• 21. yüzyıldayız.

    her gün yeni bir bilgi edinebiliyoruz. fikirlerimiz her an değişiyor.

    dahası fikirlerimizi tek kaynaktan beslemiyoruz. bu da ideoloji dediğimiz kavramın geçerliliğini yitirmesine yol açıyor. zira artık en genelgeçer doktrinler bile kendi içinde onlarca kola ayrılıyor, en zıt ideolojilerin bile bazı kolları birbirine benziyor.

    bugün toplumunuzda kendisini sosyalist, kapitalist, anarşist, fundamentalist vb kavramlarla tanımlayan insanların hiçbirinin düşünceleri bu ideolojilerle birebir örtüşmüyor. aynı ideolojiyi takip ettiğini belirten insanlar çok temel konularda zıt düşebiliyor. bunun sebebi elbette çok fazla bilgiye ve kaynağa sahip olmamız.

    hali ile sağ ve sol gibi zıt kutup da kalmıyor. yeri geliyor bir türkçü ile bir kürtçü, bir islamcı ile bir sükülerizm yanlısı aynı paydada buluşabiliyor. aynı şekilde x görüşüne sahip insanlar kendi içlerinde yüzlerce farklı fikir barındırabiliyorlar.

    sonuç: 21. yüzyılda artık toplumu, siyaseti ve düşünceleri sağ-sol sınıflandırmasına tutmak hayli yanlıştır. bugün türkiye siyasetinde dahi tam olarak sağ ve tam olarak sol şeklinde sınıflandırabileceğimiz partiler azalmıştır. seçmen tercihlerinde de sağcı solcu ayrımından ziyade parti programı önem kazanmıştır. elbette bunu eski kuşak için söylemiyorum, onlar alışkanlıklarını devam ettiriyor ancak yeni kuşak bu ayrımın -bilinçli veya bilinçsiz- çoktan dışına çıkmıştır.
  • kendini bir etikete hapsetmek kıt ve beyinsizce bir tercih/durum.

    bu sağ da olsa sol da olsa, a mezhebi, b mezhebi, x-izm, y-izm de olsa böyle.
    artık etiketlerin anlamı yok, entegrasyonun ve ayak uydurmanın zamanı.

    geri kalmış aptal ülkeler birtakım kavramlar için potansiyellerini heba ederken, aklı başında olanlar işine-gücüne-keyfine bakıyor.
  • siyasetin sadece oy vermek olduğunu düşünen yurdum insanlarının edindiği fikir.

    geçmiş yüzyıllarda ideoloji insanları yöneltiyor iken, günümüz dünyasında insanlar ideolojilerine yön veriyor. kendileri yön verdiği için sonucundan memnun olmayıp ''sağ sol diye bir şey hala var mı yha'' diyerek kendilerini tatmin ediyorlar.

    kaldı ki, bunu düşünecek en son toplum galiba içinde olduğumuz toplumdur. zira bugüne kadar sağ ideolojinin hakim sürdüğü toplumda henüz sol ideoloji ile yönetilmedikleri için solun da benzer bir şekilde olduğunu düşünüyorlar.

    nefes alıp verdiğimiz sürece, sağ ve sol kavramları da var olmaya devam edecek. belli bir süre herhangi biri talep görmese dahi yine de varlığını sürdürecektir.
  • sevgili sozluk, bugun sende sag ve sol kavramlarinim artik anlamsiz oldugunu okudum. insanlik tarihi boyunca buyume odakli ve paylasim odakli iki kavram hep olmustur. bu odaklanmalar insanlik var oldukca hep var olacaktir. tipki iyi ve kotu gibi. bu kavramlar anlamsizlastiginda buyume ve paylasim odakli kavramlar da anlamlarini yitirecektir. buyume odakli kavramlar sag, paylasim odakli kavramlar ise sol olarak tanimlanmistir. eyyy sozluk bu tanimlamayi sevmediysen kendince tanimlar yapabilrisin ama odaklanilan dusunceyi anlamsizlastiramazsin bre.. sen istiyorsun diye atlar olmez ya da anlamsizlasmaz.
    bilesin ki buyumeye odaklanmissan, yagma, talan, tuketme istahi teferruat olarak kalir.
    bilesin ki paylasima odaklanmissan, mucadele, hizip ve kavga istahi teferruat olarakbkalir.
    eyyyy sozluk, simdi sec bakalim aslinda hangisini teferruat olarak goruyorsun?
    sonra sagci misin, solcu musun ? kendin karar ver!
  • sağcıların topluma empoze etttiği abuk bir fikir. sağ ideoloji, sosyal demokrat ideoloji karşısında kendini savunamayacak kadar ilkel duruma düşünce, bu tip kavram kargaşaları yaratmayı seçti.

    sağ ve sol ideolojinin temel insan haklarına bakışı değişti mi?
    sağ ve sol ideolojinin emek/sermaye denklemine bakışı değişti mi?
    sağ ve sol ideolojinin seküler/muhafazakar duruşları değişti mi?

    hepsinin cevabı "hayır" iken ve dolayısıyla hayat hakkında düşünen insan kendini illa bu birbirine taban tabana zıt iki görüşten birinde ifade etmek zorunda iken, nasıl sağ ve sol kavramları geçerli olmaz.

    not: sosyal demokrasiye, sağ ve sol ideolojinin bir karmasıdır diyen bir arkadaşa rastladım az önce. kapitalizm/sosyalizm üzerinden muazzam bir kavram karmaşası yaşadığı belli.

    gerçi meral akşener'in memlekette ne kadar aşırı sağcı siyasetçi varsa topladığı partiye oy vereceğini söyleyen chplileri gördükçe, bu tespiti yapan arkadaşın az bilmekten kaynaklanan hatasını bile mazur görüyor insan.
  • sosyal demokrasi dedimiz görüş aslında sağ ile solun ortasında bir görüş. kendisine sağcı diyen sosyal demokratlar olduğu gibi solcu diyenler de var. zaten sosyal demokrasi dediğimiz şey vahşi kapitalizmin liberalizm ve insan hakları ile yumuşatılmış, sosyalizmin bir kısım yönlerini içinde barındıran karma bir ideoloji. dolayısıyla sosyal demokrasi kavramı zaten başlı başına sağ ve solun birbiri içinde eridiğini ortaya koyar.

    bugün bildiğimiz anlamıyla insan haklarını ortaya koyanlar liberaller. hayır sosyalistler bu konu ile ilgilenmedi demiyorum, bugün bildiğimiz anlamı ve öncelik sıralaması ile ortaya koyanlar onlar. fakat elbetteki onlar sınırlı bir kitle için bu hakları öngörüyordu. günümüzde insan hakları hemen hemen ideoloji tarafından kabul edilmiş durumda. islamcısı da seküleri de sosyalisti de liberali de insan haklarına sığınıyor yeri geldiğinde.

    emek ve sermayenin dağılışı konusunda da pek çok ara görüş çıktı. sosyal demokrasi bunların en öne çıkanı ve belki de en ortada olanı. bu dağılımın iki zıt uçta da savunucuları var. lakin üzerinde uzlaşılan payda gittikçe büyüyor.

    günümüzde kendisini seküler kapitalist, seküler milliyetçi, laik muhafazakar, sosyalist islamcı vb kavramlar ile tanımlayan yığınla insan olması da artık sağ ve solun din veya muhafazakarlık olgusu üzerinde de geçerli olmadığını ortaya koyuyor.

    özetlemek gerekirse; günümüzden insan sayısı kadar ideoloji var ve her biri kısmen sağ kısmen solda yer alan karma ideolojiler.
  • bu mu lan son numaranız, lan oğlum biz bunları aşmadık mı post modern furyanın hakim söylem haline geldiği 90lar da, hani daniel bell, fukuyama baudrillard felan

    hani o meşhur (bkz: ideolojilerin sonu)

    bu mu lan bizim kaderimiz, her yeni jenerasyon sağcılar yine yeniden aynı teraneyi mi tekrarlayacak
  • kapitalizmin hızlı ve aşırı küreselleşmesi, yerelci ve ulusalcı işçiyi ve solcuyu sağcılaştırır ve faşistleştirirkene, ucuz göçmen iş gücüne ihtiyaç duyan yerli sermayeyi(yani burjuvaziyi) enternasyonalistleştiriyor, solculaştırıyor, solun evrensel değerlerini savunur hale getiriyor.

    sağcının solculaşması, solcunun sağcılaşması, işte bunlar da hep kapitalizmin ve sermayenin aç gözlülüğünden oluyor.

    sonuç: küçük burjuva, esnaf + muhtar diktatörlüğü = faşizm

    tişkürler karl, rosa, vladimir ve antonyo.

    ha bir de münir ramazan aktolga abimiz var
hesabın var mı? giriş yap