne çocuklara bakabilir, adama da yazık"

    böyle bir gaddarlık ve kadın düşmanlığı zor bulunur.

  • sözde açın halinden anlamak için oruç tutan kimselerin bir tane mangal fotoğrafından aşırı derecede rahatsız olduğunu gösteren fotoğraf.

    bak hele hele tiplere bak, lan sen bir tane mangal fotoğrafına bakamıyorsan aç iken, açın halinden nasıl anlayacaksin ?!

    neymiş utanıcakmış, hiçbiryerde yemeği, içeceği andıran şey görmeyeyim, akşam yemek yiyeceğim saat zaten belli bak açların halinden anlıyorum ben diye aptal bir zihniyet olabilir mi lan , açlarda zaten aynı bu şekilde yaşıyor.

  • inşaat mühendisi olarak "bir fayans ustası ne kadar farklı çalışabilir ki?" düşüncesi ile inceledim. tesviye tabakasındaki mikro pürüzleri traşlaması ve tozu süpürmesi ile başlayan video, burada laminat parke ve kısmen pvc haricinde kullanılmayan şilteleri sermesi, kapı çerçevesini kesmesi, köşeden başlayıp "olduğu kadar" düşüncesi ile hareket etmeyip yerleşim tasarımı yapması ile devam etti. fayans ustalığında alman ekolüne saygı duydum, kendimi iş makinesi izleyen insanlar gibi hissettim.

    şu anda bile saatte bu disiplinle 36,80 metrekare** hız ile çalışıyor ancak allah rızası için biri kendisine lazer metre ve lazer su terazisi hediye ederse, fayans döşemenin usain bolt'u olabilir.

    (bkz: yarın gel başla)

  • "varoş mekanlarda eller havaya yapmak" kitabımızın 76. sayfasında bulunan rehberdir.

    öncelikle herkes kitabın ön sayfasını açıp baksın, çünkü en geç 2010 tarihli olmalı basım yılı kitabın.

    evet,

    ders1: ikilemeler, tekerlemeler, kulak aşinalığı olan yerel söylemler

    örn: baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana(portakalı soydum baş ucuma koydum)

    ders2: esnaf ağzı hölölöyler, lololar, savuşturma tarzları

    örn: tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim(boş bakkal taşak tartar, sinekli bakkal ve müthiş uyum)

    ders3: baskılı söylemler, bağlaçlı-edatlı tekrarlar

    örn: döneceksen dön, boş kaldı bak defterim, seveceksen sev artık veresiye sevgilim(yine bakkal ağzı var burada)

    ders4: kalple ilgili şeyler söyle prim yapar hep

    örn: kalbim tezgah altı, bir tek seni istiyor, zamlar devam ederse o mahşeri bekliyor.

    şimdi bakalım neler çıktı;

    baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana
    severdim yarım yarım, sıkardım ara sıra.
    kalbim çarpar oldu, hep turuncu turuncu,
    kimseler dokunamaz, pütürlüdür vücudu.
    tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim,
    yarım kilocuk da olsa, yine benimsin sevgilim.

  • bu organizasyondan para kazanmakla övünen insanlar için

    çok güzel bir söz var;

    şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler.

    bakın şimdi size network marketing ile zengin olmamızı sağlayacak yepyeni bir organizasyon sunuyorum. hem de web sitesi gibi karmaşık, anlatması zahmetli bir ürün de koymayacağım ortaya. her şey çok daha kolay olacak.

    çünkü satacağımız ürün herkesin ihtiyacı olan
    hep kullandığımız
    hayati bir ürün

    üstelik sattığımız ürünü isterseniz işleyebilir
    işlediğiniz halini daha yüksek fiyatlara satabilir
    ekstra gelir elde edebilirsiniz

    ürünümüz patates.

    sistem şöyle işliyor, siz bana 200 lira veriyorsunuz ben de size bir patates veriyorum. patatesin yanında kişisel gelişiminize etki edecek sizi motive edecek kitaplar da vereceğim seminerler de düzenleyeceğim.

    siz de iki kişi bularak onlara birer patates sattığınızda sistem size 20 lira verecek. onlar ikişer kişi bulduklarında sistem size 60 lira verecek. bu böyle 20 basamak altınıza kadar devam edecek. eğer her şey düzgün ilerlerse 6 ayda evinizi arabanızı alıp sadece yatarak emekli olabilirsiniz.

    düşünsenize günümüzde kimin patatese ihtiyacı yok ki. satmak için uğraşmanıza bile gerek yok.

    eğer siz de yeni kurulacak holdingimde yer almak isterseniz bana mesajla ulaşın. 200 liraya bundan daha kolay patron olamazsınız.

    piramit düzeni (ponzi şeması) işte böyle harika bir sistem.
    buna karşı çıkanlar da gerizekalı.

    önemli not:
    şirketimizde takım elbise zorunluluğu da yok.
    al patatesi ver 200ü yürü git.

  • başlık: ne kadar ali şan'sınız testi

    entry:

    1) omuzunuz var mı ?

    a) yok
    b) var

    2) içinizde saçma sapan bir neşe var mı ?

    a) var
    b) yok

    3) sabah programı yaptınız mı?

    a) evet
    b) hayır

    4) at hırsızına benziyor musunuz?

    a) evet
    b) hayır

    a lar çoğunluktaysa ali şan'sınız.

  • fiyatları arasinda ortalama 1 lira olan yerli uretim ile ithal ürün kiyaslamasi. ben nedense yerli ureticilerin amaclarinin, kalkinmayi tetikleyici ya da dunya pazarina giriş atilimindan ziyade var olan piyasadan kaniksanmis ithal fiyatlarla en yuksek kari kazanmak oldugunu dusunuyorum. yanlis dusunuyor da olabilirim tabii. simdi bu mevzu bahis findik kremasinin demirbasi findigi yeterince uretiyor muyuz? evet. hani su ureticinin kilosunu 10 liradan satip marketten 70 liraya aldigin findik. heyecan ariyoruz galiba ki ihrac ettigimizi geri ithal ediyoruz islenmis olarak. neyse, seker pancarı da ic anadolu'da yeterince var mi? var. geriye kaliyor kakao, ki bu da dunya geneline guney amerika'dan ya da afrika'dan ihrac ediliyor. simdi kardesim, bu urunun 3 ana bileseninden 2'sini yeterince uretiyorken neden markette nihai urunun fiyati ithal urunle ayni? bunda da mi otv var, nedir? yap bakalim arada dramatik bir fark sonra nutellanin talebi nasil dusuyor gör.

    edit: ozelden aksi yonde fikirlerini paylasan arkadaslara tesekkurler.

    edit: arkadaslar tamam sagolun ogrendim manisada nutella fabrikasi varmis, en buyuk findik tedarikcisiymis vs vs.