• valla hergün annenden yalvar yakar aldıın parayla dondurma yemeyi özlemek,parka gidip sallanmayı özlemek,giydiin kabarık rengarenk elbiseleri özlemek,aşık olamadıın ve dolayısıyla acı çekmediin zamanları özlemek,hiçbişeyi kafana takmamayı özlemek.........
  • cocukken ,oturup sadece oyuncaklarinla oynamak ve annenin sana olan sevgisiyle beslenmektir tek yaptigin.hem de nasil ozlenir,onca sorumluluk,aci,karma$ik ili$kiler insanin omuzlarina oturdugunda.cocuklugundaki gibi aglayamazsin bile.
  • büyümüş ,sorumluluk sahibi vs olan bir birey olarak eski günlerdeki gibi sadece oyuncakları ve maması için ağlayan bir varlık olmaya geri dönme isteği.
  • (bkz: tubbyland)
  • paranın / sorumlulukların yarattığı rahatsızlıktan dolayı duyulabilecek özlemlerden...
  • (bkz: regresyon)
  • die belchtrommel'ın oscar'ı gibi büyümeyi reddedince hissedilmeyeceği(?) düşünülen ihtiyaç.
  • insanlara duyulan güven azaldıkça dünyayı tanıdıkça duyulur.
  • kana kana su içmeyi özlemek, küllü tepside pişen sıcak ama sert keklerin kokusunu, odun atılmış soba çıtırtısını, çamaşır için koca kazanlarda su kaynatılmasını, salça yapılırken tüm bahçeye sinen tarla domatesi kokusu, güneşin altındaki salça tepsilerini parmaklamayı, dizlerdeki kabukları yolmayı, toprağa ayarınca su katıp çamurdan heykeller yapmayı, kurşun kalem arkalarını ısırmayı, boynunda asılı silginin ağırlığını, tren koltuklarında deliksiz uykulara dalmayı, adile teyzenin masallarını özlemek.
    cenazelerden kuru gözle çıkmayı başarır olmuşken, kovaladığın sinek gitmiyor diye ağlayabilmeyi özlemek. sekerek yürüyebilmeyi, yokuş aşağı kollarını açıp koşmayı, ağzına rüzgar doldurmaya çalışmayı, gazoz kapakları için kavga etmeyi, bilyelerini ışığa tutup çok bilye alabileceğin günleri hayal etmeyi özlemek.
    karlara sırtüstü atlayıp, berene kar doldurmak, kolilerden kızak yapmak ve karla geçen beş saate rağmen hiç üşümemeyi özlemek. babanın nar ayıklamasını, annenin kestane soymasını beklemeyi özlemek. annenin dizlerine yatıp bitlerini ayıklatmayı, o eller başında gezindikçe huzurlu uykulara dalmayı, kucaklandığını hissedince babanın boynuna sarılıp yatağa
    gidene kadar onun kokusunu duymayı özlemek.
    bir koşu ağaçlara tırmanabilmeyi, çalmak nedir bilmeden o ağaçlardan kopardığın meyveleri yemeyi, kollarından akan meyve sularının tozlu kolda bıraktığı izi özlemek. leblebi tozu bogazına kaçtığında su uzatan eli özlemek. suluboya ile ip baskısı yapmayı, milliyet kardeşin bulmaca sayfasını, muzaffer izgü' nün ökkeş serisini okuyup kahkahalar atabilmeyi, kemalettin tugcu kitaplarındaki üvey annelerden nefret etmeyi özlemek.
    annen bayramlıklarını dikerken kapıya koşup, kolay gelsin demek, anne de kolaysa başına gelsin deyince o bayramlığın gerçekten çabuk dikileceğine inanmayı özlemek. inanmayı özlemek, tanrının bizi sevdiklerimizden ayırmayacağına, annenin yaşlanmayacağına, büyüyünce çok para kazanıp milyon tane eti puf alacağına, anneannenin ellerine meleklerin kına yaktığına, bir gün red kitin de sana aşık olacağına inanmayı özlemek.
    özlemenin ne oldugunu bilmeyecek kadar küçük ve tecrübesiz olmayı özlemek.
hesabın var mı? giriş yap