1070 entry daha
  • doların devalue edilmesiyle fiyat anormalliklerinin zamanla düzeleceği krizdir. burada saçmalayanların anlamadığı nokta doları artırdığınızda esnaf aha dolar arttı biraz daha zam koyayım diyemeyecek. esnaf siz talep yarattığınız sürece zam yapar. şu anki durum memurun 2000 dolar aldığı saçma sapan bir piyasa. hiçbir şeyin maliyeti artmasın eğer talep varsa esnaf yine zam yapacak. bu ekonominin temel arz-talep eğrisidir. peki doların ucuz kalmasının zararı nedir? şöyle ki, dolar ucuzken akp ve ona bağlı derebeyleri diğer küçük girişimcilerin de yüksek faiz ile nakit bulamaması nedeniyle yurt dışından aklınıza gelecek her şeyi tekel olarak ithal etmeye başlıyor ve yurt içine bunları satıyor. yurt içindeki işçilik de dolar kuru düşük olduğu için asıl ülkenin refahını artıracak, döviz getirecek üreticinin üretim iştahını kapatıyor. zira attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmiyor, aldığı risk çok fazla kalıyor, ayrıca akp derebeyleri ile de rekabet edemiyor. dolar değerli olduğunda ithalat azalma eğilimine girmeye başlıyor çünkü aynı malı ülke içinde üretmek fırsata dönüşüyor ve parasını değerlendirmek isteyen üretime yöneliyor. şu an parasını değerlendirmek isteyen derebeyleri ile anlaşıp ithalat yapmak peşinde koşuyor çünkü dolar ucuz, malı ülkede üretsen daha pahalıya gelecek. doların düşük kaldığı her gün akp tüccar tayfası halkı sömürmeye devam ediyor. faizlerin yükseltilmesinin faturasını yine biz ödüyoruz yani. dolar gerçek değerini bulsun ak göt kara göt belli olur. gerçekten üreten kazanır siyasilerin imtiyazları ile zenginleşenler değil.
  • dolar alıp zararları bir yerlerine girenlerin komik saçmalıkları çok acınası değil mi :/
    dolar bu seviyedeyken ihracat artarken ithalat düşüyor

    adamlar daha gelmiş yok fiyat dalgalanması yok üretim yok yok ithalat uçuyor dolar artmalı diye saçmalıyorlar

    ağlayıp zırlayın ulan develer doları tutuyorlar diye cıyaklayın çok eğlenceli oluyor
    ekonomi faaliyetleri hala çok canlı üretim tüketim artıyor

    resesyon cart curt diye cıyaklamanız da çok eğlenceli oluyor

    şirketler tüm zamanların en iyi dönemlerini yaşıyorlar karlılıkları muazzam seviyede firmalar batacakmış ahahahaha

    ulan son 2 yılda ülke tarihinin en büyük istihdam artışı oldu be eşi benzeri yok
    sadece geçen ay 160.000'den fazla yeni iş yaratıldı

    bakkal mehmet amca gibi kobiler dışında hiç kimse batmaz rahat olun siz

    haziran ayına kadar ülkeyi batırmaya devam edin
    temmuz-ağustos-eylül ayında enflasyon %50'ye düşünce gerçek enflasyon bu değil diye ülkeyi batırırsınız
  • dele dele geçmekte olan krizdir.
  • neden yabancı sermaye girmeyeceğini açıklayalım. konu sadece sıcak paradır. doğrudan yatırımlar türkiye şartlarına uzaktır.

    tl'nin dolar karşısındaki değer kaybı enflasyonun altında. bunun iki sebebi var. birincisi merkez bankası döviz kuruna müdahale ediyor. ikincisi kur korumalı mevduatlar kuru baskılarken türk lirası arzını artırıyor.

    yabancı yatırımcı türk piyasalarından para kazanmak istiyor. bunu yapmak için önce pahalı olan türk lirasını alması lazım. bir ürünü olduğundan pahalı alırsanız daha sonra satarken kar etme ihtimaliniz azalır. o zaman yatırımcının tl'yi ucuza alması ve sonrasında tl'nin değer kazanması gerekir.

    yatırımcının kazançlı çıkabilmesi için 32,5 liradan bozduğu doları aylar sonra 32,5 lira altından geri alabilmesi gerekir. bu 6 ayı faizde veya farklı araçlarda değerlendirir. sonra 30 liradan tekrar dolara dönerse dolar bazında kazançlı çıkar.

    kurun kontrollü olarak artırıldığı ortamda yukarıda bahsettiğim senaryo uygulanamaz. 6 ay sonra tl'nin bugünden daha değerli olması çok uzak bir ihtimaldir çünkü mb rezervleri yeterli değildir.

    tl'nin değerli olması türk ürünlerini yurtdışında pahalı hale getirir. türkiye pahalı bir turizm ülkesi olur. ihracatta ve turizmde fiyat avantajı kaybedilir. yabancı ürün ithalatı artar. süreç sonunda döviz açığı büyür ve döviz kaynakları kurur. oluşan sarmal sonunda politika değişikliğine gidilmesi zorunludur.

    türkiye'nin kompleks ekonomik sorunları vardır. pratik çözümleri yoktur. gerçekleri en çıplak haliyle kabul etmek kaçınılmazdır.
  • her seferinde “aracı park edecek yer bulamıyoruz, kafelerde boş yer yok, böyle kriz mi olur” diyenlerden gına geldi artık.

    bu arkadaşlar temel düzeyde istatistik okumayı, makro-mikro ayrımı yapmayı bilmiyor maalesef. bilmemesi o kadar da önemli değil aslında, ortalama zekaya sahip her insan bunları rahatlıkla öğrenebilir. ama bilmediklerini de bilmedikleri için lampır lampır konuşmayı marifet sayıyorlar.

    türkiye’de kişi başı düşen araç sayısı belli. basit bir wikipedia araştırmasıyla bile bulabilirsiniz. elin avrupa ülkelerinde çoktan ıskartaya çıkarılan araçların türkiye’de “sıfır ayarında” denilerek satılmasını falan hesaba katmıyoruz bakın. türkiye kişi başı düşen araç sayısı bakımından dünyada 88. sırada. öldü bitti dediğimiz arjantin bizim bir hayli üstümüzde. yunanistan’da bizdekinin neredeyse 2,5 katı.

    siz aracınızı park edecek yer bulamayınca bu istatistikler değişmiyor. çünkü sizin park yeri bulamıyor olmanızın bir yığın sebebi olabilir. ama kişi başı düşen araç sayısının yüksek olması değil sebep.

    şöyle düşünün. türkiye’de bireysel araç kullanımını azaltmanız için etkili bir toplu taşıma sistemi olması lazım. var mı öyle bir şey? maalesef yok. yarım saat yol yürü, yarım saat araç bekle, bir saat yol git, yarım saat daha yürü… bir çok insan evinden işine bu şekilde gidiyor.

    şehir planlaması hak getire. hadi istanbul falan mega kent, anadolu’da dümdüz yerlerdeki şehirlerde bile bir iki tane mecburiyet caddesi var. en fazla insan çekecek mekanlar iç içe, yan yana. en işlek caddeler, sokaklar daracık. bir de üstüne çift sıra araç park edenleri, dörtlüyü yakınca istediği her yerde durabileceğini sanan denyoları ekleyin… 50-100 bin nüfuslu şehirlerde bile park edecek yer bulamazsınız bu şekilde. ne oldu şimdi kriz mriz yok mu yani?

    mikro-makro ayrımı dedik. türkiye’nin nüfusu turistini, mültecisini hesaba katarsanız 100 milyonu buluyor. kaba hesap, bunun yüzde 1’i biri tamı tamına 1 milyon insana tekabül ediyor.

    kıçı kırık kabile ülkelerinde bile nüfusun yüzde 1’lik bir kısmı çok zengin olabilir. hatta dünya çapında zengin de olabilir. bu durum o ülkenin gelişmişlik seviyesini göstermez, ekonomik durumuyla ilgili çok da fikir vermez.

    türkiye’de nüfusun çok büyük kısmı ya memur, ya emekli, ya da özel sektör işçisi. mavi yaka beyaz yaka ayrımı yapmanın da çok fazla bir anlamı yok bu aşamada, çünkü ortalama mavi yaka maaşlarıyla beyaz yaka maaşları arasında çok büyük bir fark da kalmadı.

    kısa vadede daha da düşündürücü olan şey şu. defaatle yazıp çizdiğimiz üzere türkiye artık dolar-euro bazında da pahalı bir ülke haline geldi. hem de sadece bir iki sene içinde. bu süreçte üretimimiz coştu, ihracatımız patladı da mı böyle oldu? hayır. pandemi sonrası artış oldu ama türkiye’nin dolar bazında pahalı hale gelmesini açıklayabilecek kadar değil. hatta dış ticaret açığına baktığınız zaman, alakası bile yok.

    bu işin bu şekilde devam edemeyeceğini anlamak için kahin olmaya gerek var mı şimdi? türkiye döviz cinsinden pahalı bir ülke olursa, bu ülkeye turist çekemezsiniz, ihracat yapamazsınız, zaten döndürmekte zorlandığınız dış borçları kapatamazsınız…

    diğer taraftan, memur maaşları ve asgari ücret dolar bazında yükseldi de bu insanlar rahat bir nefes mi almış oldu? yooo. enflasyon + fırsatçılık sağolsun hayat standartları pek de yükselmedi, hatta bundan sonra da düşmesi kaçınılmaz. öyle ya da böyle, şu ortamda kenarıma üç beş kuruş koyma şansım olmuşken oturduğum evi alayım, arabayı yenileyim desen fiyatlar çok yüksek ve krediler çok pahalı, ona rağmen de işine yarayacak kadar kredi çekemiyorsun.

    türkiye’nin bu çıkmazdan kurtulmasının tek yolu, her anlamda verimliliği artırmak. ama bunu yapacak olan işçi değil, memur değil, emekli hiç değil. devletin öncülük edip, piyasaya da ince ayar çekip, verimliliği hızlı bir şekilde yükseltmesi gerekiyor. ama bu hem uzun ve maliyetli bir iş, hem de mevcut iktidarın neredeyse çeyrek asırdır semirttiği insanlardan (en başta da bizzat kendileri geliyor zaten) kopuşunu gerektiriyor. yani yağlı ballı ihaleleri yandaşlara paslamayacaksın da, işi en verimli şekilde yapabilecek olanlara vereceksin. teşvikleri, ucuz kredileri yandaşa değil de işinin ehli olanlara vereceksin. kolay yoldan zenginleşmeyi değil de gerçekten dişe dokunur bir şeyler üretmeyi, insanların gerçek sorunlarına gerçek çözümler üretmeyi özendireceksin. ucuz işgücünü sömürerek değil de dünya ile rekabet ederek zenginleşeceksin. bu iktidarın bunları yapabilmesini geçtim, yapmaya niyeti olduğuna ikna olabilecek birisi var mı içinizde?
  • tiplere bak, hala doların tutulmasını savunuyorlar çok canlılık varmış da bilmemne.

    hee ucuyoruz ülke olarak aynen. geçen bir ekonomist sırf şu dolar muhabbetinden dolayı 900.000 insanın son 1 senede sadece tekstil sektöründe işsiz kaldığını söyledi.

    asgari 400 dolara, en düşük memur maaşı 600 dolarlara inmeden sadece krizi derinleştiriyoruz.
  • 2021-2023 arasına göre gayet iyi bir seviyedeyiz. son üç yılda yılda her şey 10 katı arttı.
    son 4 aydır gayet istikrarlı gidiyor. ama bir yerde bi kırılma anı olacak orası apaçık belli.
    düşük faizle kredi çekip beleşten mal sahibi olanlar yüzünden önümüzdeji 4-5 yıl araba alma şansım sıfır gibi.
    bu hikayede yanan 1995-2005 arası doğmuş nesil oldu.
  • geçen sene toplam istihdam artışı 1.2 milyon

    tüm fason tekstili kafasına vura vura ülkeden sittir edeceksin
    2-3 ayda tüm fason tekstil kadar istihdam artıyor zaten :/

    asgari 700-800 dolara
    memur maaşı 1500-2000 dolara gelecek

    zorrunuza gitse de gelecek zorrunuza gitmese de gelecek

    ona göre plan yapmazsanız kur uçacak diye sabah akşam cıyaklarsınız

    bir şeyin derinleştiği de yok üretim tüketim artmaya devam ediyor bir türlü talep kırılamadı

    hane halkı yarınlar yokmuşçasına harcıyor
  • "altta daima kriz olacak ki üst kurtarıcı olarak görülsün."

    sayın mehmet karahanlı
  • seçim öncesi dolar yükleyenler gelmiş en az yüzde 40 devel bekliyor ya da istiyor.
98 entry daha
hesabın var mı? giriş yap