• bu korku filmi deil diyen arkadaslara, kardesim korku filmi izlerken olmek mi istiyorsunuz die sormak istedigim film
  • bu filmi izledim ve sizden bir istirhamım var.

    ne olursa olsun ben uyurken ayağımdan çekmeyin hacı.
    bak sırf ben korkarım diye demiyorum. korkarım. öyle bi korkarım ki kara delik oluşur, bütün şehir yok olur.

    çekme arkadaşım ayağımdan bak.

    (bkz: çekme ananı bacını sikiyim çekme)
  • filmden korkmadigini iddia eden suserlarin gündüz vakti, 320*240 cozunurlukte her 5 dakikada bir cis, sigara, abur cubur molasi veren zikikler oldugunu düşünüyorum. halka filminide bu sekilde izleyip "cok guldum yheaa" diyen bir adet arkadasin evine gece gizlice girip kapilari birbirine vurup, uyudugu odada bulunan dolaba kayit ettiğim samara fisiltisini koyduğumu ve semiallahü limen hamideh cektirip sabah secde ederken buldugumuda not olarak düşeyim.

    tersim pistir beyler
  • ilk kez parasını verdiğim bir filmin yarısında çıktım, çünkü ekşici olmanın gereğini yerine getirmem gerekiyordu, o kadar yıllandığımı düşündüm, boru değil üç dört yılı geçti.

    şaka lan, çok korktum. ama yarısında çıktım, midemi bozmuşum. sinemaya girmeden önce yediğinize dikkat edin. şimdi parasını vermiş olmanın rahatlığıyla ikinci yarısını da indirerek izleyeceğim, bana helal.
  • vatikan bürokrasisinin sorunlarını işleyen korku filmi
  • filmin başlarında anne ve kızın oynadığı bir körebe sahnesi var, onu kim düşünüp çektiyse alnından öpmek istiyorum, sırf o sahne için bile izlenir.
  • izlemeyenlere gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim, büyük beklentilere girilmeden başına oturup keyif alınabilecek bir film. buradan sonrası biraz spoiler'lı olacak.

    gerçekte yaşanmış olayların tasvir edildiği filme - ki filmde canlandırılan kişilerden ikisi** yönetmene danışmanlık yapmış - klişe diye atlayan şahısların gözünde kötü bir film olarak kalması normaldir. son zamanlarda hollywood'dan çıkan en başarılı korku filmidir bu film gözümde.

    film hakkında yazılanlara çok ayrıntılı bakamadım zira artık hasan karacadağ filmlerine maruz kalmaktan da fena bir psikolojiye giriyorum yazarların korku filmleri altına yazdıklarını okudukça. filme klişe teşhisini yapıştırıp iki cümle sonra filmin başında görünen oyuncak bebekten chucky aksiyonu beklediğini söyleyip hayal kırıklığına uğradığını belirten mi ararsın, orijinal olayın sürecinde gerçekte yaşanmış - ki bu olanların gerçek olduğunu göstermektedir demiyorum, bu tarz "possession" seanslarının yüzde sekseninde benzer olaylar olduğu söylenir zaten - paranormal hareketliliklere bakıp "şu filmden esinlenmişler, bu filmden almışlar" diyen mi ararsın, ne ararsan var. en rahatsız edici yaklaşım sahipleri ise artık "korkmadım, güldüm" tayfasını sollamayı başaran sözüm ona eski kafa korku filmi hayranları. şu tarz filmlere sığ ve yüzeysel bir "klişe bu" yaklaşımıyla bakan adamların ağzından "the exorcist, the blair witch project" gibi klasikler düşmez oldu ya son zamanlarda işte buna kalbim dayanmıyor. neyse filme geçelim.

    artık korku filmlerini ele alırken sadece kullanılan ögeler üzerinden klişe damgalaması yapmanın pek doğru olduğunu düşünmüyorum. misal beş yıl içinde tekinsiz ev temalı on tane film yapılabilir birbirine benzeyen. bu noktada önemli olan şey konudan çok o konunun nasıl işlendiği ve filmdeki bazı küçük ayrıntıların (sahnelerin) ne şekilde kullanıldığıdır. bu da yönetmenin tercihi oluyor genelde ve bu filmi gözümde başarılı yapan şey de son yılların "yönetmen tercihi" ucuz korkutma taktiklerinden olabildiğince uzak durmaya çalışmasıdır. bu çaba özellikle de korku filmi klişesi diye tabir edebileceğimiz bazı sahnelerde gösteriyor kendisini. ağırlıkla filmin ilk yarısında kendini gösteren bazı "karşılaşma" sahnelerinde yönetmen korkuyu inatla izleyicinin alışkın olduğu ve bekleyeceği basitlikte anlık sıçramalarla vermemeyi tercih etmiş ve başarılı bir iş çıkarmış. birkaç yerde bu filmin ses efektleri nerede diye sorgulamadım değil hatta. korku filmlerinin bir diğer baş belası olan yersiz karakter davranışları da bu filmde minimum şekilde göze çarpıyor. karakterler yeterince tutarlı davranıyorlar birkaç sahne dışında ve izleyici kendisini can sıkıcı "yapma bunu işte" tepkileriyle boğuşurken bulmuyor pek. filmin en büyük falsosu ise yukarıda da belirtildiği gibi bazı korku unsurlarını çıplak bir şekilde seyirciye sunması sanırım. genelde bir film "hayalet" göstermeye başladığı andan itibaren ister istemez düşüşe geçmeye başlar ve bu olay filmin son kısımlarına doğru kendini iyiden iyiye göstermeye başlıyor. buna rağmen biraz önce bahsettiğim bu "anti-klişe" küçük ayrıntılar sayesinde filmin eksiklikleri beni çok da rahatsız etmedi açıkçası. iki saatini ayırarak oturup izlediği filme "zaman kaybı" deyip geçme yüzeyselliğiyle yaklaşmayacak olan korku filmi izleyicileri de bu filmin güzel ayrıntılarına biraz daha dikkatli bakarlarsa filmden oldukça keyif alacaklardır. zaten artık iş korku filmi izlemeye gelince ister istemez böyle bir anlayış içerisinde buluyor kendini "birikimli" korku filmi izleyicileri. şeytanı ayrıntılarda aramaya başlıyorsunuz ve izlerken yaşadığınız ufak sürprizler tatmin etmeye başlıyor sizi.

    sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki the conjuring sıradan bir korku filmi olsaydı o son sahnedeki aynada emin olun bir şeyler görürdünüz.
  • aklınız varsa boş zaman buldum diye gecenin bir körü tek başınıza izlemeyin. kazık kadar adamım 2 saat uyku için hava aydınlansın diye bekliyorum.
  • --- spoiler ---

    the conjuring'i sevdim diyebilirim ama benim için kusursuz bir korku filmi olmasını engelleyen ölümcül bir hatası vardı, o da hayaletlerin birkaç sahnede ete, kemiğe, giysilere ve makyaja büründürülüp düpedüz gösterilmesiydi*. göstermeseler gerilmeye devam edecektim, görünce konsantrasyonum dağıldı.

    bu yolu seçmemesi sayesinde son saniyesine kadar diken üstünde oturarak izlediğim tek bir hayalet filmi var, o da the others. iki filmin mantığı tamamen farklı ama ikisini de seyredenler ne demek istediğimi anlamışlardır.

    --- spoiler ---

    not: son anda fark ettim ki rayana eu te amo da aynı sorundan bahsetmiş.
  • ilk yarıda verdiği heyecan ve korkuyla takdirimi kazanmış film.ikinci yarı ve sonlara doğru hakikaten zayıflıyor ve sıradanlaşıyor.

    --- spoiler ---

    kadının bodrumda kilitli kaldığı sırada korku anları enfesti.kibritle etrafına bakınırken,arkasında beliren el çırpma hareketi filmin doruk sahnesiydi.

    o değil,gecenin bir yarısı gelen sese gitmeyin,bakmayın amk. yeter lan !
    --- spoiler ---

    güzel film,gönül rahatlığı ile tavsiye edilir.ikinci yarısında her ne kadar klişe patlaması yaşansa da,güzel.
hesabın var mı? giriş yap