• başında her zaman hafifçe yana yatık melon şapkası, bir tren garında bir sürgün edasıyla frambuazlı birasını yudumlar ve bir yandan da yazı-tura (ve nasılsa hep tura) atarken görebileceğiniz kişi. ve, evet, kendisine şimdiden (ve aslında, kimbilir, belki de çoktan) bir özür borçlu olduğum kişi.
  • sürekli yer değiştiren bir ışığın ardında bıraktığı iz. belki biraz telaşlı.. belki biraz tedirgin.. ağustosların belki de en uzunu, siz.

    siz hep "henüz"dünüz, "az önce"ydiniz, öyleydiniz. bense "daha var"dım, "bir sonra"daydım, bilseydiniz.

    sonra işte akşamdı, yüzünüzdü, iyiydi. sanki denize bakmaktan dönen bir çocuğunki. belki ondan böyle biraz uzak gözleriniz, belki ondan biraz da yakınlığı bir kıyı gibi durmanın.

    ve siz konuştukça kat yerleri, açıldıkça büyüyen, büyüdükçe de insanı içine alan koca bir haritanın. kaldıysam, kalakaldıysam öyle, yolum çıkmaz, pusulam kırık, çünkü sürekli yer değiştiren bir ırmağın ardında bıraktığı taşkın, biraz da, siz.

    siz ki bir yağmur öncesiydiniz. ben kırık şemsiye, bekledim.. belki beklerim daha. hem daha kırılırım da belki. şimdi bir ulak salsam beldenize, gelseniz...
  • #2458360den anladığımız kadarıyla pek duygusal, romantik suser.
    aşkın her halinden anladığına inandığım kişi.
hesabın var mı? giriş yap