• 20 kişinin canını alan, ama memleket genelinde ve sözlükte reytingi düşük kalmış hadise. bir de "ölenlerden şu kadarı yangını izlerken öldüler" türü bir vicdansız magazincilikle üstü örtülüyor. şaşırtıcı değil, bakın kimler ölmüş patlamada:

    zübeyir bal: ruhsatsız atölyede ayda 450 liraya, sigortasız olarak çalışıyormuş. zaman zaman bağcılar'dan işe yürümek zorunda kalıyormuş.

    şimdi, böyle insanlar eceliyle ölünce kimsenin haberi olmaz. askerdeyken ölünce şehit addedilirler. bir bomba öldürürse onları, hikayelerinin hiç değilse bir kısmını televizyonda duyabiliriz. izinsiz bir işyerinde kaçak olarak çalıştırılırken ölünce yangın seyrederken ölen niyaziler olurlar.
  • sabah gazetesinden bir alıntı:
    "zeytinburnu belediye başkanı murat aydın ise, patlamanın meydana geldiği bölgede yaptığı incelemelerin ardından basın mensuplarına kısa bir açıklama yaptı. patlamanın meydana geldiği binanın, 1989 yılında yapıldığını ve ruhsatsız olduğunu ifade eden aydın, ilk belirlemelere göre ölen 17 kişiden 8'inin yan tarafta 136 iş yerinin bulunduğu prestij iş merkezi'nde çalışanlar olduğunu söyledi."

    1989 yılından beri ruhsatsız olduğu belirtilen bir binada çatır çatır imalathaneler kuruluyor, insanlar çalışıyor. bu durumu engellemesi gereken yetkililer de hiç yüzleri kızarmadan çıkıp bunu doğal bir şeymiş gibi anlatabiliyorlar. işin garibi çoğu insanın da bunu garipsemiyor olması. bir emniyet müdürünün çıkıp "söz konusu yerde 1989'dan beri bomba imal ediliyordu. ayrıca bodrum katında da infazlar için kullanılan bir hücre vardı." demesi ne kadar garipse, bu durum da o kadar garip halbuki. ama onlara da hak vermek lazım. adam "bina 1989 yılında yapılmış ve ruhsatsızmış. denetlemeyle görevli arkadaşlar da o günden beri gidip gelip ceplerini doldurdukları için ses çıkarmamışlar" diyecek değil ya. zira böyle olaylar ancak geri kalmış ülkelerde yaşanır, ülkemizde değil.
  • vatandaşlık görev tanımını yeniden gözden geçirttiren patlamadır. biraz evvel okuduğuma göre sayın kadir topbaş kazanın ardından şöyle buyurmuş: "vatandaşlar, çevrelerindeki ruhsatsız depoları ihbar etmeli". şahane gerçekten. madem öyle, bundan sonra kendime 1984'te yaşıyormuşumcasına gibi bir hava vererek tipini beğenmediğim işyerlerine dalıp ruhsat sorucam. gıcık olduklarımı da ihbar edicem. çünkü bugün farkettim ki aslında bu benim görevimmiş. sen kimsin derlerse de beni kadir bey bizzat görevlendirdi diycem. şahsıma gelecek zararların faturasını da kadir bey'e göndericem, ödemezse hem onu hem haberi yayınlayan sabah'ı dava edicem. büyükşehir belediyesi gecekondulaşmayı ve merdiven altı işyerlerini denetleyecek adam bulamıyor ama estetik görünelim diye istanbul'un lalelerine milyarlar harcayabiliyor. halbuki herkes dikiverirdi kendi lalesini canım, ne de olsa görevimiz.
  • yetkililerin izinsiz çalışan işyerlerini engellemeye yönelik hala bir önlem almadığını ve hatta almayacağını gördüğümüz patlama olduğu kadar medyanın da kana susamış felaket görüntülerini yayınlamayı bırakmadığını anladığımız patlamadır.

    televizyonu açtığımda ilk duyduğum anons tüylerimi ürpertti.

    "patlama yerinde şok edici görüntüler, az sonra...."

    ne kadar meraklıyız başkasının acısını izlemeye.

    kendini düzeltmek için önlem almayan bir toplum olunca başkasının başına gelen korkunç olaya en yakından bütün detayları ile bakıp "oh iyi ki ben değilim bu parçalanan adam" demekten haz alıyoruz. insanların acısını seyretmekten zevk alıyoruz.

    gene tüm haber kanallarında, gazetelerde, internette, televizyonda parçalanmış, kanlar içinde yatan veya yakınlarını arayan panik içinde insan görüntüleri mevcut.

    ölenlerin bir kısmı da diğer yananları seyrederken ölmüşler.

    evinde televizyonda ceset seyredenler ise belki bu patlamada ölmediler, yaralanmadılar ama seyre bakmaktan başka hiç bir şey yapmadıkları için bir sonraki felakette de onlardan bir kısmı ölecek.

    yazık.
  • sadece yayın etigi degil, olay yeri hareket tarzı konusunda da ve daha bircok acil durum orgutlenmesinde ciddi sıkıntılarımızın devam ettigini gosteren vahim olaydır. patlamanın sebebinin de bu az geli$mi$lik olması buyuk ihtimaldir ama hala ikinci bir patlama riski ta$ıdıgı du$unulmesi gereken yerde 100 un uzerinde insanın olayları seyretmesi "aheey, oheyy" diye bagırması ve bunları yaparken ayaklarının dibinde az once can vermi$ bir insanın yatıyor olmasını nedense bizim ulkemiz yadırgayamıyor hala.
  • vali muammer gülerin açıklamasına dayanarak patlamanın nedeninin ruhsatsız havai fişek fabrikasından kaynaklandığı söylenebilir. şehrin göbeğinde havai fişek fabrikası kurana mı küfredersin yoksa denetlemeyenlere mi bilemiyorum?
  • yarın saat 10:00'da bakırköy adliyesi'nde davasına devam edilecek olan patlamadır. davutpaşa patlaması'nda hayatını kaybedenlerin ve yaralananların yakınları yarın için bir destek çağrısı yapıyorlar;

    http://mihmandarucube.wordpress.com/…011/05/10/247/
  • çorap fabrikasının buhar kazanında gerçekleştiği söylenmektedir ajanslar tarafından.
    2 kişi hayatını kaybetmiştir, allah rahmet eylesin...
  • türkiye'de kapitalizmin tıpkı çin'deki gibi bir vahşi kapitalizm olduğunu gösteren patlama.

    sabah gazetesinde umur talu, erdal şafak ve ergun babahan'ın patlamalarla ilgili yazıları acınacak halimizi çok güzel ortaya koyuyor.

    http://arsiv.sabah.com.tr/…2829e86fb43f717a58a.html
    http://arsiv.sabah.com.tr/…763b0830409af825002.html
    http://arsiv.sabah.com.tr/…a008da129d5da577a8d.html
  • evimin beşyüz metre ilerisinde meydana gelen patlama.
    o korkunç sesi duyduktan sonra hemen pencereye koşup insanların sanayi bölgesine doğru koştuklarını görünce hemen anladım ki yine fabrikanın birinde kazan patlamış ya da ona benzer birşey. ben de farklı birşeyler oldu sanmıştım. kapı komşum tahsin amcanın gencecik oğlu da aynı bölgede kazan patlamasından ölmüştü çünkü, karşı komşum samsunlu bilal'in de parmakları kopmuştu da 4 sene mahkemelerde sürünmüştü. çocukluğumun önemli kısımlarının geçtiği sanayii bölgesinde yine patlama olmuştu ve mahallemin insanları panik içinde bazıları ağlayarak -"lise terk" çocuklarını bulmaya- bölgeye doğru koşuyorlardı. ben de o sırada o tarafta çalışan kuzenime telefonla ulaşmaya çalışıyordum, annem de ağlıyordu.
    bu mahallede insanlar orada çalışırlar. sabahları akın akın evimin önünden geçerek işe giderler. ilkokul, ortaokul öğrencileri (zamanında benim de yaptığım gibi) yaz tatilinde o sanayi bölgesine gidip iş ararlar. "şanslı" olanları çıraklık yaparlar bi atölyede ya da ortacılık bir çorapçıda.
    bereket ki yazın olmadı bu patlama. öğrenciler evlerindeydiler.
    bi de çıkmış şikayet edicektiniz diyor. zaten 400 ytl maaş alıyor adam bide seni arayıp kontür mü harcasın?
hesabın var mı? giriş yap