• bi arkadaşımın çalıştığı bi kafenin üst katına sohbetin tam ortasına elindeki boya sandığıyla nerden geldiği belli olmayan bi biçimde aniden balıklama dalış yapan boyacı çocuk : - boyyim mi abi ?
    - ...
    - ...
    - abi noldu, niye şaştınız ?
    ( duygular karışmıştır )
    - ha yok canım, boyama sağol..
    - nasıl girdin sen buraya ?
    - he öyle kapı açıktı, girdim ben..
    - sağol canım, hadi iyi günler sana..
  • istiklal caddesinde, dokuz on yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşan polis, birine sorar: "nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?"
    çocuk: "evim filan yok, orada burada uyuyorum" der.
    polis öbürüne döner "peki, sen?"
    ikinci çocuk: "komşuyuz!"
    (bkz: sokak çocukları)(bkz: umut çocukları)
  • -kuş ötmeye başladımı lem senin?
    ç-hönk nası.
    -bamya dşyom bamya sulandı mı?
    ç-ha yok yemedim...?!
  • -bak güzelim,ne olur tineri bırak, bak daha büyüyeceksin, evin olacak, bir kız seveceksin, evlenmek isteyeceksin,daha yaşayacagın bi sürü şey var.tinere devam edersen sokakta öleceksin.
    -abla be, bir kız nasıl sevilir ki?

    (bkz: ada 4 4910)
  • - bi sus ya. başım ağrıdı artık!
    - tamam sustum. doktor muyum neyim anlamadım ki zaten...
    - ..
    - deli kadın ya..
  • hem güldüren hem düşündüren konuşmalardır.kahramanlarımız yegenim a*,ve ben* t :

    a: hala ben şimdi çok güçlü bi silah aldım seni vurucam.
    t: a a aaa vahşi oldu bu çocuk!
    a: ama kaantırdaki* gibi
    t: ben o oyunları hiç sevmiyorum kötü oyunlar onlar..
    a: yıldızlı askerleri* de mi?
    t: en çok onu..
    a: adamlı oyunu** da mı?
    t: ufff halacım sen kuşlardan böceklerden bahsetsene biraz?!
    a: kuşları nası vurcaazz?
    t: ?!?!!
  • 6-7 yaşlarında zihin ve beden özürlü çocuk, saçmasalak bi meselede vurulan babasının mevlitinde başı bağlı teyzelerden birinin yanına gider.

    kadın: gel yavrum. bahtsız çocuğum benim
    çocuk: teyzeee, senin kocan var mı?
    kadın: var yavrum.
    çocuk: kocan, senin amını elliyo mu?
    kadın: vıyy anamm.

    çocuk uzaklaştırılır derhal, mevlit devam eder.

    hayat, espri anlayışını seviym.
  • otobuste emre (5) ile aramda gecen bir konusma;

    e: neyeye gidiyos bis?
    ben: urgup, nevsehire emrecim
    e: oyasi sehiy disinda mi?
    ben: evet emrecim. peki sen daha hic evvel istanbul disina ciktin mi?
    e: okula gideyken heygun sehiy disina cikiyoyum ya?!
    ben: sen de haklisin aslinda

    (bkz: istanbulda ogrenci olmak)
  • doktor olan baba erken doğumla ilgili bi anısını kahkahalar atarak anlatmaktadır:
    dr - sonra kadın pijamanın içine doğurmaz mı! ehe ehe ehe sonra ben de bıt bıt bıt
    velet - baba..
    dr - bıdı bıdı bıt bıt ehe ehe bıt
    velet - baba..
    dr - ben de dedim hödö hödö bıt
    velet - baba..
    dr - ne var oğlum? bıt bıt ehe
    velet - kadın nerden doğurdu?
    dr - karnından çocuğum. soora da bıt bıt ehe öhö eh..
    velet - nası yani, karnı mı parçalandı?
    dr - evet öyle oldu. bıt bıt bıt..
    velet - nihahahaha gerçekten komikmiş o zaman!
  • samimi bir arkadaşımın çocuğu küçükken burnunu karıştırıp sümüğünü bulunduğu ortamda en sevdiği kişiye verirdi. benimle de arası iyidi keratanın. aynen şöyle bir diyalog yaşanırdı:
    çocuk: teyze al
    ben: canım hadi anneye ver elini yıkasın
    ç: yaa deyzeee al!
    zavallı ben: ıyk!
hesabın var mı? giriş yap