• bitiricem diye kasıp sırt çantamda taşıdığım için sol omzumu göçerten eser. sonundaki harkulade aşk meşk ilişki vs. kısmını hafif sıyırtırsan, değdi bence.
  • murakami severim, hem de çok. sayesinde klasik müzikle ilgili bi sürü şey öğrenmişimdir ki 1q84'da da aynen bu tarzını korumuş, müzik eserleriyle ilgili bilgiler var. daha önce umibe no kafuka, sekai no owari to hadoboirudo wandarando ve andaguraundo'yu okumuştum. 1q84, elime aldığımda çoktan beğendiğim bir kitaptı yani.

    aslında ağır bir kitap. konu olarak değil, karakterlerin yalnızlığı o kadar iyi tasvir edilmiş ki, okurken içimin sıkıştığını hissettim. iyi ki yalnızken okumamışım. zira kafamı kitaptan kaldırıp annemle göz göze gelmek çok rahatlattı beni. ayrıca bu kitap hakkında en son endişelenilmesi gereken sayfa sayısı. öyle akıcı ki oha 600'e ne zaman geldim, 900'ü geçmişim lan deyip şaşırabilirsiniz. arka kapağındaki söze bakıp pff bayık bir aşk romanıdır yanılgısına da düşmeyin. çok değişik bir dünya sunuyor 1q84. şaşırtıyor, meraklandırıyor. bu konu nereye gidecek derken acayip bir hikayeyi sokuyor devreye murakami. ben gerçekten çok beğendim. çeviride bir iki kurgu hatası var ama o kadar kusur olur. tekrar tekrar okurum artık.

    bonus track: http://www.youtube.com/…d4wkx8wxdg9oucxtcqfv6srcddk

    güzel bir incelemesi için: http://www.youtube.com/…=cnkqdfwi7na&feature=fvwrel (1. ve 2. kitap) ve

    http://www.youtube.com/…=v4o4lvioqha&feature=relmfu (3. kitap)

    çoğu ülkede bizdeki gibi tek kitapta değil 3 kitapta anlatıldı konu çünkü.

    --- spoiler ---

    benim cahilliğim mi bilmiyorum da tengo'nun babasını ziyarete giderken trende okuduğu kediler şehri öyküsünü daha önce hiç duymamıştım ve bayıldım. şehir-cehennem (veya öbür dünya) metaforu çok güzeldi, çok etkilendim.

    --- spoiler ---
  • kitap japonya'da ciltler halinde satılmakta iken, türkiye'de tek bir kitaptır. türklerin, kitabın cilt cilt basılması halinde devamını almayacağı korkusuyla mı böyle yapılmıştır diye düşündürendir.
  • 1000 kusur sayfalik bu dev eseri en ideal okuma sekli sony reader ya da kindle'da okumaktir. boylece evde yatakta plajda her yerde rahatlikla her pozisyonda (obarey) okuyabilirsiniz.
  • 1056. sayfasinda oldugum ansiklopedimsi kitabim.

    her yere tasidim onu kucagimda son bir haftada, sanki cocugummus gibi. yemek yerken, yatarken, ofiste ogle arasinda hep yanimdaydi, ve sevdim onu.

    cok cok yavas anlatimina ragmen baymadi beni, ne olacak heyecani yasatmadan merak saldi. deli gibi edebi gondermeler, tanimlamalar yapmadan kelimeleri oksadi.

    ama su sinfonetta nedir arkadasim ya, herkes mi dinler!
  • bes hafta sonunda biten bin iki yuz elli alti sayfadir.

    bes hafta boyunca yanimda tasiyip, kucagimda cocugum varmis gibi hissettigim kitabim bitti dun gece. fantastik ruyalar esliginde kutladim bu bitisi, ama icimde su an bir bosluk bir huzun. baya bir yer kaplamis icimde, disimda
  • 1 aydır salonda, sehpanın üstünde tuğla gibi duran obje.

    haruki abinin daha önce 4-5 kitabını okumuştum ama bu neredeyse yazarı ile aynı boyda bi şey çıktı. günlerdir öyle bakışıyoruz, "1q84... ya ben seni bitireceğim ya da sen beni!..." diyorum içimden.
  • şu sıralarda heyecanla okumakta olduğum kitap.

    murakami murakami dediniz, nedir dedik, gittik heyecanlanıp türkçeye çevrilmesini bekleyemeden ingilizcesini aldık.

    ilk aldığımda bir heyecan başladım okumaya. tabii ingilizce okuyunca pek gitmedi, gidemedi... şu aralar ise elimden pek düşmüyor. yaz sıcağında fan karşısında oturuyorum ve okuyorum yavaşça... hani bazı kitaplar vardır ya okurken ara verip soğuk su içip ona geri koşman gerekir; öyle bir şey bu 1q84. ayrıca şimdiden aomame ailemden biri gibi. diyorum ki keşke bitmese.

    bu arada: ingilizce'si de türkçesinden çook daha ince. karşılaştırmaya fırsat bulursanız punto farkına da bir bakın. ayrıca doğan kitap'tan çıkan türkçesinin kapak tasarımı da geray gencer'e ait. projemi kendisine beğendirememiş bir insan olarak da buraya yaptığı kapağı pek başarılı bulmadığımı söylemek istiyorum. chip kidd in yaptığı tasarımla yarışamaz maalesef.

    geray gencer'den 1q84

    chip kidd'den 1q84
  • öncelikle, sayfa sayısını kafaya takmayın. baştan sever, içine girebilirseniz bittiğine üzülürsünüz. sarmazsa zaten daha ortasına gelmeden bırakacaksınız. onun için sayfa sayısı her durumda sorun değil.

    ikinci olarak, çevirmenin hakkını vermek gerekiyor. orjinalinden çevrilmiş olmasından kaynaklı herhalde; kesinlikle çeviri kokmayan çok başarılı bir dil var kitapta. benim gibi çeviri kitap okumakta zorlananlar için yazıyorum, gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

    üçüncü olarak 1256 sayfalık bir kitap için amme hizmeti yaptığını sanıp özet vermeyi yakışıksız buluyorum. özet, kitaptan sizin anladığınız kadar olabilir ama dünyanın en iyi yazarlarından birinin 5 yıldan fazla süre uğraşıp yazdığı, bilmem kaç dile çevrilmiş bir kitabı özetleme ihtiyacının psikolojik kaynağını sorgulamak gerekiyor.

    dördüncü mevzu, tekrarların çokluğu... evet, bazı şeyleri defalarca okumak zorunda kalıyorsunuz. ama bu alıp hızlıca okuyanlar için geçerli. ilk kitabı okuyup biraz ara veren okuyucu hikayeye döndüğünde -normal olarak- bazı isimleri, olayları, detayları filan hatırlayamaz. yazar kimseden eline alıp bitirmeden bırakmasını bekleyemez. onun için önemli gördüğü bazı mevzuları her kitapta bir kaç kez hatırlatıyor. sıkıcı evet ama öldürücü değil. kitabı sevdiyseniz fazla takılmadan okur giderseniz. sevmediyseniz tekrar kısımlarına kadar zaten gelemeyeceksiniz.

    mantık hatası bulmak mümkün mü, elbette. ama bu tip kitapların -bence- hepsinde sizin düşünme şeklinizle yazarınkinin örtüşmemesinden kaynaklanabilen bazı üst üste gelmeme durumları olabilir. onu niye öyle değil de böyle yaptı gibi sorular elbette sorulur ama sizin sorularınız başkalarınınkiyle, o başkalarının soruları ise yazarınkilerle örtüşmez çoğunlukla. dolayısıyla bence önemli olan hikayenin kendi içinde tutarlı olması ve gönül rahatlığıyla diyebiliyorum ki, tutarlılık sorunu olmayan gayet güzel bir dünya var kitapta.

    neticede, kalın roman okurken genelde sıkılan, çeviri romandan uzak durmaya çalışan, murakami tarzına çok yakın olmayan ben okunmasını tavsiye ederim kesinliklen.
  • --- spoiler ---

    bir bilim kurgu romanına öykünse de özünde bir aşk hikayesi anlatan hacimli eser. bilim kurgu romanıymış gibi okuyunca 1256 sayfanın sonunda "eee küçük insanlar kimdi, ne olacak şimdi, sakigakeciler ne alemdeler, aomame'nin çocuğu nasıl olacak" gibi cevaplanamayan sorulara istinaden "bu ne yea" efektiyle kenara atılabilir (ki muhtemelen atıldığı yerde derin izler bırakır)

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap