boşluk
-
harflerden kelime, kelimelerden cümle, cümlelerden anlam yaratıp;
tekrar harfleri, heceleri ayıklayıp yeni yan anlamlar bulup, yan yana ekliyor, satır aralarına serpiştiriyoruz.
okuyup, noktasına virgülüne bakıp
indirmeden önce şekerini katıyoruz.
varsa düdük ötünce, yoksa bi taşım kaynayınca
altını kapatıyoruz
sonra da iştahımıza yenik düşüp
dinlendirmeden yiyoruz.
biricik egomuz
konunun hararetinden haşlanıp su topluyor o zaman
şişip şişip patlıyor.
(boşluk tamtakır duruyor.)
ölçüsüzlükten, ayarsızlıktan, o kadar çok malzeme konmuş ki içine
dökmeye de kıyamıyor gönül
ısıtıp ısıtıp tüketiyoruz.
en iyi ihtimalle gaz yapıyor o zaman da.
hatta dipfrizden çıkartıp çözdürdükten sonra kalanını tekrar dondurmaya kalkışanlar var.
zinhar!
derhal zehirleniliyor. sonra gelsin acil servis, serum, refakatçi, belki lavman...
dert üstüne dert.
peki ne yapabiliriz o halde?
kendimizi sanata, spora, ilme, işimize gücümüze verebiliriz.
sorumluluklarımıza daha bi sorumlu yaklaşabiliriz.
kaç zamandır ihmal ettiğimiz şeyleri yaparız:
perdeleri yıkar, ütüleriz.
aylardır bekleyen yalancı mozaik pasta tarifini deneriz.
klavyenin tuşlarını söküp temizleriz.
artan malzemelerden, kartonlardan, kumaşlardan umulmadık kolajlar çıkarabiliriz.
çiçeklerin toprağını değiştiririz.
kuş evinin içini temizleriz.
üvey arkadaşlarımızı arar, hal hatır sorar, garibanları sevindirebiliriz.
olmadı tarık zafer tunaya’da filme gidebiliriz,
atatürk kitaplığı’nda söyleşiye,
aksanat’ta müzik dinlemeye...
hiçbiri olmuyorsa harflerden anlam şişirir,
kelimelerden baloncuk yapar,
cümlesine rövaşata çeker,
tribünlere oynarız:
önümüze gelene bir tekme...
(boşluk tamtakır...)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap