• yanışına şahit olmak isterdim bu geminin. korkusuz korkak filminde, mülayim sert ile hemşirenin çay içtiği mekandan da görülmektedir göğe doğru inatla yükselen dumanları.
  • her ne kadar facia zamanında henüz doğmamış olsam da okuduklarım ve izlediklerimle çok etkilendiğim olayın kahramanı gemidir. rabbim ikinci bir independenta yaşatmasın.
  • kemal sunal'ın "korkusuz korkak" filminde dekor olarak yer almıştır. @
  • haydarpaşa garının orijinal vitraylarının kırılmasına sebep olan gemi faciası.
    vitraylardaki kurşun, hemen önünde yanan geminin ısısından erimiş diyorlar.. patlamanın şiddetinden de olmuş olabilir tabii ki.
  • nedense felaketler genelde kasım ayında oluyor.
  • orhan pamuk'ta (bkz: masumiyet müzesi) kitabında olaya yer vermiştir.

    - 15 kasım 1979 gecesi sabaha karşı, annemle nişantaşı'ndaki evde büyük bir patlama sesiyle uyandık ve yataklarımızdan korkuyla fırlayıp koridorda birbirimize sarıldık.bütün apartman da,sanki çok şiddetli bir depreme yakalanmış gibi bir an sağa sola sallanmıştı.
  • gazeteciliğimin ilk haberiydi.. keşke görsel yükleme olsaydı, buraya çektiğim akkara görselleri ekleyebilseydim.. ilk patlama en güçlüsüydü, kadıköyde denize cepheli evlerin camları kırılmıştı.. gün aydınlandığında, ki gün kara bulutlar yüzünden doğru düzgün aydınlanamadı, ilki kadar olmayan artçı patlamalar da oldu.. söndüren gemileri bu yüzden yanaşamadılar.. saat 11'e doğru, bir cesaretle deniz suyu fışkıtrtmaya başladılar.. polis teknesindeydim, diğer polis tekneleri de devriye geziyor, balıkçılar, sandalların yanaşmalarını önlemeye çalışıyorlardı.. deniz trafiği durdurulmuştu.. patlamada bazı parçalar çatılarda, kıyıda, karada da bulunmuştu.. söndüren gemileri günlerde su basmalarına rağmen sönmedi, içten içe 27 gün boyunca petrol bitene kadar yandı.. yangından uzak kalan, alev almayan depolarındaki petrol ortadan öne yakın ikiye bölünen parçalarına yanaşan küçük tankerlere aktarılmıştı.. eğer öteki depoları, bölümleri de yansaydı bu 27 gün, aylar boyuna uzardı..
  • 14-15 kasım 1979 gecesini anımsıyor musunuz? independenta dev tankeri sabaha karşı 5.30'da ufak bir yunan kosteri evriali'yle çarpışıyor ve bumm! tüm kadıköy ve kabataş'ta denize bakan pencereler tuzla buz, patlamayla yangın başlaması, gecenin ısınması, terör dönemi olduğundan insanlarda korku panik merak, günler süren yangın, aylar ve yıllar süren tütme. taa 1987'de tuzla'ya çekilebilmiş. yıllarca istanbullunun ve boğaz'ın balık görmemesi.

    o gece bizim okul yatakhanesi de birbirine girmiş. acaba benim gibi kaç öğrenci tınmadan uyumaya devam edebilmişti? tarihi yaşamadım, tarihi uyudum. belki hala öyle devam ediyorum. bizim camların bazısı aynı şekilde inmişti.

    bizim dönem orta 1'e başlamıştık. sınıfta bol bol kağıttan kurbağa yapıyoruz, zıplatma yarışları var, belki büyük erotik destan fettahname ile daha tanışmamışım, sınıflar çocuklar kendi içlerinde yerleşmeye, kardeşliğimizi ilerletmeye çalışıyoruz. yatılılar solcu abi ve ablaların yoğun koruması altındayız.

    daha o zaman bile temkinli ve bireyci olduğum halde onlardaki bizde gelecek var umudu, ailemden hissettiğimden bile daha canlı ve parlaktı. folklor ve köy kolları pek etkin, öğrenciler zılgıt dergisini çıkarıyorlar. milyar abla kaçak olarak pansiyonda kalma pahasına meraklı fişek yatılıları eğitiyor, propagandadan çok büyütme ve kaslandırma çabasında.

    o yıl dışarda kar yağıyor diye bir şarkı ünlü olmuştu ve sözlerinde 1979 geçiyordu. meğer 12 eylülün geri sayımıymış. askeriye ciheti her şeyi denetime almak için yeterli kanın akmasını beklermiş. sonraa.. koca bir umut tarlası en genç fidanlarıyla birlikte biçildi. denetimli korkutulmuş kocaman kamuoyu kitlesinin onayıyla.

    (bkz: 12 eylül/@ibisile)
    (bkz: independenta tanker yangınını gören efsane nesil)
  • çocukluğumun en büyük travması olan olaya sebep olmuş tanker. 6 yaşındaydım ve o sabaha karşı evdeki herkesi uykudan büyük bir panikle uyandıran patlama sesini hayatım boyunca unutamam. o yaşlarda gök gürültüsü korkusu da vardı bende. o patlama en sağlam gök gürültüsünü bile basit bir patırtı kategorisine indirgeyecek kadar korkunç bir patlamaydı. salona koşup perdeleri actigimizda tüm kadıköy gökyüzünün yandığını görünce - o zamanlar soğuk savaş muhabbeti de vardı - atom bombası atıldı sandık. bulunduğumuz kızıltoprak'tan ancak önümüzdeki modadaki evlerin çatılarını görebiliyorduk. o yüzden kadıköy komple yanıyor sandık. o sabah bir çılgınlık yapıp gün ağarmadan kalkıp kadıköy'e gittik. tanker patlaması olduğunu ancak oraya gidince öğrendik. gün aydınlanana kadar arabada oturup o alevleri izledik. babam yardım etmeye gitti ama yardım edilecek birşey de değildi. haftalarca yandı o enkaz. her gün yangını izlemeye gittik. ne zaman bitecek diye merak ediyorduk. 2 hafta devam eder dediler oldu 4 hafta. sonra 2 ay 3 ay derken artık hiç bitmeyecek hep yanacak diye düşünmeye başlamıştık. ondan sonra enkazın yıllarca o kadıköy moda sahilinde kalması. artık şehrin daimi dekoru olmuş gibiydi. 10 sene orada kaldı o enkaz. çocukluğumuzun bir parcası oldu. moda sahilinde o enkaz yaşlandı paslandı biz büyürken. bizim gençliğe adım atmamıza şahitlik etti. sonunda enkaz kaldırılırken çok hüzünlendim. bir dostumun gidişine tanıklık ediyor gibiydim. hiç kaldırılmasın orada kalsın istiyordum. şimdi gidip baktığımda sanki o moda sahilinde hiçbirşey yaşanmamış gibi. ama aslında ne kadar çok insanın hayatını etkilemiş bir şey vardı orada.
  • patlamasından 1 ay sonra, yakınından geçerken (şehir hatları vapuru) bile yanmaya devam ettiğini gördüğüm, unutulmaz tanker.

    uzun yıllar boyunca yarı batık şekilde yerinde kalmıştır.
hesabın var mı? giriş yap