• sessiz sedasız yeni albüm hazırlıklarına devam eden grup. progressive rock adına yapılan işlerin bu kadar sessiz sedasız yürümesi ne kadar da kötü. yok bu konuda bizde de (yani kendimi kastediyorum) eşeklik var. bu güzel insanlar çıkıp üç günde tüketilecek şarkılar üretip güzel paralar kazanabilecekken, inandıkları işi yapıp asia minor zamanlarından beri üzerine ölü toprağı atılmış türkiye progressive rock dünyasını canlandırmaya çalışıyorlar. biz gerilla taktikleri ile grubu, albümlerini tanıtmak için hiç bir şey yapmıyoruz. bugün bunları düşünerek kendime epey kızdım.

    yeni albüm çıktığında yehova şahidi mode on kapı kapı dolaşıp nemrud'u tanıtmazsam dombili olayım, yaşar alptekinlere geleyim.

    neyse efendim günah çıkartma kısmından sonra sizlere nemrud dinlemeniz için link vermek boynumun borcu http://www.myspace.com/nemrudmusic

    ayrıca http://www.mephisto.com.tr/….php?products_id=181030
  • ülkemizde bildiğin pink floyd, genesis, yes, camel, eloy kafasında progressive rock yapma amacıyla mert göçay tarafından kurulan muhteşem grubun adı olup modern çağın öykü anlatıcılarıdır. 2010 da journey of the shaman 2013 yılında ritual isimli konsept albümlerini fransız musea records yayımlamış ve bütün dünyada satışa sunulmuştur. türkiyede tanınmamış olmalarının utancı ile birlikte progarchives sitesinde haftalardır en popüler gruplar arasında gösterilip 2013 yılında çıkan en iyi dördüncü albüm olarak ritual görünmektedir.
    ticari kaygılarının bulunmadığı yaptıkları müzikten ve duruşlarından belli olan grubun konseri olsa da canlı canlı izlesek demekten başka birşey demiyorum.
    (bkz: journey of the shaman)
    (bkz: ritual)
  • nemrud, 2008 yılının sonlarına doğru profesyonel meslekleri müzisyenlik olmayan mert göçay, harun sönmez, aycan sarı, alpaslan altun ve adil giyici tarafından istanbul’da kuruldu. grup elemanlarının, haftada bir defa yapılan stüdyo provalarıyla müziğe başlamaları ile türkiye’de yapılan ilk konsept “progressive rock” albümüne imza atmaları arasında geçen sürede grup içerisinde çeşitli eleman değişiklikleri gerçekleştikten sonra grubun ilk album kadrosu oluştu ;

    mert göçay (gitar - vokal)
    harun sönmez (perküsyon)
    aycan sarı (bas gitar)

    ilk albumun yayinlanmasi sonrasinda konserlerle birlikte grubun son kadrosu sekillendi

    mert göçay (gitar - vokal)
    aycan sarı (bas gitar)
    mert alkaya (davul)
    mert topel (klavye)

    mert göçay ile tanışmalarından sonra sıkı arkadaş olan ve grubun kurulmasında büyük emeği geçen progressive rock‘ın efsanelerinden eloy‘un kurucusu frank bornemann belki de albümde oluşan soundun fikir babası olmuştur. grubun her aşamasını takip eden ve bilgi sahibi olan frank bornemann, albümün yurtdışındaki tanıtımı için gönüllü olmuştur. elbette uzun yıllar boyunca hayranı olup dinledikleri yes, genesis, pink floyd, eloy, king crimson, jethro tull ve camel gibi efsaneler, nemrud‘un şu anki soundunun başlıca etkilendiği gruplar olmuştur.

    nemrud, türkiye’de yapılan standart rock veya popüler mısra-nakarat düzeni üzerine kurulu şarkı yapılarının ötesine geçerek "rock müziğin teknik ve kompozisyon sınırlarını" zorlamıştır. bununla birlikte aranjmanlarında klasik, caz ve avangart unsurlar bulunmaktadır. grubun albümü klasik progressive rock albümlerinde bulunan; sürekli değişen melodiler, ritmler, tekrardan kaçınmalar, sözlerde kavramsal, soyut ve fantezi üzerine kurulmasının yanında; epik bir hikayeyi konsept albümle anlatıyor olması grubun progressive rock’ın altın çağı olan 70 li yıllara olan hayranlığını gözler önüne sermektedir.

    aycan sarı’nın türk mitolojisinden etkilenerek yazdığı fantastik hikayesinden esinlenen mert göçay , “journey of the shaman” adı altında üç bölümden oluşan ileride albüm haline gelecek şarkıları besteleyip sözlerini yazdı. harun sönmez, albümün tüm booklet konseptinin tasarımını tamamdı.

    orta asya steplerinde yaşayan şaman kabilesinde yaşayan “mitos”‘un rüyasında öte dünyadan gelen mesaj üzerine fiziksel ve ruhsal yolculuğa çıkışını anlatan albümde üç şarkı yer almaktadır. bu üç şarkı şamanizm’indeki üç âlemi temsil etmektedir.

    şamanizm'e göre, insanların yaşadığı “yer”, ölülerin göçtüğü “yeraltı” ve spiritüel anlamdaki “gök”’ten oluşan üç boyut, merkezlerinden geçen, direk bir eksenle birbirine bağlanırlar. bu eksen “göğün göbeği” ile “yer”in göbeği” arasında yer alır.”yeraltı” ve “gök” alemleri 7 katlıdır. herhangi bir nedenle “gök” ‘e çıkacak bir şamanın önce yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. yani hiç kimse “yeraltı”na (öte-âlem) inmeden "gök"e çıkamaz.

    grup adını, albümde anlatılan hikayenin en önemli bölümünün geçtiği yer’in göbeği’nin bulunduğu ve “mitos” ’un yeraltına geçtiği yer olan nemrut’dan almıştır. bu dağ yüzlerce yıl boyunca insanların inandığı iki dünyanın; doğuyla batının birleştiği kutsal bir noktadır. grubun soundu da aslında anadolu ezgileri ile batı dünyasının rock soundunun karışımı gibidir.

    journey of the shaman” albümünün kayıtları 2009 kasım ayında türkiye’nin önemli stüdyolarından stüdyo 18’de levent büyük’ün idaresinde tamamen analog olarak kaydedildi. bugüne kadar çok başarılı albümlere imza atan levent büyük, amatör müzisyenlerin bir araya gelerek türkiye’de hiç denenmemiş bu müziği yapmalarına destek olup; aranjeler, kayıt, mix ve mastering konusundaki yeteneklerini esirgememiştir. albümün kayıtları sırasında gruba, konuk müzisyenler dahil oldu; 2008 yılı drummer contest birincisi doğaç titiz, albümün davul arajmanları ve kayıtlarına; hakan süersan bas/perdesiz bas arajmanları ve kayıtlarına; mert topel ise albümdeki tüm keyboard kayıtlarına dahil olmuşlardır.
  • gerçekten çok güzel bir albüm. öncelikle bir şekilde buraları okuyor ve dinleyicilerinin yorumlarını merak ediyorlarsa söyleyeyim albüm dün elime ulaştı ve o zamandan beri her yerde albümü dinliyorum. enfes, efsane, şahane bir albüm olmuş. albümde ayırabileceğim, biri diğerinden daha güzel diyebileceğim şarkı yok. keşke hepsini aynı anda dinleyebilsem. 4 şarkıda muhteşem(cd versiyonunda ilk iki şarkı gods of the mountain ve lions of commagene nin radyolar için kısaltılmış versiyonları var ama açıkçası o versiyonları hep pas geçtim.)
    nemrud soundu, önceki albümlere ufak tefek değişiklikler, eklemeler ile gelişerek devam ediyor. kayıt tertemiz, aynen ritual albümünde olduğu gibi tüm enstrümanları rahat rahat duyabiliyorsunuz. dinlerken yormayan akıp giden bir sound, beste ve düzenlemeler, müzikal çeşitlilik albümü daha da zenginleştiriyor. ne demek istediğimi the euphrates'i dinleyerek(7:30 civarları başlayan bölümün 9:30 da geldiği noktayı karşılaştırarak veya forsaken throne'nun başlangıcına ve son 1 dakikasına bakarak anlayabilirsiniz.
    tek eksiklik, kapak resmi , tasarımı herşeyi mükemmel olmasına rağmen yazılar çok küçük olduğu için hiçbirşeyi okuyamam oldu. onun dışında herşey mükemmel.
    çok ama çok iyi bir albüm. kesinlikle kaçırmayın.
  • ritual albümleri, progarchives.com'da psychedelic/space rock türünün örnek albümleri arasında pink floyd ve eloy'la birlikte örnek olarak tavsiye edilmekte olan yerli progressive rock grubu.

    http://www.progarchives.com/subgenre.asp?style=15
  • ritual isimli albümlerinin progarchives.com'da , 2013 yılının eni iyi progressive rock albümleri içinde 8. sıraya koyulmasını görünce şok ve mutlu olduğum bir türk grubu.

    dinlemedim daha önce adını bile duymadım. dinleyeceğim.

    edit: dinledim. şimdi, öncelikle kesinlikle hamurunda kalite var, kaygısızlık var grubun. bazı yerlerde aşırı derecede tekrara girseler de güzel, değişken ve kaliteli geçişler üretmişler. özellikle davulları dikkat çekici. bu toprakların da etkisi yoğun olarak hissedilmekte.

    ritual albümünü dinlerken yoğun olarak, eski kurtalan ekspress ve nekropsi'nin mi kubbesi tadı alacaksınız.

    son olarak: türk gruplarının temel sorunu nemrud'da da var. vokal cidden çok kötü. ingilizce telaffuzu ne yazık ki kulak tırmalıyor.
  • türkiye piyasasının üzerinde falan demişler, dünya ortalamasının üzerinde proggresive yapıyorlar.

    nemrud
    (bkz: mirage) albümünden sonra (bkz: ocean)(bkz: camel) (bkz: eloy) dinlerken birden bunların albümü tak sırıtmaz o derece iyiler.
  • “hiçlikten yaratılan yeryüzünde nemrud dağı’nın tanrıları; tüm insanlara sevgi, saygı, barış, ahlak gibi erdemleri aktarmaya çalışırlar. para, pul, güç gibi unsurlar fırat nehri’nin akıp giden suları kadar gelip geçici ve anlamsızdır. insanlık elbette zamanla özünden uzaklaşacaktır. savaş ve felaketlerin ardı arkası kesilmez. insanın hükmündeki bir dünyada bütün güzellikler son bulur. tanrılar en nihayetinde nemrud dağı’ndaki tahtlarını terk eder, insanoğlu ise bir başına kalır.”

    covid19 sayesinde 10 sene geç de olsa keşfetmeyi başardığım ve bu aralar çok severek dinlediğim dünya çapında müzik yapan türk progresif rock grubu. kendi adını taşıyan 3. albümünün hikayesini ve grubun incelikli bir değerlendirmesini içeren deniz ekim tilif yazısını okumak için buyrun
  • prograssive rock müzik bir lezzetse eğer nemrud benim için türk lokumudur...
  • biraz mistik, biraz ruhani ögeler ve hakikilik ile diğerlerine benzemeyen bu yolculukta kendini bulmak çok güzel.

    ülke standartlarının çok üzerinde kaliteli işler çıkaran yerli bir progressive rock grubu.

    benim favorim; gods of the mountain
hesabın var mı? giriş yap