• en komik opera hikayelerinden biri de, tosca'nin gayet acikli final sahnesinde vuku bulmus, anlatilanlara gore. oyunun sonunda kendini yuksek bir yerden atarak intihar etmesi gereken tosca'yi oynayan primadonna, yukseklik korkusundan mustarip bir kadincagiz olunca, hemen bir cozum bulunmus, atlayacagi yerin arkasina bir trambolin konmus. ancak, provalarda gayet iyi sonuc veren bu cozum, oyunda ellerinde patlamis. tosca, son sahnede sarkisini soyleyip kendini yardan asagi atmis ve fakat bu sefer bedenini biraz hoyratca savurdugu icin, arkasindan agitlar yakilirken defalarca yukari - seyircinin gorebilecegi - bir yukseklige sicrayip durmus.
  • bir giacomo puccini operası.

    --- özet geçiyorum spoiler olabilir ---

    mario cavaradossi yakışıklı bir ressamdır, kilise içinde bir çalışma yapmaktadır, bir ayin sırasında mavi gözlü altın sarısı saçlı esmer tenli çok derin bakışlı bir kadın görür bu kadından çok etkilenir ve kilisede yaptığı büyük maria magdalena resimini ona benzeterek çizer.

    o çizimlerini yaparken çevresi ile bağı kopar ve çoğu zaman kendisine yemesi için getirilen yiyecekleri ve içkiyi tüketmeyi unutur. yine kilisede çalıştığı bir gün yıllardır görmediği eski bir dostu çıkagelir. cesare angelotti eski roma'da yöneticilik de yapmış üst düzey bir memurdur ancak mahkum edilmiş sonrasında hapisten kaçmıştır ve baron scarpia ve emrindeki güvenlik güçleri peşine düşmüşlerdir. yardım ister aç susuz kalmış yaralanmış ve halsiz düşmüştür. mario eski dostuna acır ve hemen yiyecek ve şarap verir. angelotti'nin peşindekinin scarpia olduğunu öğrendiğinde onun için "mevkisini ve dini paravan olarak kullanan bir sapık" der mario ve gelecekte yaşanacaklara bir gönderme yapar. tam bu sırada mario'nun sevgilisi tosca kiliseye gelir.

    floria tosca opera sanatçısıdır, mario'yu çılgınca sevmekte ve delicesine kıskanmaktadır. içeri girerken mario eski dostuna saklanmasını söyler çünkü tosca günah çıkartırken onu gördüğünü ağzından kaçırabilecek kadar saftır. tosca sesler duyar ve mario'nun kendisini başka bir kadın ile aldattığını zanneder.

    mario tosca'ya aşkını kanıtlar iltifatları ile yine de tosca kilise duvarındaki devasa maria magdalena tablosunda ve marionun üzerinde çalıştığı eskizlerde çok güzel bir kadın tasvir edildiğini görür ve onu hemen tanır. marchesa attavanti'dir resimlerdeki kadın. tosca yeniden şüphelenir mario'dan ve mario bir şekilde yine ikna eder sevgilisini attavanti ile bir ilişki yaşamadığına. tosca'nın katılması gereken bir gösteri vardır ve gider.

    mario hemen angelotti'nin yanına gider o sırada marchesa attavanti'nin angelotti'nin kız kardeşi olduğunu da öğrenir. angelotti hızlıca planını anlatır kız kardeşinin getireceği kadın kıyafetlerini giyecek ve kılık değiştirerek kaçacaktır. o sırada bir gümbürtü kopar ve scarpia'nın peşlerinde olduğunu anlarlar, mario angelotti'yi gizli villasında saklayacaktır üstelik bir baskın olursa su kuyusunun içinde gizli bir oda olduğundan angelotti'yi kimse bulamayacaktır, hızla bulundukları kiliseden kaçarlar ancak geride marchesa attavanti'nin kılık değiştirmesi için angelotti'ye verdiği yelpazeyi ve boş şarap şişesi ile yemek artıklarını unuturlar.

    scarpia emrindeki polislerle mekanı didik didik arar ve bu sırada marchesa attavanti'ye ait olan yelpazeyi bulur bunu yem olarak kullanıp angelotti'ye ulaşmak için bir plan yapar. tosca'nın kıskançlığından yararlanacak ve gizlice onu takip ederek angelotti'ye ulaşacaktır planının ikinci basamağı ise mario'yu yok edip tosca'ya sahip olmaktır.

    bu sırada tosca mekana gelir amacı mario'ya o gece birlikte olamayacaklarını çünkü programın uzayacağını söylemektir. ancak karşısında scarpia'yı bulur. scarpia durumu sanki mario'nun marchesa attavanti ile gizli bir gönül ilişkisi varmış gibi anlatır. tosca inanmaz ancak üzerinde marchesa attavanti'ye ait damga olan yelpazeyi görünce çılgına döner kıskançlığı gözünü kör eder ve hızla mario'nun gizli villasına gider.

    peşinden giden polisler hemen villayı basarlar ancak angelotti'yi bulamazlar. bu sırada mario çoktan olan biteni tosca'ya anlatmış ve tosca angelotti'yi görmüş sakinleşmiştir. polisler hemen scarpia'nın yanına giderler bu sırada scarpia angelotti'yi yakalamış olduğundan emin mario'dan kurtulup tosca'yı nasıl avcunun içine düşüreceği ile ilgili planlar yapmaktadır. adamlarından angelotti'nin yakalanamadığını ancak mario'yu göz altına aldıklarını öğrenir tosca'da yanında gelmiştir.

    mario bu haksızlığa direnir ancak scarpia kararlıdır ve mario'yu zindana atar ona işkence yaparken bir yandan da tosca'yı sorgulamaktadır. eğer itiraf ederse mario'yu serbest bırakacağını söyler. tosca mario'ya söz vermiştir susar. ancak işkencenin dozu artıp mario'nun acı içindeki çığlıkları duyulduğunda dayanamaz ve verdiği söze ihanet ederek villanın bahçesindeki kuyunun içindeki gizli odada angelotti'nin saklandığını söyler. ardından mario'nun serbest bırakılmasını ister.

    artık bütün ipler scarpia'nın eline geçmiştir. ve tosca scarpia'ya güvenmenin bedelini çok ağır ödeyecektir. scarpia esas niyetini belli eder mario'ya fiziksel işkence yaparken aynı zamanda tosca'ya da psikolojik işkence yapmış ve bütün direncini kırmıştır. ona sahip olmak isteğini cüretkarca dile getirir kabul görmeyince zorla sahip olmaya kalkar. tosca direnir ancak sonunda dar ağacının kurulmuş ve mario'nun asılmak üzere olduğunu duyunca scarpia'dan mario'nun yaşaması ve ülke dışına güvenle kaçabilmeleri konusunda söz aldıktan sonra birlikte olmayı kabul eder.

    scarpia bunu kabul etmiş görünür adamlarına mario'nun asılmamasını bunun yerine idamın vurularak infaz edilmesini söyler ve infazın göstermelik şekilde yapılmasını emreder. manevra fişekleri kullanılacak ve idam gerçekleştikten sonra mario özgürlüğüne kavuşacaktır. bu sırada angelotti'nin villaya yapılan ikinci baskında tam yakalanma anında intihar ettiği haberi gelir.

    scarpia artık her istediğini elde etmiştir. tosca ve mario'nun serbestçe ülke dışına çıkabilmelerini sağlayacak belgeyi hazırlar ve birlikte olmak için tosca'nın yanına gider. tosca tam bu anda masa üzerinde bulduğu bıçakla scarpia'yı öldürür ve kendini, mario'nun daha önce sapık olarak tanımladığı, scarpia'nın ellerinden kurtarır.

    bu sırada tosca yıllardır sürekli kiliseye gittiğini dua ettiğini günah çıkarttığını her seferinde kiliseye çiçekler götürerek adak adadığını fakirlere kimseye belli etmeden yardımcı olduğunu hep iyilik için dua ettiğini kimseyi kırmadığını dine bağlı namuslu dürüst bir hayat yaşadığını buna rağmen gerçekten yardıma ihtiyaç duyduğu bu tek anda kimsenin yanında olmadığını hep yalvardığı dua ettiği ilahi güçlerin onu yalnız bıraktığını düşünür ve buna isyan eder.

    hemen oradan kaçarak mario'nun idam edileceği mekana gider. orada iki sevgili kavuşur uzun uzun konuşurlar mario manevra fişekleri ile vurulacak ve bir aktör gibi rol yapacaktır. böylece idam mangası mario'nun öldüğünü zannederek gidecekler ve iki sevgili ellerindeki izin belgesi ile kaçıp özgürlüklerine kavuşacaklardır. tosca bu sırada scarpia'yı öldürdüğünü de anlatır mario'ya bu mario'da bir şok etkisi yaratsa da masum saf ve temiz tosca'sına cinayeti yakıştıramasa da durumu kabullenir ve rolünü oynamaya hazırlanır.

    idam mangası yerini alır aşıklar heyecan içinde bu son oyunun oynanmasını ve birlikte özgürlüğe kaçışlarını beklemektedir. ve ateş! mario rolünü mükemmel oynar profesyonel aktörleri kıskandıracak kadar inandırıcıdır tosca hayran kalır bu performansa. sonunda idam mangası mekanı terk eder. tosca hemen koşarak yanına gelir mario'nun onu tebrik etmek ve sarılmak istemektedir ama mario ölmüştür. scarpia'nın bir kez daha kendisini kandırdığını ve bu konuda da kendisine ihanet etmiş olduğunu anladığı anda polisler etrafını sarar ve scarpia'yı öldürme suçundan kendisini tutuklamak isterler.

    tosca bu yaşama tek başına katlanamayacağını bildiğinden polislerin mario'yu attıkları dipsiz çukura atlayarak intihar eder.

    mutsuz son..

    --- spoiler olabilir ---
  • ankara devlet opera ve balesi'nde 2013-2014 sezonunda da seyirci ile buluşan opera. geçen sene büyük bir merakla bilet almama rağmen bobrek taşı ağrımın tutmasıyla gidememiştim ve bedbaht olmuştum resmen. koltugum boş, gozlerim nemli kalmıştı. arkadaşlarım öve öve bitirememişlerdi. bu sene hatta bu onumuzdeki ay koşa koşa gitmeyi planlıyorum. taşım n'olur oynama.
  • italyan besteci giacomo puccini 'nin naturalizme * ilk adımı olarak görülen bu operası, fransız oyun yazarı victorien sardou'nun "la tosca" adlı oyunundan uyarlanmış. bu bağlamda puccini'nin verismosunun veya natüralizminin richard wagner 'in realizminden izler taşıdığına dair de bir şeyler okumuşken bunu da belirteyim dedim. hoş alman besteciler beni oldum olası ürpertir ama neyse bunu başka bir başlıkta irdelerim.

    sardou'nun büyükbabası napolyon'un ordusunda görev almış bu da onu fransız devrimi ve fransız devrim savaşları'na ömür boyu ilgi duymasına sebep olmuş. eserde de bunun izleri görülüyor zaten. sardou'nun la tosca'sının karakterleri hakkında gerçek hayattan geldiğine dair bir şeyler de okudum ama detaylandırmaya gerek görmüyorum pek, sonuçta yazılan her eserde gerek bilim kurgu gerek fantastik olsun hepsinde illa ki gerçek, yaşanan hayattan illa ki izler olacaktır.

    hem la tosca'da hem de tosca'da olaylar 17 haziran 1800'de roma'da başlamış ve 18 haziran 1800'ün şafak vakti sona ermiş. la tosca içeriği itibariyle kendi dönemi içinde hem eleştirmenlerden hem de seyircilerden epey eleştiri almış. bu tepkiler nedeniyle oyunun finali yer yer değiştirilse de tiyatro başarılı olmuş ve epey gösterim yapmış. ve en ünlü uyarlamalarından biri olan puccini'nin tosca'sı da bu başarıya başarı katmış ve yıllar sonra bile oyunun güncelliğini, popülerliğini korumasına da sebep olmuş.

    la tosca ve tosca arasında birtakım farklılıklar olmuş haliyle. mesela la tosca beş perdeden oluşuyorken tosca üçe indirilmiş ve bu da gerek karakter sayısında bir azalmaya gidilmesine gerek bazı olay zincirleri pas geçilmesine gerekse mevcut karakterlerin bazı özelliklerinin, görüşlerinin daha dar bir kapsamda şekillenmesine sebep olmuş.

    biraz okuma yaptıktan sonra dikkatimi çeken daha doğrusu benim de katıldığım bir şeye de yer vereyim. sardou'nun la tosca'sında da puccini'nin tosca'sında da izleyiciler cavaradossi'nin sahne dışında işkence gördüğü anlardaki çığlıklarına karşı çıkmışlar. ben de oyunda bunu biraz garipsemiştim açıkçası...

    gelelim tosca'nın türkiye'ye ulaşabilmesine. henüz daha kimseye teşekkür etmemişken önceliğimi mustafa kemal atatürk 'ten yana kullanıyorum. böyle vizyoner, sanatsever bir liderimiz olduğu için çok şanslıydık, şanslıyız bence. atam, alman yönetmen, oyuncu, eğitmen, orkestra şefi carl ebert 'i türkiye'ye davet ederek benim dün izleme şansına eriştiğim bu operanın kapılarını açmış bizler için, çok da iyi yapmış. carl ebert'le başlayıp, semiha berksoy 'a, nazım hikmet 'e, hasan ferit alnar 'a kadar uzanan bu opera türkiye'de ilk kez 1941 yılında tatbikat sahnesi 'nde sadece ikinci perdesi olmak üzere sahneleniyor. olayın gidişatına dair kesin kanıtlar içeren belgelere vakıf olmamakla birlikte okuduğum kadarıyla, semiha berksoy, her türlü spekülatif söylemleri göz ardı ederek yakın dostu olarak algıladığım ve o esnada yani 1940'da cezaevinde olan nazım hikmet'ten ailesine para yollayabilmek adına çeviriler yaptığı esnada tosca'yı çevirmesini istiyor ve nazım'ın bunu kabul etmesiyle birlikte bu durumu sanırım daha legal bir yola sokabilmek adına da ilk tosca'nın yönetmeni, orkestra şefi hasan ferit'le bu çevirilerin yapıldığına dair bir düzen oturtuluyor.

    ...

    ve nihayetinde düne gelecek olursam; bir yelpaze nelere sebep oldu...

    öncelikle bu entry 27 eylül 2023 ankara büyük tiyatro, opera sahnesinde sergilenen gösteriye binaen yazılmıştır.

    ilk perdede tosca'nın ve cavaradossi'nin tiratları güzeldi. daha doğrusu güzelden ziyade çok gerçekçiydi, sanki herhangi bir kadın erkek diyaloğu dinler gibiydim o kadar gerçek işte. ikinci perdede ise tiratlarla, veya sözler mi denir her neyse, birlikte çalan parçalar ve hristiyan ilahileri kulaklarımın pasını sildi. ikinci perdede beni en etkileyen sahnelerden biri tabii ki tosca'nın cavaradossi'nin işkence odasında gördüğü acılar esnasında bağırdığını duyup çıldırdığı anlardı. her ne kadar kıyas yapabileceğim başka bir tosca versiyonu izlemesem, dinlemesem de sevgili seda ayazlı opera süresince inanılmaz bir performans gösterdi bence. cavaradossi rolüyle aykut çınar da güzel bir performans sergiledi lakin operaya henüz yeni yeni ısınmaya başladığım için ender de olsa bazı anlarda beni rahatsız etti, bakın kısacık bazı anlarda diye yineleyeyim. bir de idamından önce son isteği olarak tosca'ya mektup yazdıktan sonra başını masaya ve koluna dayamıştı, o sahne biraz inandırıcılıktan uzak gelmişti bana. scarpia rolünü canlandıran, seslendiren eralp kıyıcı ise seda hanımla eş değer nitelikte muazzam bir performans sergiledi, yine bence. özellikle ikinci perdede tosca'ya ithafen gülerek "zorla sahip olmanın tadı daha güzeldir" dediği anda orkestrayla uyumu beni benden aldı, hem scarpia gülüyordu hem orkestra. orkestra demişken carmen'de farkına vardığım #157079336 orkestra çukuru na da daha yakından baktım ilk perdenin bitiminde, bazı enstrümanları ilk kez gördüm ve bu bile benim için bir kazanım oldu. ikinci perde scarpia'nın ölümüyle sonlanırken şunlara daldım; bir kadının aşkı için kendini feda edebilmesi mi daha düşünülmesi gereken bir şeydi benim için yoksa bir adamın bir kadını sadece bir anlığına bile olsa istediği, arzu ettiği için kendinden daha doğrusu görevinden, hoş görevini zaten yeterince kötüye kullanıyordu ediyordu ama, taviz vermesi miydi... henüz karar vermedim buna. ek olarak; sanıyorum ki zangoç rolünde ıl sagrestano'yu oynayan mert özdemir de benim gözümde güzel bir performans sergilemişti.

    bunların dışında konudan epey uzaklaşacak olsam bile bir şey üzerinde durmak istiyorum. oyun buram buram kilise kokan bir oyundu başlangıç itibariyle. hiç değilse sahnede kilise cemaatinin olduğu esnada çocukların ellerindeki buhurdan lardan biraz, birazcık koku yayılsaydı bu opera beş duyu organımdan sadece görme ve işitme organlarımla kalmayıp koku duyuma da hitap edebilirdi. hoş bu koku beni rahatsız etmeyip memnun etse de çeşitli kiliselerde yaşadığım tecrübelerimden dolayı belki de çoğunluğu rahatsız edebileceği için asla hayata geçmeyecek bir istek olarak kalır sanıyorum.

    sonuç olarak kostümler, müzikler, orkestra, sanatçılar derken benim için yine çok güzel bir akşama sebep oldu bu opera. üstelik en az bir kere daha gitmeyi kafama koydum. aa aklıma gelmişken; sahnenin üstünden türkçe çevirinin akması güzeldi ama o kadar yukarıdaydı ki o tabela mıdır her neyse artık, o biraz yordu.

    ...

    aklımda kalan daha doğrusu oyun süresince defterime yazabildiğim birkaç sözle veda edeyim artık:

    cavaradossi'den tosca'ya;
    "dünyada sana rakip olabilecek göz var mı?"
    (bu arada tosca'nın resme bakıp "ama.. şu kadının gözlerini siyah yap." demesi de beni güldürmüştü)

    kimin söylediğini hatırlamıyorum, sanırım zangoçtu;
    "kötüyü üzenin bir günahı affolurmuş."

    cavaradossi'den tosca'ya;
    "tosca, bana tanrı'yı unutturuyorsun."

    tosca'dan scarpia'ya sanırım;
    "kıskanç bir kadının gözünden hiçbir şey kaçmaz."

    cavaradossi'den tosca'yaydı sanırım;
    "demek ki aşk sizi bir silaha dönüştürdü."
  • 1997'de zehra yildiz oynayacakti bu rolu, ancak ani olumu uzerine bulgaristan'dan konuk soprano getirmislerdi akm'de oynasin diye. akrep nalan'dan hallice bu hanimefendinin kendini asagiya atip intihar etme sahnesinde gosterdigi caba oyunun finalini biraz piç etmişti.
  • "chocolate elvis - dubs" muhakkak ki tosca (ve tabii ki k&d, peace orch.) severler tarafından alınası ve dinlenesi ve asla kimseye ödünç verilmeyesi bir ep - albümdür, dayanılamaz şimdi tekrar spin edilir ve "rocker's hi-fi vocal vers." başlanır duyulmaya... denir ki: "aman yarabbi???" (içten içe yarabbi'nin anlamı merak edilir!)
  • sabahlamistim.. tosca'nin opera'sini dinliyorum... sabah ezani okunuyor tosca'nin melodilerine karisiyor.. ilahi bir ney sesi duydum.. sonra bir kadinin türkçe söylediği "gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum, bu son gece" sözleriyle irkildim, gaipten sesler mi duyuyorum ne oluyoruz?!

    ilgi parca opera adli albümdeki "ambient emely"dir...
  • puccini'nin, ilk perdesinin gorkemli finaliyle tuylerimizin urperdigi, kalp atislarimizin hizlandigi, icimizin karanlik guclerin etkisi altinda yogun bir nefret ve kin ile dolmasini saglayan uc perdelik essiz operasi. te aeternum patrem omnis terra veneratur! (à toi père éternel, l’hymne de l’univers.)
  • böyle muhteşem bir eserin sezonu bu kadar çabuk kapatması insanın sinirini bozuyor. biletlerin çıkacağını unutup da sabahın 11.30'unda aklıma gelmesiyle, interneti açıp kalan 9 koltuğu rastgele işaretleyerek salonu tükettim ve buna değdi kesinlikle. libretto düzgün çalışmadı, ikinci perdenin scarpia'nın sahneye girişinden sonraki bölümlerde ve üçüncü perdenin küçük çoban'ın bölümü hariç tamamında libretto çalışmadı.
    feryal türkoğlu'na hayran kaldık. umarım gelecek sezon geri döner tosca, ne kadar çok insan seyrederse o kadar iyi.
  • atatürkün gençlik yıllarında bulgaristanda askerken bu operada oynayan bayana(hangi rol olduğunu bilmiyorum başroldür heralde) aşık olduğu ve bi beraberlikleri olduğu rivayet edilir.az kalsın orda kalıp gelmeyecekmiş.iyiki gelmiş ve milli mücadeleyi yapmış.hatta bulgarlar atatürkü enişteleri olarak görürlermiş dediklerine göre.
hesabın var mı? giriş yap