• tam da teoman'dan beklediğim gibi bir derleme.

    benim için teoman öncelikle çok iyi bir şairdir. ruhuma dokunan yegane dizelerin sahibidir.
    bu sözleri yazan adamı daha yakından tanıma fırsatı verdi bu kitap.

    içinden geldiği gibi, son derece samimi bir şekilde içini dökmüş. kendini olduğundan farklı anlatma çabası asla yok. neyse o. bir itirafname, kendi hikayesi. içini dökmüş ve bizlerle paylaşmış.

    edebi bir eser bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmış olabilir ama istese edebi bir kitap da ortaya çıkarabilecek kapasitesi, entelektüel birikimi var. sadece buna motivasyonu yok. kitabında da bundan sıkça bahsediyor.

    kitapta bahsetmemiş ama en sevdiği kitabın 'catcher in the rye' olduğunu biliyorum. hatta ilk türkçe tercümesinde kitabın adı olan 'gönülçelen' de o parçanın isim kaynağı. çocukluk günlerini anlatırken de o kitabın çocuk kahramanından esintiler hissettim.

    teoman'ı daha yakından tanımak isteyenler mutlaka alıp okumalı..
  • teoman'ı seviyorsanız mutlaka okuyun, sevmiyorsanız zorlamayın.

    o serserilik olarak gördüğü şeyler aslında bu içi boş ülkede ne kadar kıymetliydi bunu farkedememiş olmasına inanamıyorum. bu ülkede hala müzik varsa, biraz eli yüzü düzgün sanatçı çıktıysa, "o" ve arkadaşlarının pes etmeyip, zorlamasıyla oldu. evet anadolu rock.. evet ortaçgiller.. evet mfö.. ama sizsiz hep eksik olacaktı. pop müziği rock müziğe, rock müziği de halka siz indirdiniz.

    hayalim hep o sesinin yıllardır içtiğin alkolün de etkisiyle tom waits kıvamına gelip uzuuun yıllar bizi beslemen. şova devam zibidi..
  • teoman'ın şarkı sözlerindeki edebi dili seven biri olarak metrodaki reklamlarını görünce yazdığı kitabı da merak ettiğimi, okumak istediğimi fark ettim. ilk fırsatta aldım ve aynı gün bitirdim. hatta okurken bir yerden sonra yaklaşık iki saatlik bir zaman dilimi benim için yok. kitaptan kafamı kaldırıp saate baktığımda saatlerin ileri alındığını düşündüm bir an.
    benden 13 yaş büyük olmasına rağmen çocukluk dönemimizin özellikle benzer noktalar barındırması keyif verdi. çizgi romanları, hayranı olduğun şarkıcılar gibi yaşamak ve daha bir sürü şey...
    çocukluk anılarını o anda düşündüğü gibi o üslupla anlatması, gençlik zamanlarını da o vurdum duymazlıkla anlatması yani iyi-kötü ayırmadan olduğu gibi aktarması, bir süre sonra kitabın biyografimsi tarafını alıp bir roman karakterinin uzun tasviri haline getirmiş, okudukça akıp giden, hep sonrasında neler olduğunu merak ettiren, okuması keyif veren bir kitap haline getirmiş.
    her ne kadar kendisi de zamanlarda atlama olduğundan bahsetse de bu çok hissedilmiyor. her şey kafada oturacak şekilde, kronolojik bir düzende ilerliyor. fotoğraflarla desteklemesi de çok çok iyi olmuş. yazılı ve görsel olarak bir insanın büyümesine tanıklık ediyorsunuz.

    hepsinden öte samimiyetini hissediyorsunuz. dışardan oldukça soğuk, snob görünen bu adam şaşırtmış ve bu kitapta gerçekten inişlerini, çıkışlarını, değişen ruh hallerini, pişmanlıklarını, farkında olduğu halde yapmaktan kendini alıkoyamadığı hatalarını, kısaca kendini, içini ne var ne yoksa dökmüş. hatta bu anlamda kendine acımasız bile davranmış.

    benim de yaşadığım bir dönemi içermesi, rock müzik, müzik terimleri, bahsettiği gruplar ve şarkıcılara aşina olmam ve benzeri konular belki de elimden düşürmememe neden oldu. belki bunlara çok uzak olan kişiler tam olarak aynı keyfi almayacaktır ama zaten herkesin kolaylıkla okuyabileceği, keyif alabileceği bir kitap yazmayı amaçlamadığı ortada.

    zaman zaman bazı şarkılar gelir aklıma. sözlerin, müziğin seviştiği ve birbirinden ayrı düşünülemeyeceği. "keşke ben yapmış olsaydım" dediğim ve açıkçası kıskandığım. paramparça da onlardan biri. bence de onun gibi bir şarkı ve içinde " bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım" gibi bir iç burkan cümle, hava alanındaki kayıp bir bavul, sonbaharda boş bir yüzme havuzu gibi metaforlar bir daha gelmez.
    (bu son paragrafın ne alakası olduğunu teoman ve kitabı okuyanlar anlayacaktır.)
  • aldığım gün bitirdiğim teoman kitabı. bende hayranlık uyandıran iki önemli özelliği oldu; birincisi çok okuması... ikincisi ise bir işi yapmak istiyorsan onu en iyi şekilde yapma isteği.

    tabii bunu yaparken karşısındakileri aşağılaması, bağırması, üstten bakması vs. bunları yanlış buluyorum zaten kendisi de bunu söylüyor. ama bu "mükemmeliyetçilik" ilkesini benimsemesi, kendisinin boşa ünlü olmadığının bir göstergesi bence.

    ayrıca öğrenciyken kaldığı zor durumlardan nasıl üstesinden geldiğini, para kazanmak için neler yaptığı da takdire şayan. valla helal olsun.

    güzel anektodlar da mevcut kitapta. teoman'ın şarkılarını sevenler varsa mutlaka alıp okumalı.
  • beni çok heyecanlandıran kitap, şimdi haberim oldu. yarın ilk işim bu kitabı almak olacak, teoman’ı her zaman ama her zaman çok sevdim, şarkı sözlerini hep çok şairane bulmuşumdur. lisede, vapurda, yağmur yağarken, gençliğim onunla geçti, o zamanki erkek arkadaşımla ilk kez onun konserinde öpüştüm :) kitap kapağının sol altında anı yazıyor ya, anılandım :)

    iyi ki varsın teoman.
  • kendine ait itiraflarda bulunmuş, yaptığı hatalardan gocunmamış, en içten haliyle kendine has tarzıyla yazmış kitabını, bildiğimiz asi, hırçın, cool teoman gibi işte. küçüklükten beri rock star olmayı hayal etmiş, bunda başarılı da olmuş zannımca.

    kitabın 67. sayfasında şöyle bir kesit var;
    hayatım boyunca alternatifin bol olduğu durumlarda, hep eğlenceli olanı seçtim. bu da beni baya hatalı biri yaptı. gerçi ben bayılıyorum bu hata yapma meselesine. en güzel anılarımı ve eğlenceyi, abuk subuk problemlerle uğraşırken, kendi başıma dert açmışken yaşadım. genelde bir plan yaparım ama yol üzerinde eğlenceli bir şeylere denk gelirsem yönümü değiştiririm. mesela, ben ilk istanbul üniversitesi işletme bölümünü kazandım. okulun ilk günü boğaziçi üniversitesine gidip gezdim. allahım, her taraf güzel kızlarla ve binalarla doluydu! okulu bırakıp ders çalıştım ve boğaziçi üniversitesine girdim. belki rasyonel bir davranış değildi ama bence muhteşem bir hata.

    "o peşinden koştuklarımız var ya, o yaşadıklarımız, onlar hep... fasa fiso" diyor teoman.

    türkiye'nin belki de en iyi rock starının hayatını okuduk, teoman'a doyduk.
  • henuz bitirdigim sevgili teoman'in kitabidir.

    "en guzel hikayem" tanimina uyuyor kitap. tamamen teoman. cok icten anlatmis her seyi. karsilikli sohbet havasindaydi. tarihlerle ilgili kafam karsiti zaman zaman. ve bolumlere ayrilmamis olmasi da bir soluklanma izni vermedi. "kotu gunler" baslikli bolumun siyah fon uzerine yazilmis olmasi hosuma gitti. oldukca zorlandim o bolumu okurken ve o ruh haline burundum.

    eserlerinin hikayeleri kisa kisa verilmis. (bana kisa geldi belki de) yalnizca bu konuyu iceren ayri bir kitap yazmayi da dusunur diye umuyorum.

    varolussal sancilarini oldugu gibi yansitmis hemen her cumleye. muzigi birakma seruveni ile ilgili olarak da "adam hakli beyler" dedim hikayenin tamamina hakim olunca.

    bir de sarkilarini tekrar dinleyin kitaptan sonra. sozleri daha bir anlamli geliyor.
  • edebiyatçıların yaşadıklarını bilip, ruh hallerini anlayıp üzerine eserlerini anlamlandırmak şu hayatta en sevdiğim şeylerden..buna ek teoman'ı zaten severim..

    ve fasa fiso..
    tam olması gerektiği gibi.. ne vıcık vıcık ne buz gibi soğuk..
    cool yazmış adam, tıpkı teoman gibi.. ama bu coolluk zorlama değil,kasıntı değil, onun içten hali..(bunu kitap sayesinde net söylüyorum)

    çocukluğunu, üzüldüklerini, sevindiklerini, şarkı sözlerinin nereden geldiğini bilmek, göstermese de aslında ne kadar bilgili olduğunu öğrenmek ve de hayata bakışını anlamak adına iyi ki yazmış..

    henüz bitirmedim, son 40 sayfada denge değişir mi bilemiyorum..
    kitap hem bitsin hem bitmesin istiyorum :)

    şimdilik,
    kitap olmuş, güzel olmuş, ellerine sağlık!
  • storytel üzerinden kendi sesiyle seslendirdiği versiyonunu dinlediğim kitap.

    6 saat teoman sesi duymak ayrı güzel, müziği bıraktım tribi konusunda haklı oluşunu öğrenmek ayrı güzel geldi.

    umuyorum ki burada yazılanları okur ve fasa fiso dediği şeylerin gerçekten birilerine dokunduğunu ve hayatını anlamlı kıldığını bir gün görme şansı olur. seviyoruz.
  • teoman'ın gerçekte hiç kimseyi umursamayıp yine de herkesi umursamaktan dert yandığı kitabı. aslında arada sadece vicdan yapıyor o da kendi egosuna yediremediği için, ben böyle biri değilim diyerek arada düşünceli olması kendi mükemmelliğine yakıştıramadığı için, öyle olmadığını gördükçe de daha da uzaklaşmış insanlardan ve kendinden, tüm öfkesi kendisine bu yüzden. kendinden kaçma planları sinirliliğiyle, insanlardan kaçma planları alkolle uygulanmaya çalışılmış.

    kitapta bir yerde cem yılmaz'a diyor, kıskandığı için, arkadaşlarıyla bir araya gelip fıstık gibi filmler çekiyor, benim böyle bir ortamım yok diyor.

    insanlık halleri albümü için prodüktörü arayıp karışmayın demiş, kendi zevkime göre de kariyerindeki en iyi albümdür.

    gönülçelen klibindeki bisikletli sahneler sevgilisiyle çıktıkları yurtdışı gezisinde sevgilisi tarafından çekilmiş.

    kitap okumayı seven biri olduğu için yazdığı kitap da oldukça akıcı keyifli ilerliyor.

    elvis hayranlığı ilk kliplerinde oldukça ön planda, neredeyse elvis'in gençliğinin parodisi kıvamındalar.

    oldukça karamsar iç karartıcı çoğu zaman.
hesabın var mı? giriş yap