4 entry daha
  • akademik yazından nasibini almış popülerlik kaygısı taşıyan esprili yazarın kişisel gelişim kitabı.

    ortalama uzunlukta bir kitap sınırları içinde, insanın toplumsal duruşu hakkında bu kadar kafa yormasının komedisi ancak bu kadar anlatılır. bir kısmını okumaya asla zaman bulunmayacak önemli kitaplardan da özetler geçtiği için okuması daha zevkli. alain de botton küresel ekonomiden, psikolojiden, yazılan kitaba iyi karikatür ile görsel malzeme bulma sanatından ve maşallah bohem yaşantısından iyi anlıyor. şöyle bir bakınca sıradan görünen pek çok ayrıntıya yeni bir gözle baktığı için böyle kitapların bir kişiliği olduğunu yadsıyamayız.

    gerçi kitap, yazarın kişiliğinden veya editörün ikazlarından da kişilik kapmış olmalı. statü endişesinin nedenleri diye önümüze sıralanan snobluk ve meritokrasi gibi fazlalıklarımıza cevaben sunulan çözümler, birbirini yeterince desteklemiyor. felsefe, sanat, politika, hristiyanlık ve bohemlik diye sıralamış gördüğü çözümleri de botton, sağolsun. kurnazca ayrıntılara neşe içinde şaşırıyor, genele yansıyan çelişkilere ise kitapta bir açıklama bulamıyoruz. hristiyanlığı statü endişesine -ölüm korkusunu kullanarak insanları hemzemin kıldı diye- derman olarak gösterirken, bu dermanın (bkz: din) aynı zamanda statünün bir kaynağı gibi işlediğini gözardı ediyor. elbette pratik nedenleri vardır bu es geçmenin... sayfa sayısıdır, konudan uzaklaşmayalımdır, herkesin bildiğini tekrarlamayalımdır... olur böyle. hemen ardından bohemlerin kör akılcılığa tepkisinin burjuvaziyi nasıl da durdurup düşündürdüğünden (!) bahsediyor. ama bu sırada, bohem tepkinin ticareti, girişimciliği, toplumsal hiyerarşiyi (ve farklılaşmış statüyü) sonuna dek destekleyen protestan (bkz: hristiyan mezhepleri) bir ahlakla da süslenmiş üretim ideolojisiyle çatışabileceğini göster(e)miyor. hrisyanlığı cemaat ruhunu sahiplenmeye indirgeyip, bohemlerin çözümüne geçerken hristiyanlığın çözümü sanki sessizce sahneden çıkıyor, ama niyesi yok. aynı kitabı paylaşan iki çözüm, birbiriyle çelişmiş oluyor. statü endişesine karşı ürettiği çözümlerin, statü endişesi kaynağı haline gelişlerinden pek bahsetmiyor.

    statü endişemizi başkalarının değer yargılarına alet olmayan iyi insanlar olarak çözebiliriz gibi bir son buluyor. iyi olmanın tanımını yapmayı unutuyor.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap