hesabın var mı? giriş yap

  • manhattan'in gobeginde, gramercy bolgesinde pek sik, pek zengin bir evde dogmus bu hollanda kokenli roosevelt ailesinin annesi guneyli zenginlerden olan veliahti. cocuklugunda kardesleriyle paylastigi oda pek sirin, pek zarif. sadece theodore degil butun kardesler arizali, ileze bebeler olduklarindan aileleri tarafindan cok ihtimam gormusler ama oyle yatalak buyumemisler. ozellikle theodore'un astimi sebebiyle tikanmamasi, her gun egzersiz yapabilmesi icin nursery denen bu cocuk odasinin onu yikilmis ve kendisine orada kapali bir teras ayrilmis, ciksin orada temiz hava alsin, hareket etsin, cigerlerini acsin diye.

    teddy roosevelt'in "ayicigi kurtaran baskan" oykusu ve ardindan sozkonusu lakabi almasi da cok guzel, cok dokunakli; ne yazik ki gercekle uzaktan yakindan alakasi (tahmin ettiginiz gibi) yokmus. theodore roosevelt ava meraki ile tanindigindan, o donem ciktigi guney gezilerinden birinde kendisine kiyak gecilmis, "oo koskoca baskan geldi" denilerek bir av partisi duzenlenmis. ev sahibi onun ne kadar merakli oldugu bildiginden, roosevelt'i ormanda bir koseye goturmus, demis burada dur, ayinin iri surada yakinda, her zaman bu noktadan cikiyor, pusuya yat, cikar cikmaz avlarsin. teddy beklemis beklemis cok sikilmis, kendisi mesgul bir insan; kopekleri o noktada birakmis gitmis gezinmeye, bir sure sonra da ayi gercekten cikmis ama baskanin 20-30 kadar kopegi tek basina ayiyi koseye sikistirip epeyce yaralamislar. o sirada gurultuye ev sahipleri kosmus ayiyi yakalamis baglamislar, hemen baskana haber vermisler ki "gelsin odulunun basinda dursun, hak ettigi gibi" diye. theodore roosevelt kosmus olay yerine gitmis, olumcul derecede yaralanmis orada maymun gibi baglanmis ayiyi gormus, o sirada gelen gazetecilerin yaninda da savunmasiz ayi oldurup "hayvanoglu hayvan baskan" unvanina alacagina "affediyorum ayiyi, salin gitsin" buyurmus. yalniz rivayete gore ayi yasamamis, olmus; sanirim bu da o kadar sasirtici degil.

    demem o ki, roosevelt yavru ayi bulmus, hoppacik yapmis cok sevmis, hayatini kurtarmis hemen oyuncagini yapmislar buyuk yalan imis. zaten av hastasi adam nicin hayvanin hayatini kurtarsin, madem sonradan kurtarmaya halleniyor neden bastan avlansin?

    bir de ekstra trivia eklemeden gecemiyorum; roosevelt'in ayisi cok tuttugu icin kendisinden sonra baskan olan taft icin de bir hayvan yapalim, yine paraya para demeyelim diyen oyuncak firmalari olmus; yapmislar da, yalniz yapi itibariyle file benzeyen sisgobek taft icin maskot olarak amerikalinin muskrat dedigi, turkiye'de olmayan ve turkceye misk sicani olarak cevrilen bu hayvani sectikleri hala amerika genelinde merak konusu. bu oyuncagin tutmadigini soylemeye bile gerek gormuyorum, yine de elinizde taftie kod adli bir sicaniniz varsa bana yazin.

  • kaizen, sürekli gelişim anlamına gelen bir sözcüktür. japon sanayiinin gelişimi ile adı duyulur olmasına karşın bir üretim stratejesi ya da kalite felsefesi değildir. kaizen, bir yaşam felsefesidir. özünde var olan ilke; insanın büyük değişiklikleri yapmadan, sürekli olacak biçimde ufak adımlar atarak çok büyük gelişimleri korkusuz ve geri dönüşsüz biçimde başarabileceği vurgusudur.

    insan büyük değişimlere karar verdiğinde ve bu değişimi başlattığında korku ve endişeler nedeniyle başarısızlığa uğrar, sonrasında ise kendine güvenini kaybeder. işte tam bu noktada kaizen felsefesi devreye girer ve insanın önüne bir seçenek koyar. kocaman bir sıçramanın riski çok büyüktür, bunun yerine küçük değişikliklerle aynı mesafeye başarısızlık ihtimalini ortadan kaldırarak ulaşabileceğini söyler. bir dağın zirvesine doğru ilerleyen sarp kayalıklı ve uçurumlu bir yolu tercih etmektense, dağın eteklerinden dolaşarak zirveye kolayca ulaşılabileceğini söyler. ilginç olan nokta ise büyük değişimlerle kendini yenilemek ve kaizenle ilerlemek arasında zaman farkı yoktur. hatta bir noktadan sonra kaizen düşüncesi, sıçramaya dayalı gelişmeleri de aşıp; zerrelerin yanyana gelerek büyük rakamları nasıl alt ettiğini gösterir, başarıya giden sürecin daha da kısa olmasını sağlar.

    japon pazarı adıyla kalitesiz ürünler satan ülkemizdeki bazı mağazalar, bir zamanların japon ürünlerine ülkemizdeki bakış açısını yansıtması bakımından manidar. oysa bugün japonlar kalitenin ve dürüst çalışmanın sembolü konumunda. tabii bu hususta, japon mucizesinin mimarı, dr edward deming'in de hakkını teslim etmek gerek.

  • uranüs'ün tuhaf özellikleri.

    güneş etrafındaki bir turunu 84 yılda* tamamladığından bu gezegende doğsaydık muhtemelen hiç doğum günü kutlayamayacaktık. şanslıysak 1 yaşımızda ölecektik.

    güneş'ten en uzak gezegen olmamasına rağmen -224 santigrad derece ile güneş sistemindeki en soğuk gezegendir. bunun sebebi olarak da uranüs'ün iç ısısını bilinmeyen bir nedenden ötürü kaybetmesi gösteriliyor.

    eksen eğikliği yaklaşık 98 derecedir.* bu yüzden güneş etrafında sanki yuvarlanıyormuş gibi döner. bu eksen eğikliği nedeniyle kutuplardan biri sürekli güneşe bakar. kutuplarda bir gün 42 yıl sürer. daha sonra güneş batar ve 42 yıl daha hiç doğmaz.

    yüzeyinde sıvılaşmış hidrojen, helyum ve metandan oluşan binlerce kilometre derinliğinde okyanus bulunur. gezegene güzel mavi rengini veren de budur.

  • kaleciliğini falan geçtim can adamdır.
    antalya'da akdeniz üniversitesi'ndeki maçtan sonra omuzumdaki oğlum uzaktan takım otobüsüne bakıp el sallarken, bize aşağıya iniyorum diye işaret etmiş, sonrasında yanımıza gelmiş, çocuğu kucağına almış, fotoğraf çektirmiştir.
    yüzündeki o gülümseme asla sahte değildir.

  • bir haftadır yaptığım şey.

    600 liraya bisiklet aldım. ramazanda bisikletle gelemeyeceğimi var sayıyorum. havalar iyiyken binsem; 2 ay ramazandan önce 2 ay bayramdan sonra, 4 ay binerim toplamda. aylık benzin masrafım 250 tl civarı. bunun yarısı işe geliş gidiş. 125*4=500 tl. al sana bisikletin parası. bedavaya geldi. evden işe 10-15 dakikada gidiyorum. hem de spor yapıyorum. iş çıkışı da çarşıya pazara kullanıyorum. giremediğim sokak, ters yol yok. baktım kırmızı yanıyor araçlara, iniyorum bisikletten, elime alıyorum bisikleti, oluyorum yaya. geçiyorum yayaya yeşil yanan yerde.

    bisiklet güzel bir şey.

    çok soran olmuş: yaz saati uygulamasıyla serbest kıyafet, kış saatiyle takım elbise. o yüzden rahatım :)

    güncelleme: takım elbise uygulaması komple kaldırıldı. kot&gömlek devam...

  • konu senelerdir konuşulmasına rağmen galatasaray 4. yıldızı taktıktan 4 gün sonra yapılıyorsa, fenerbahçe yönetiminin acizliğini, vizyonsuzluğunu ve galatasaray kompleksini gösterir.

  • benim ilkokuldayken kırmızı bi' gocuğum vardı, erkeğim ama gocuk bana ablamdan kalmıştı. (bkz: garibanlık) diyeyim ve orayı uzatmayayım.

    bu gocuğun aynısından da sınıfın en çirkin kızında vardı. ama pis kırmızı bi gocuk, hiç bi güzelliği yok. zaten erkek adama onu giydirerek ağzına etmişsiniz bir de başka kızla pişti ediyosunuz lan yoksulluk nasıl bi piçsin sen, insanın üstüne gittikçe gidiyosun.

    neyse ben gocuğu hoşlandığım kızın gocuğunun üstüne asardım, bu salak kız gocukları karıştırırdı hep gelip benimkini alırdı, hoşlandığım kızla da dolayısıyla hiç gocuk alma esnasında karşılaşmazdık.

    ben o gocukla bile gaza gelip sevdiğimin gocuğunun üstüne asmışım yani senin yaptığın iş mi uyuz kadın.

    bir de not giriyim; ben hangi kızı sevsem onu seven bi dingil vardı senin de sol kulağının arkasını burdan çınlatıyorum. hayır bi şey yapacağından değil ama ben kızla aynı sıraya düşerdim arkamızda biterdi mal mal iş yapardı.

    çocukluğumu yediniz ulan.

  • bugün panamalı arkadaşıma;
    -ispanya'ya karşı koloniler olarak bizi destekliceniz heralde, dedim,cevaben;
    -olm siz baharat yoluyla ipek yolunun bokunu çıkarmasanız ispanyollar gelip bizi bulmayacaktı, sizin yüzünüzden s.kildik, dedi.

    güler misin ağlar mısın amk.

  • bu topraklarda bjk-gs-fb vs. gollerini izleyerek avunan yaşlı insanlar var. dokunmatik ekran, 4.5g, wifi bilmeyen insanlar bunlar. aç köpek tff-digitürk-ligtv işbirliği, önce pasolig çıkarttı şimdi de maç özetlerini tekeline aldı. maçlar oynanıyor, bitiyor, babalarımız dedelerimiz seyredemiyor. 75 yaşında adamlar stada mı gitsin, kahvelerde mi sürünsün maç seyretmek için, yoksa o yaşta akıllı telefon alıp, ligtv mi indirsin cihazına. kaldı ki wifi olmadan ligtv uygulamasında maç yayını izlenemiyor, o zaman bir de eve adsl alsın! reklamları da cabası! herkesi bıktırdılar, soğuttular. digitürk'ü de iptal ediyorum yakında. 75 yaşındaki babamın avuntusunu elinden aldılar ya, allah bunların tez zamanda belasını verir, hepsi iflas eder de, sürüm sürüm sürünürler inşallah.

  • olum siz nasıl insanlarsınız, mbappe başlığa geliyorum adam yerden yere vuruluyor, messi'ye gidiyorum orada da aynı; her 5 entryden 4ü şöyle kötü böyle penaltı, böyle işe yaramaz.

    olum messi, mbappe falan işlerinde bu derece kötüyse sizler nesiniz la? yapmakta olduğunuz iş göz önüne alındığında hangi seviyede yapıyorsunuz? messi tarzı bir oyuncuya sözlükte köpek çektiğiniz esnasa kendinize "ben kimim ve yaptığım işte hangi seviyedeyim ulan" diye bir sorun.

    çok basit bir soru; hayatta neyi messi'nin mbappe'nin futbolu becerebildiği seviyede yapabiliyorsunuz? bakın hobi olur, iş olur, oyun olur, yapılan herhangi bir "şeyden" bahsediyoruz. geç klavyenin başına yaz allah yaz. te allahım...