• yeni yeni yürüyen kızımı bugün hafta sonu bari açık havaya çıksın diye dışarıda gezdirdim. çok sevimli ve sıcak kanlı olduğundan (kesinlikle annesi olan benden çook çok farklı bi çocuk olacak:) yolda gördüğü herkese gülümsedi durup izledi kendisiyle konuşmalarını bekledi. normalde asık suratlarla geçip gideceğimiz yolları bütün mahalleyle dedee abii diyerek yüzlerine bakarak geçtik.
  • karşı komşunun 5 yaşındaki kızının ben daha yataktan kalkmamışken annemlerin kapı muhabbetini fırsat bilip yanıma gelmesi, aniden sarılması, "seni çok özledim ben.." demesi.

    en son kimden ve ne zaman "özledim" lafını duyduğumu hatırlamıyorum bile.
  • kuran okumadan önce bir bardak su isteyen hocanın önüne rakı bardağında su koymak.

    bu benim yaptığım bir şeydi. bardağı koyduktan sonra göz ucuyla bardağa bakışına ve oradaki başka birinden suyu değiştirmesini istemesine ilk başlarda anlam verememiştim.

    olayın farkına büyünce vardım. hala hatırladıkça aptal aptal sırıtırım.
  • koşulsuz sevginin varlığını gördüren olayların elemanı olduğu detaylar kümesi.
  • yol kenarında, yokuş aşağı geçen arabaları seyreden 5-6 köpekten oluşan ufak bir köpek sürüsü görmek... sürüdeki köpeklerden birinin süs köpeği olması... tahminen sahibi sokağa bırakınca, küçük serseri sürüye katılmış, çılgın!*
  • bazen sadece hayvanlarla ilgili detaylardir. ornegin tam yolunuzun ustunde toplanmis guvercinlerin siz yuruyerek iclerinden gecerken ucmamasi kacmamasi sadece kenara cekilmesi ve bi anda birsuru guvercinin ortasinda kalmaniz.
  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.
  • burda öyle şeyler yazılıyor ki sanarsın gotham city de yaşıyoruz hepimiz.

    oğlum bu ne karamsarlık bu ne hayata küsmüşlük? neymiş yolda bir kedi görmüş adamın biri gelmiş pisipisi demiş lokmasından 1 tane vermiş. gözleri yaşarmış. o insana sarılıp öpesi gelmiş.

    yok neymiş, otobüs şöförü duraktan tam hareket ederken durup koşan yolcuyu almış, yolcu aslında gaziymiş. ağlamaklı olmuş. otobüs şöförüne sarılası gelmiş. yok ne bilim yere bir yaşlı amca düşmüş, bunu gören mahallenin serseri gençliği bir anda koşup yardım etmiş, elini öpmüş amcanın. ne kadar duygusalmış. onlar aslında serseri görünürmüş ama meğer çok duygusallarmış.

    ulan sırf yazmış olmak için boş boş şeyler yazıyorsunuz. sanacan ki sokağa adım atıyorsun herkes katıksız orospu çocuğu. yuh be abartmayın bu kadar da. günlük hayatta her yerde yüzlerce iyi şeyler oluyor zaten. sabah okudum bi başlıkta yazıyordu, yolda durup kedi seven insanlar muazzam insanlarmış, sayıları azmış falan. lan saçmalamayın. her yerde her sokak kedisi ve köpeğini besleyen 100binlerce insan var zaten. hatta senden benden daha çok yemek yiyen sokak kedileri biliyourm. o derece keyif pezevengi olmuş artık. her yağmurlu havada apartmana aldığımız bizim sokaktaki köpeğimize bazen et veriyorum yemiyor. düşün sen nasıl tok.

    fazla karamsar olmayın lan bu kadar. daha sık çıkın sokağa bence.
  • 3-4 yaşında olduğunu tahmin ettiğim, üşüdüğü için yanakları al al olmuş bir kızcağızın, elinde taşıdığı bez bebeği, montunun fermuarını açıp göğsüne bastırması, bir yandan da eliyle bebeği ısıtmaya çalışması...

    sezai karakoç'un "senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır" demek suretiyle işaret ettiği çınar ağacının gölgesinden belli ki o yavrucak da nasiplenmiş.
hesabın var mı? giriş yap