• benim de başıma bi' kere geldi bu hadise. istanbul > newyork seferinde. şuan o kadınla evliyim..

    vallahi de billahi de ciddiyim.
  • sene 2006-2007 filan. check-in yapan görevliye "beni güzel bi kızın yanına verin ehe" şeklinde yarı şaka, yarıdan fazlası da ciddi bi espri yapmıştım. görevli de sağolsun ciddiye almış. bi kızın yanına oturttu.

    uçağa bindik işte, kemer takıldı, kalkarken baktım kız telaş yapıyor. allah dedim. dört ayak üstüne düştün olm. tabi anında teselli edici piç mode on. aga ben bunu bir teselli etmişim var ya... kız hayran kaldı bana ya. yol boyunca muhabbet ettik. kültürden girdik sanattan, siyasetten girdik televoleden, türkiye'den girdik dünyadan, istanbul'dan girdik pasifikten çıktık. gören der ki ben dünyanın en canayakın, en kültürlü, en hoşsohbet insanıyım. nasıl bi sempatik tavırlar yapıyorum görseniz, ben bile inanmadım kendime. hafif tebessümler filan böyle. laf arasında telefonunu da istedim tabi. başta tereddüt etti ama keskin bakışlarımdaki güçlü ikna kabiliyetine dayanamayıp teslim oldu. uçakta telefon açamıyoruz anasını satim nereye kaydedeceğim. kalemim de yok, sağda solda tüm yolculuk boyunca bulmaca çözen teyzelerden kalem dileniyorum filan. neyse bir şekilde uçak dergisi sayfasının kenarına yazdık.

    sonra baktım inişe geçiyoruz, kız da yine telaş yapıyor. ben tabi yine havayolu şirketinin üzerime yüklediği en ulvi görev olan antidepresan öğler içeren motivasyon mesajları gönderme operasyonuna başladım. tabi bu arada gözüm gibi bakıyorum kağıt parçasına kaybolmasın bişi olmasın diye.

    neyse 2 gün sonra gözlerimi kısarak bi mesaj yazıp gönderdim: "selam naber?"

    kafamda deli senaryolar tabi. o zamanlar panasonic kullanıyorum. iletim raporu falan var. üniversiteliler bilmez.

    bekle bekle iletildi raporu gelmiyor amına koyim. gelmedikçe gözlerimin kısıklığı yerini birbirine ortadan yaklaşarak yükselen kaşlara bırakmaya başladı.

    endişeliyim ama kendimi teselli ediyorum bi taraftan. kapalıdır falan diyorum telefonu.

    valla 3-5-10 dakika... dayanamadım aradım. aramaz olaydım.

    "aradığınız numara kullanılmamaktadır."

    neyyyy? kullanılmamakta mıdır?

    nasıl ya?

    hasiktirrrr...

    yok olm bi daha ara.

    bi daha.

    bi daha?

    aramaya gerek yoktu artık.

    telefonla gözgöze yaşanan 10 saniyelik hayal kırıklığı+göt olma+kendi kendini sikme isteği ardından vay ananı sikim dedim senin. o kadar da teselli etmiştik...
  • kusura bakmayın, direk götüm başım oynar. sürekli kasılırım dolayısıyla muhabbet açamam. açarsam "kesin yazıyor" der, haklıdır da. aynı elektriği alamayınca da bırakırım, ama bozulurum. hayatımdaki bütün reddedilişlerim böyle oldu. o yüzden lütfen uçakta güzel kızın yanına vermeyin beni. ben benliğimden sıyrılıyorum. hani uçak kalkarken flörtleşen ben, böyle epey iyi anlaşalım inerken evlenme teklifi ederim. şak şak şak diye de beni alkışlıyorlar zannederim. güzel kız denge bozar. irtifamı kaybederim.
  • senesini hatırlamıyorum da deniz ülke arıboğan hanımefendiydi benim yanıma oturan.

    "bismillahirrahmanirrahim" deyince ben duymuş olacak ki;

    - uçak korkusu mu?

    diye sormuştu. diyemedim sizin güzelliğiniz için verilen bir ünlemdi aslında diye.

    ___________________________________________________________________________

    bir diğerinde yıldız tilbe.

    "ben bilmem koltuk numarası falan şu arkadaşın yanına oturcam ben" deyip en arkada tek başıma oturduğum koltuğa geldi. altında renkli bir şalvar vardı, kurdu bağdaşını oturdu ve anlattırdı bana, dinledi 45 dakika boyunca. kahve söyledi bana türk kahvesi. vakit olsa falıma da bakarmış...

    uçaktan inerken koluma girdi, kolumda yürüdü ardından. bir araca bindi ve "nereye gidiyorsun bırakalım" dedi. arkadaş geleceği için reddettim.

    uzun lafın kısası, gönlü güzeldi yıldız'ın da. kendisine hayran olmamak elde değil.
  • kahve kupasını iki eliyle tutan kız ve otobüste uyuyan güzel kızdan sonra sözlükte popüler olmuş sanırım üçüncü kızdır uçaktaki güzel kız ve onun yanı. bir gün ben de buraya sırf güzel bir entry yazarım diye bu kızı bekledim hep ama en son geçen mayıs ayında yaptığım bir uçuştan sonra bu beklentiyi çok ileri bir tarihe ertelemeye karar verdim.

    o gün oturdum koltuğuma yanım boş. insanlar doluşuyor uçağa, koridordan ise birazdan birilerinin yanına oturacak o güzel kızlar birbir geçiyorlar. derken bıyıkları sararmış, kocaman elleri olan sert bakışlı bir amca geldi yanıma oturdu. "çat!" diye kırıldı tam ortasından o yıllarca büyüttüğüm saf ve masum hayallerim. üstelik feci şekilde kırılmıştı bu sefer. zira adam tır şoförü çıktı amına koyim. hayır beklenti içinde olmasam belki gerçekten güzel bir hatun oturacak ama işte dalyarak murphy ve onun teneke kanunları. fakat dayı ile selamlaştık ve muhabbet etmeye başladık. biraz daha konuşunca ise işler değişecekti ve nerden bilebilirdim ki o yanıma oturan dayı şimdi hayatım boyunca unutmayacağım efsaneler arasına girecekti.

    ellili yaşlarda olan bu adam tırıyla barselona'dan, londra'ya; oslo'dan amsterdam'a, viyana, roma, varşova, berlin, paris yani tek tek bütün avrupa şehirlerini sayıp hepsinde defalarca bulunduğundan bahsediyordu. hepsinin tarihini, önemli yerlerini, müzelerini, sokaklarını, barlarını falan herbişeylerinden haberdardı. şaşırdım. 5 yaşında dünya atlaslarında, 15 yaşında google earth'te ve 25'inde nihayet o topraklar üstünde az çok gezmeye başlayan benim için adam bir anda idol oluvermişti. sohbeti devam ettirdik mecburen. "avrupa'da en güzel yılların doğu bloğunun olduğu zamanlardı" diyordu. "evet abi o yılları görmedim ama ben de çok severim yugoslavya falan sosyalizm, eşitlik, halkların kardeşliği, kızılyıldız zafer kuşu" dedim. baktım dayı kafamı iki elinin arasına alıp tükürüklü bir konuşmayla "benzin ucuzdu amına koyım benzin!!. mazot beleşti! ondan" diyordu. "bu hırvatlar, çekler, sırplar bunlar hep hırsızdı o zamanlar. şimdi hepsi avrupalıyız diye götleri kalkmış bu gömünistlerin ağızları kokuyordu açlıktan" diyordu. "doğrudur abi!" deyip iyice şaşırdım artık . "fotoğraf falan çektin mi, instagramın var mı, ekliyim seni abi?" diye sordum tır şoförüne. "imstangran ne ulan!? askerliği tarık akan'la yaptım onunla bile fotoğrafım yok" dedi. "ne yapacağım fotoğraflara götüme mi sokayım yani?" dedi. skylife dergisini çıkarıp "aha sana fotoğraf, herkes zaten aynı şeyi çekiyor, ben ise aklıma yazıyorum herşeyi" dedi. o an keşke ben de tır şoförü olsaydım diye düşündüm. uçak da atatürk havalimanına yaklaşırken göz ucuyla denize bakıyordum sürekli. öyle olunca adam da ona baktığımı sanarak bana bakıyordu. göz göze gelince de utanıp başımı çeviriyordum. bulutların arasındayız bi de adamdan da etkilenmiştim yani meyilli olmaktan değil, dünyayı tırıyla gezmiş bir efsaneydi gözümde. on tane hippie gücünde belki yüz tane götü başı dağıtıp gezen backpacker gücünde idi bu dayı. bagaj beklerden de kestim dayıyı, dayı ise bagajı beklemeden direk yürüdü çıkışa elleri cebinde. bi çantası bile yoktu vallahi çok cool'du bu dayı.

    o gün aslında fazlasıyla garip bir gündü. bagajımı alıp çıktığımda sözlükte yazar olan bir arkadaşımdan sms geldi. "olm ssg sözlüğü bırakmış, ben tam türkiye'ye döndüm adam gitmiş ya la asdsfasd bi de havalanındayım biraz daha erken gelsem adamı görürdüm tüh" gibisinden bişey yazmıştı. "ben de havalanındayım lan" diye cevap verdim. sonra buluştuk oturduk bir kafede. ssg'nin entry'sini okuduk birlikte. güzel, dokunaklı yazmıştı sözlük hakkında, püskürtmek için aldığımı kahvemi sadece içmiştim. bi de en sona yazmıştı reyis, "uçaktan entry giriyorum bilim kurgu filmi gibi". ben ise düşünüyordum uçakta yıllarca yanıma güzel bir kız bekledim şimdi ise yanıma oturan bir tır şoförüne aşık olmuştum. ağır dram. tıpkı bağımsız fransız filmi gibi.
  • bu sene başıma gelmiştir. adb-saw tk bilmem kaç nolu izmir-istanbul seferi.

    koltuk numaram siz diyin 7a, ben diyim 15f, cam kenarı olduğu kesin.

    efe tur, kamil koç erkek yanı yolculuğa alışmış benim yanıma ciddi anlamda güzel bir kız oturdu.

    yanılmıyorsam uçuşun ortaları falan, sakız alır mısın diye elindeki paketi uzattı.

    almadım.

    bu da böyle bir anımdır.
  • her uçak yolculuğumda yanımdaki kişinin yaşadığı durum :p
  • yanlışlıkla da olsa fena karizma yaptığım kızın yanına oturmamdır.

    internetten uçak biletini alırken yanlışlıkla diyet yemeğini seçmiş ve lan kim bilir ne verecekler diye düşünüyordum. o sırada yanıma güzel olduğu kadar kendini beğenmiş olduğu çok belli olan bir hatun oturdu. sürekli önüne bakıyor falan, 'iyi yolculuklar' vs zaten yok.

    neyse buna yemek olarak köfteyi dayadı hostes, o sırada 'gabrrela bey sizin yemeğiniz özel' deyip, bana diyet yemeğimi uzattı. 'özel' kelimesi ağızdan çıkar çıkmaz o burnundan kıl aldırmayan kız bir anda bana döndü, baktı, süzdü, süzdü... benim de kafamı çevirip 'ne baktın' der gibi süzmemle bir anda toparlandı, normal hayatına geri döndü.

    yalnız hayatımda yediğim en kötü şey olabilir. kız dana gibi köfteleri gömerken, yağsız tuzsuz balık ile haşlanmış patates boğazımda kilitlendi kaldı.
  • adamı yoldan çıkarır. 2006 senesinde antalya'dan istanbul'a fashion tv'nin mankenleri ile uçmuştum. çekimden mi dönüyolarmış neymiş kaptan inicez diye anons yaptığında ilk aklıma gelen uçağı kaçırmak olmuştu...
  • bazılarının çok ısrarcı olduğu mevzu..

    2009 senesi, geç saatlerde istanbul'dan ankara'ya uçuyoruz. yolcular geliyor. birazdan üstü başı düzgün giyimli ama sarhoşluktan ayakta zor duran bir adam geldi, sağa sola yalpalayarak bir sıranın cam kenarına oturdu..oturabildi diyelim aslında. amca zurna gibi, rakıyı dayamışlar, her taraf anason koktu bir anda..sonrasında o üçlünün koridor koltuğuna da bir erkek oturdu.. biraz sonra afbuyur ilik gibi bir hatun geldi.. mini etekli bir iş elbisesi, şahane bir vücut vs..bu ikisinin ortasındaymış yeri, geldi oturdu. tabi biraz sonra cam tarafında oturan abinin alkol bombası durumu kendisine malum olunca, hostesi çağırdı, kaşgözle yanındakini işaret edip "acaba business'ta yer var mı" dedi, hostes anlayış gösterdi, biraz sonra gelip kızı aldı, ön tarafa götürdüüüü....

    eheh.. bizim sarhoş abi bunu gurur yaptı, çağırdı hostesi ve başladı saydırmaya.
    "azzzöncekiii hanımm var ya..o buraya geelcek... yok öyllee. .bedavaadan biznısta oturmak için yapıyor.. yok öyle bedavadan biznısss, o kadın buraya gelcekkk." adam söylendikçe bütün yolcular koptuk tabi..ama hakkını vereyim, kırk yıl düşünsem böyle bir itiraz gerekçesi aklıma gelmezdi..

    bedavadan biznıss.
hesabın var mı? giriş yap