• yuzerken uzerinize uzerinize geliyorsa gaga atmaya geliyordur. fazla yaklasmadan su atin biraz kacsin. su atmazsaniz amansiz takibe devam ediyor.
  • bulunduğum şehirdeki insanlar on beş seneden beri kanıksamış sayılır bu kuş türünü. zira kendileri sahilimizde ikamet ediyorlar. hangi göç yolundan ne maksatla saptıkları bilinmez, bir geldiler, geliş o geliş. merhum barış manço'nun zehra'sı gibiler. gitmek ister gibi bir halleri de yok.

    kent semalarında ilk görüldüklerinde, balıkçılardan bazılarının ilgi ve merakla, bu kuşlara, bir miktar rızklarından keserek verdikleri balıklar ile sahilde durmaya başladılar. bedava yemek önlerine gelmiş madem. reddedilir mi hiç ? ilk zamanlarda meraklıları pek boldu. hatta bazı gazetelere de haber oldu.

    neticede hava soğuyunca gideceklerdi zaten. ama ne oldu ? kış geldi gitmediler. balıkçılar yine balıklarından verdiler, beslediler pelikanları. tabii şöyle bir durum da var ki, balıkçı kulübelerinin dibinde yaşayan bu kuşları görmeye gelen insanlar, tezgahlardan balık satın aldılar, hayvanlara verdiler. balıkçılar için güzel bir ekmek kapısı oluştu. hani bir hadis-i şerif vardır, "misafir on rızk ile gelir, birini yer, dokuzunu bırakır" diye. kendileri bu sözü doğrulamakla meşguller. "balıkçıl" ile "balıkçılar" arasında, kelime benzerliğinden mütevellit, sanki bir sessiz anlaşma mevcut. hayvanlar misafirlikten hoşnut, balıkçılar bereket saçan misafirlerinden memnun, şehir halkı da kuşları sürekli görmesine rağmen, devasa ve çok masum bir görünüşleri olan bu "balık öğütücüleri"ne hayli ilgili.

    ortaokuldayken, babasının memuriyeti sebebiyle tayini çıkmış olduğundan, okuduğum sınıfa yeni katılan bir arkadaşımın, sahilde bisiklet turu yaparken, uçan bir pelikanı görünce, "ne kadar büyüüüükkkk martı bu !" demesi hala kulağımda yankılanır.

    işte o "devasa martı"ların ayrılmaz birlikteliğinin fotoğraflanmış hali.` :nadiren uçuyorlar`` :malesef uçarken yakalayamadım`

    http://img696.imageshack.us/…696/3031/photo0270.jpg ` :gündüz fotoğraflanmış halleri`

    http://img684.imageshack.us/…684/6919/photo0279.jpg ` :gece fotoğraflanmış halleri`
  • türkiye'de her ne kadar 2 liralık yeşil silgileriyle tanınsa da, 20.000 liraya kadar çıkan, sanat eseri niteliğinde dolmakalemler yapan markalardan biridir pelikan. dolmakalem yelpazeleri, ilkokul çocuğu seviyesinde plastik gövdeliler, yeni başlayanlar için p55'ler, daha üst seviye başlayanlar için m200'ler, iyi kullanıcılar için m400'ler, m800'ler, souveran'lar ve limited edition'lar diye devlet başkanlarına kadar uzanabilir. bir çok dolmakalem sever için arzu nesnesidirler.

    ayrıca geçen sene çıkardıkları premium seri edelstein mürekkeplerle, dolmakalem dünyasına iroshizuku'dan sonra lüks mürekkepleri getiren ikinci firma oldular. 9 renkten oluşan serilerinin her bir mürekkebi, değerli bir taştan ilham alıp ona göre isimlendirildi.

    takdir edersiniz ki, nisa taifesinden bir canlı olarak, ben de renk cümbüşüne kayıtsız kalamayıp, "oha" denebilecek şekilde, bu mürekkeplerin dokuzunu birden aldım. renklerini görebilesiniz diye de swab ve dahi swatch yaptım. ekşi sözlük halkının hizmetine sundum.

    buyursunlar efendim: http://goo.gl/c2nwm
  • geçenlerde bir zamanların (1960'lı, 1970'li yılların) öğrenci işi bir 'pelikan 120' buldum. bu nedenle olsa gerek yeniden pelikan hakkında düşünmeye başladım.

    pelikan, üst, orta sınıf veya öğrenci kalemi demeksizin standart bir kalite tutturmuştur her zaman. 'standart kalite' tabiri kimilerince 'asgari yeterlilik' olarak algılanıyor, öyle değil elbette. pelikan'ın standart kalitesi 'birinci sınıf' anlamına gelir. bu nedenle pelikan'ın en ucuz kaleminde bile yazım rahatlığı sağlayan şahane bir uç ve damak sistemi bulunuyor.

    peki ama dolmakalemle ilk defa tanışan meraklı genç nesiller ile pelikan arasındaki mesafe neden büyük? teknik anlamda her zaman kazanan pelikan'ın belki de kaybettiği tek yer tasarım. pelikan, şirket politikası olarak 1950'lerin tasarım anlayışının çevresinde dönüp duran ve kırılması güç bir yapıya sahip. mühendislerini tasarımcılarını kendi içinde yetiştirip, dışarıya yüz vermeyen inatçı ve çok gururluydu. son yıllarda yaptıkları yenilikler (dolmakalem dünyasında zaman çok ağır işler, son yıllar deyince 1984 sonrasını anlatmak istiyorum) japon ustalarıyla işbirliği içinde olmaları, "bu kalemleri pelikan mı yapmış?" dedirtecek yeni koleksiyonlar üretmeleri bile durumu çok değiştirmedi. gençlere yönelik her pelikan girişimi (pelikano, level 65) başarılı teknik altyapısına rağmen yayıngılık kazanamadı.

    plastik swatch saatleri ile aynı yıllarda ortaya çıkan (1980'ler) ve kalem dünyasında devrimci tavrıyla dikkat çeken, şeker renkleriyle, keskin ve yuvarlak hatların birlikteliğiyle süslü lamy safari modeli büyük bir hayran kitlesi kazanmış durumda. lamy, aksayan tekniğine rağmen (problemli uçlar, tıkanan damaklar) giderek sayısı artan (fanatizme varacak ölçüde) tutkunlarının artması belki de pelikan'ın önünü kesti.

    pelikan en iyi olduğu konuda, geleneksel klasik dolmakalem üretiminde hep olacak. bu noktada şirket olarak gurur duyacakları haklı bir ünleri var. değişim ve tasarım konusunda ise durumu çok karışık.

    ama çağdaş tasarım konusunda pelikan'ı eleştirmek onu sevmeye hiç engel değil...

    http://erguvankalem.blogspot.com/…/pelikan-120.html
  • pelikan türkiye'nin en bilinen kırtasiye markalarından bir tanesi. ama nedense herkes pelikan'ı sildiğinde kağıdı yırtan yeşil silgileri ve klasik şişedeki mürekkepleri ile tanıyor. bu yüzden pelikan dolmakalemlerin muhteşem olduğundan, koleksiyonlarının yapıldığından ve özellikle fiyatlarının çok yüksek olabileceğinden bahsettiğimde herkes epey şaşırıyor.

    oysa, pelikan kırtasiye sektörünün yanısıra dolmakalem camiasının lider firmalarından bir tanesi. linkteki fotoğraflardan görüleceği gibi, gündelik kalemlerinin yanısıra kimi kalemleri gerçek birer sanat eseri.
  • cenevre'de mağazası olan kırtasiye markası. gerçi kendi mağazası mıydı tam hatırlamıyorum, olmayabilir. belki sadece ürünlerini satıyordur. ama tükanın önünde kocaman bunun tabelası vardı, öyle kenarda köşede kalmış değildi yani.
  • ismi yunancada balta gagalı anlamına gelen kuştur. "pelekis" eski yunancada sivri uçlu balta anlamına gelir.
  • görülebilecek en büyük silgiyi üretmiş kırtasiye ürünleri firması. eşeğin pabucu kadar olan silginin üzerinde de şöyle yazıyor: "büyük yanlışlar için"
  • genelde uc tane yumurta bırakır anne pelikan.bunlar 1-2 gun arayla dogarlar.en guclu olan sırayla 2 yavruyu oldurur.sonuc olarak vahsi doganın kanunudur bu ve sadece bir tanesi hayatta kalmayı basarır.1 ay icinde ucmayı ve denize dalış yapmayı ogrenirler.(bkz: belgesel izledikten sonra entry girme istegi)
  • dünyanın en $efkatli yaratığıymı$ pelikan.. çünkü kendi canından et koparır ve yavrusunu beslermi$..
hesabın var mı? giriş yap