• aşağı yukarı, yani yuvarlak hesap, bi rakam vermek gerekirse sen söyle 25 ben diyeyim 30 senedir senzodül kullanmadığım doğru, ama 25-30 senedir şifa kelimesinin varlığını bilirim. yine yaklaşık 13 - 47 senedir de kelimelerin belli zümreler tarafından sahiplenilmesinden ve damgalanmasından nefret ederim.

    şifa nedir kardeşim? bir hastalığın son bulması... 2 - 3 yıldır da yükselen, yükselmekle kalmayıp dünyayı ele geçiren bir akım var. tabii ki sektörlerin yamyamca girişildiği; tavuk döneri çıkınca dükkanların silme tavuk dönere döndüğü, internet kafe çıkınca her beş aileden birinin internet kafe açtığı ülkemizde bu akım destursuzca, virüs gibi ve sağlıksızca yayılıyor. ne bu akım? biyoenerji, reiki, enerji gönderme, kuantum yaşam, kuantum aşk, kuantum sağlık; komple şifa. şifacılar.

    kafayı sıfıra vurduran, yemçürükten bi sakal uzatan reiki'ci, saçı uzatıp gömlekle dolaşan gözlüklü tam yüz nizamsız sakallı tip kuantum'cu... bir tane üstattan el almış, öbüründen destur almış, berikinden enerji yüklenmiş çıkmış adamım, bi tane kıytırıktan kitap çevirmiş, dört tane seminer vermiş saftirik kitleye; zekâsı kıt kıçını nereye dayayacağını şaşırmış zengin karılarına, işsizlikten çıldırmış ekmek kapısı diye gidip dinlemiş garibanlara, sonra da master olmuş, hoca olmuş bilmem ne. ardından tabii sloganlar akar gider: "hayatını istediğin gibi değiştir!" "milyar dolarlardan ev inşa et!" "düşündüğün her şey gerçekleşsin..."

    yahu arkadaşım buna inanan insanın aklı yok mu? içinde slogan içeren şeye inanılır mı? anlatımı slogan içeren şey pazarlamadır. pazarlamacıya, tüccara insan en saf haliyle gidip, gönlünü, yüreğini, kesesini açar mı?

    kardeşim sen dünyanın en kendini adamış insanı mısın? üüst varlık mısın? madem böyle bir yeteneğin var, önce kendi hayatını değiştir, ne diye slogan üretmeye çabalıyorsun, kıçını yırtıyorsun günlerce, el ilanı dağıtıyor, web sitesi yaptırıyor, "aaa! gazetede haberimiz çıktı, ilanımız söylendi" diye havalara uçuyorsun? düşün, düşününce oluyorsa eğer, herkes kapına gelsin. madem gücün var, böyle bi yeteneğin var, yap hareketini değiştir dünyayı. insanların cebinden 10.000 dolar almadan ver oradan ayarı, o da vakıf olsun bilgiye. anlatmaya gelince şahane, "üstadım bana bu bilgileri verdi, beni eğitti, üç senelik istibdatım var..." demeyi biliyorsun. yedirdin mi sen de on bin dolar, onu çıkarmaya mı çalışıyorsun? yemişler oğlum seni... "yok abi neticede bilgi veriyoruz, bizim de hayatımızı devam ettirmemiz lazım di mi, bi sürü masrafı var, ek olarak bi seminer salonu 2000 dolar eki eki..." ya aslında biliyorum, bende de var ek olarak sana uygun düşecek bir şey ama ahlâkım müsaade etmiyor.

    bir de bunların sertifikaları var, en süperinden. sistemi de oturtmuşlar aynı cisco gibi. "tabii eğitimimize katılırsanız sertifikanızı veriyoruz." düdük sertifikası, bi güç var ben hissettim diyebilme sertifikası, 25 volt enerji yollayabilir sertifikası, sadece iki kur katıldı iyi sokamadık o yüzden yarım yamalak biliyor sertifikası, emdik emdik bitirdik beynini yıkadık sekiz kur geldi sertifikası, hasmını paralize edebilir sertifikası, üstat oldu el verir sertifikası falan filan. en son aşama şahane, aynı karateciler gibi dan dan artıyor: "sertifika verebilir sertifikası." tabii ona ulaşmak çok zor. üç sene adamın ayaklarını yıkayacaksın, iki sene boyunca çantasını taşıyacaksın, üç buçuk sene yemeğini yedireceksin, dört sene her türlü cinsel şakasına ses çıkarmayacaksın, aşağılayıcı sözlerini hoş göreceksin, onun yüceliğini eşe dosta yayacak, 1200 tane öğrenci getireceksin, çevirilerini yapacak, işlerini bağlayacak, sekreteri olacak, kafasına eserse onunla yatacak ve duygudaşı olacaksın.

    camia garipoğlu garip zaten, paso haso kadın... erkek reikici, erkek enerjici, kuantumcu binbeşyüz kursa da gitse, kendi yırtık bi adam değilse, uyduruktan bi ofis kiralamayı akıl edemezse belli bi seviyeyi geçemez. seviyesiz enerjici...

    imdi bunlar şifa sektörü yapmışlar ve her tarafa şifa dağıtıyorlar ya. arada bir-iki reklama yönelik, toplu ortamda enerji yükleme hareketi sergiliyorlar, fakat gerisi parayla, "bir kalem pillik enerji yüklemesi 60 lira, reiki beyin rahatlatma 76 lira, satsuma mandalina yörgüsüyle refleks sistematiği 55 lira, nlp kafa karıştırmak 15 lira, kuantum nöron pörtletmece ve kuantum sivilce tedavisi açılışı 200 abi, kurtarmaz, nöronun bize gelişi zaten 6,5 saat..." lan n'apıyorsun sen eşşoleşşek, kimin dengesiyle oynuyorsun, kimi kandırıyorsun, tamam bunca saftirik insan var da, sen böyle hakim misin insan vücuduna, hadi diyelim "bi güç var" da, yanlışlıkla 50 tane nöron yaksan adamın hatıralarını darmadağın edersin.

    sonra bunları izle dur, el kol hareketleri, bi garip mimikler, hadi lan ordan... şifa dağıtıyormuş. şifa, iyileşmeye denir, "efenim sizin hastalığın şifası 25 seans, biz bi noktaya kadar getiriyoruz ama siz yine de doktora gidin. kendinizi daha iyi hissediyorsunuz değil mi?" ne soruyorsun lan ibiş anlamıyor musun zaten, o kadar ustasın... "nasıl hissediyorsunuz, biraz düzelme var değil mi? "yok ölüyorum, patladım sıkıntıdan" mı desin sana, bi sürü ıkınıyorsun, sıçtın sıçacaksın karşısında...

    bir reiki'ciyle konuşuyoruz, diyorum ki "şimdi kardeşim, reiki herkes tarafından uygulanabilen, özel bir güç gerektirmeyen bir yaşam enerjisidir diyorsun, şimdi sezai madem herkes tarafından uygulanabiliyor, özel bir güç gerektirmiyor, sen kimsin?" "ben yetkin kişiyim, ben öğretebilirim, bunu insanlar reiki'yi tanısın, herkes huzurun, mutluluğun kendi içinde olduğunu anlasın diye yapıyoruz, insanlara faydalı olmak için" diye cevap veriyor. ya madem herkes yapabiliyor, sen de zaten herkes yapsın diyorsun, toplaşın reiki'ciler olarak bir kitap yazın, bedavadan dağıtın, herkes faydalansın enerjiden. ona gelince, yok.

    sonra hepsinden dinle, "ya abi bu işi acayip bozdular, bir sürü simsar çıktı ortaya..." onlar simsar sen gerçekten enerjinin yöneticisisin itoğluit, adı üstünde kendin söylüyorsun "iş" diye, müşteri bölündü, daha çok para kazananlar var diyemiyor, simsar çıktı diye adam kandırıyorlar, hepiniz simsarsınız lan.

    daha dünya çapında bir sektör olmadan önce, uzakdoğu'yu keşfetmiş, gezici çiçek çocukların, hippilerin merak saldığı bir olay olarak reiki falan amerika'ya taze gelmişken george lucas azcık araştırmış mevzuyu, ondan sonra biraz lord of the rings okumuş, sonra yarattığı kahramanlara jedi şövalyesi demiş, bir hikaye yazmış. onlar da aynen reiki'deki gibi evrensel bir güçten yararlanarak savaşır, taşı kayaya vurur, kötü niyetli olunca da bu güçle elma soyarlar. yani yeni diye memlekete getirdiğin, "gittim öğrendim, felsefesini kaptım" diye seminer verdiğin konu aslında bundan yıllar önce boku çıkarılmış, her türlü evrimi geçirmiş, ticari olarak da pazarlanmış bir olgu.

    bu uyanık kardeşler o kadar güzel yollarını bulmuşlar ki baktılar işler açılıyor, merve arıyor gel şifa ver diye, ahmet arıyor abi başım ağrıyor bi ayar lazım diye, öbürü moralim bozuk stresliyim rahatlat diye arıyor, düşünmüşler bir güzel, kardeşim oradan oraya gitmeye ne gerek var, nasıl olsa millet yiyor bu numarayı, neticede insanın iyi hissetmek isteyince iyi hissetmesiyle ilgili bir şey bu, yerimizden kalkmadan kazanalım paramızı deyip, "her yerden, her mesafeden şifa gönderilir" diye pazarlamaya başlamışlar. ülan kanallarınız çakışsın da felç olun inşallah. defalarca şahit oldum, mesela bu mevzuya inanan biri ankara'da diğeri ;zmir'de... arıyor biri, "canım başım ağrıyor şifa gönderebilir misin, mehmet boşsa ona da söyle o da göndersin..." diye rica ediyor; bunlar da yüzlerce yıldır bu işi yapan, manyaklaşmış tarikatçılar, okültistler gibi senkron hareketlere başlıyorlar. her biri bir yerden güya enerji gönderiyorlar. sonra tabii telefonlaşma faslı var tekrar, "ne yaptın, enerji gönderdim sana, aldın mı, iyi geldi mi?" almaz mı oğlum doldu taştı be. çıracının şahidi edison; elektrikler götürsün sizi, kafanıza tesla tower'dan elektrik binsin dünyanın dört bir tarafından.

    bir alıntı yapıyorum:
    "kuantum şifa seansları ofisimizde, evinizde, hastanede sizin seçeceğiniz her hangi bir yerde olabileceği gibi, siz olduğunuz yerden ayrılmadan, bir birimizi görmeden,dokunmadan uzaktan da olabilir.

    seanslar yaklaşık 1 saat sürer.

    ücret :150 ytl."

    reiki'den sonra yeni trend bu kuantumcular...

    20. yüzyılda, dünyanın gelişiminde önemli katkısı bulunan kuantum fiziği'nin ortaya çıkışı, atom parçacıklarının gözlenemeyeceğini söylüyordu. bu fiziğin felsefeyle iç içe geçmesini sağladı ve önceden her olayın, bir sebebi vardır, sebepler bilinirse olaylar değiştirilebilir diyen determinizm tartışılmaya başladı. çünkü mikro boyutta atom parçacıklarının bir sonraki aşamasını tahmin etmek mümkün değildi, dolayısıyla makro boyut da tahmin edilemezdi. böylece ortaya kuantum fiziği felsefesi çıktı... fazla genişlemeyelim davam orası değil. kısaca newton fiziği ve kuantum fiziği diye iki ayrı dönem ortaya çıktı. newton fiziği gördüğüne inanan, kuantum fiziği ise inandığını gören fiziktir diye tanımlandı.

    işte bu kuantumcular ondan sonra çıkmaya başladılar, "inandığını mı görüyüyor, valla mı, ooo süper o zaman..." geçmişten gelen reiki ve semavi dinlerimizden yoga'dan edinilmiş bilgiler harmanlanarak hemen sistemler oluşturuldu: kuantum yaşam, kuantum, hayat, başarı, sevgi, aşk, tedavi, şifa...

    neymiş efendim, inandığın oluyormuş. nasıl oluyormuş? "çünkü kuantum, kocaaa fizik kuramı yani, tost makinesi, televizyonlar, hani 0-1 rakamları gidiyo canlı yayın görüntüsü oluyor hepsi kuantum bunların...kkuantum, inanınca olur demek... o zaman hep birlikte inanıyoruz, zengin olacağız, baş ağrımız geçecek, genç parti iktidar olacak" falan filan.

    asıl incelenmesi gereken insanların zayıflığı tabii ki... müslümanlık inancıyla, peygamber kıssalarıyla kafayı bozmuş, sağdan soldan ne duysa, "hz. muhammed öyle diyormuş!" diye inanıp bu yolda bütün hayatını değiştirebilecek kadar gözü kara, ama araştırmayacak kadar bağnaz, çağı fark etmeyecek kadar kör, "kadınınızı kuaföre göndermeyin" diyebilecek kadar aklı sarhoş ve kendinden uzakta olan adam bu şifacılara inananlardan farklı bir noktada değil. insanlar hayatlarına anlam katacak, bu dünyada küçücüklüğünü, hiçbir şeyliğini unutturacak, bir şeyler yapıyormuş gibi hissettirecek veya sadece umut verecek şeylere bağlanır ve bu bağlandıkları şeyleri yaymaya çalışarak "kendi gibi insanlar" bulup, boşa uğraşmadığı düşüncesini perçinlemek ve zümreleşerek "ötekiler" yaratmak isterler. sonrasında, "biz" duygusuyla daha güçlü hisseder ve bu "biz" içinde, "ben" olmak için bir hiyerarşi sistemi oluşturup, üst sıralara çıkmak için didinirler.

    burada herkesin bir görevi olur, sadece kullar (memurlar, partilerin gençlik kolları, gözü boyanmış "çok süper şifa veriyorlar" anlatıcıları), gelişme sağlayacak alt seviye kitlesi (işçiler, partiye adam toplayan çalışkan isimler, kursiyerler, tarikat üyeleri), çığırtkanlar (sözcüler, basın danışmanları, "sağ kol" insanları, zikir çektiren ortadaki adam, tarikat şeyhinin el verdiği adamlar, müezzin, şifacıların üst seviye öğrencileri vesaire) ve asıl kişi (lider, patron, şeyh, tanrı, şifacı vs). sistemler bunu yaratırlar... her grubun, her topluluğun yaklaşık hiyerarşisi budur. bu alternatif abur cuburcular, her türlü, aklınıza ne gelirse topluluklar, geliştikçe bu yapıyı oluşturmak isterler. bu kuantumcu, reikici denyoların mevzusu da bu... önce bi tane tanrı yaratılır. kim bu adam? işte her kimse, ya amerika'dan gelmiştir, ya tibet'ten yükselip, istanbul sultanahmet'e inmiştir, ya gidip 10 yıl doğu mistizminde pişmiştir, ya el almıştır, yok efendim gitmiş eğitim almış bilmem ne tarafından kutsanmıştır, türkiye'ye ilk o getirmiştir, ingiltere'de ilk o bahsetmiştir falan. hemen size bir tanrılaştırma örneği vereyim...

    alıntıdır:

    " 1952 sakarya doğumlu.
    yıllarca süren araştırmaları sonucunda “kuantum düşünce tekniği” sistemini oluşturmuştur.
    kuantum düşünce tekniğinin kurucusu ve türkiye’deki tek uygulayıcısıdır. bu konuda yazılmış bir kitabı da bulunmakta.
    refet kayserilioğlun’dan hipnoz eğitimi aldı. aydın arıtan’ın holografik evren tasarımı seminerlerine katıldı. beklan alga’nın tiyatro atölyesi çalışmalarına katıldı.
    sevgi dünyası dergisinde 1976’ dan bu yana yazılar yazdı. spiritüalizm çalışmaları yaptı.
    “kuantum düşüne tekniği”, “eşruhumun eşzamanı”, “kuantum olumlama” isimli kitapları vardır.
    “kuantum nlp” isimli eserleri hazırlık aşamasındadır."

    bu biraz çakma versiyon olduğundan fazla detaylı girmemişler ama seyret şimdi ne yapmış... bu bir kere ucuz tanrılaştırma, yurt dışı yok, doğu mistizmi yok, yabancı isim yok. araştırmasını yapmış gibi gösterip bir buluş uydurmuşlar. adamımız kurucu ve "türkiye'de tek." reklamın olayı burda, tektir, eşsizdir muhabbeti. ardından gel, kendini yetiştirme uyduruk ama yine a'dan eğitim aldı, b'den onu öğrendi, c'ye katıldı bölümü var. yazısını yazmış, yani okuyan, ciddiye alan kitlesi var. kitapları topla, kendi diline çevir, sonra seminere geç, mevzu bu. bugün başlasan, 2 ay içinde seminerini verirsin. kuantum nlp yoldaymış, artık kuantum reiki ve simbiyotik nlp kitabı ne zaman bilmiyoruz.

    şimdi bir de bunların kurumsalları var. kurumsal kuantum, kurumsal reiki dokunuşu... ney babacım, şirketlere giydirelim, cukka cukka kendimize gelelim.

    bu tam vurguncu mantığıdır. vurguncu bir işi bilmese de işi yapar. eğitimli olmasa da yapar. kandırabileceğini kandırır ve ortadan kaybolur. birden bire ortaya çıkmış bin beş yüz tane reiki hocası, şifa ofisi, kuantum yaşam merkezi bulabilirsin. aralarında reiki'nin nasıl yazıldığını bilmeyeninden, kuantum nedir deyince, "valla süper bir şey" diye cevap verecek olanına kadar her çeşidine rastlayabilirsin.

    demem o ki son derece rahatsız edici bir ortam var. ha, bana ne, parasını kazansın millet, işini görsün falan. bu eşşek sıpalarının beni nefret ettiren tarafı umut dağıtmaları. insan canlısı umutla yaşar, "yaşama umudu" diye bir şey vardır ilk önce. bir şey olmak ister, birey olmak ister, sahip olmak ister, sağlıklı olmak, iyi olmak, mutlu olmak, aşık olmak, zengin olmak ister. bunlar da hepsinin umudunu veriyorlar. kuantum mutluluk, kuantum zenginlik, reiki'yle sağlık, nöron kontrolüyle kişisel gelişim falan diyerek, insanları en çok ihtiyaç duydukları, en çok istedikleri şeye kavuşacaklarını söyleyerek ceplerine, kafalarına giriyorlar, ruhlarına, yataklarına giriyorlar. sadece umut veriyorlar ve belki hipnozla "öyleymiş gibi" zannetmelerini sağlıyorlar bir süre sonra. işte bu insanları kandırmaktır, dolayısıyla hakikatten hiçbir şekilde hoşgörülemeyecek kadar acımasızca bir davranış, onursuzluk ve canavarlıktır.

    kardeşim sana işin özünü söyleyeyim, bunlar piyasaya çıkmadan önce de böyleydi, onlar da sana aynısını söyleyecek, yüzlerce yıldır bilim de, felsefe de, dinler de, tarih de aynı şeyi söylüyor.

    "iyi düşünürsen iyi olur, yılma, yorulma, pes etme, iyi düşün, olumlu düşün!"

    hepsi bu.

    kısaca yalan dolandır. inanmayın, bulaşmayın. arkadaşınız varsa kurtarın. ailenizde hasta birisi varsa -ki yaptıkları en acımasızca şey budur ve çoğu aslında gerçekten safça, "hocamız, üstadımız yapabilirsin dedi, işe yarıyor, ben de senin dayına yapayım" diyerek, iyi niyetli bir şekilde istemeden yaparlar bunu- bunlardan umut beklemeyin. salak salak, "iyi olacak, düzeliyor, bak kendine geldi, azcık topladı" diye kandırır ve sonra siz bu sevinçle olayın ciddiyetini arka planda bırakınca, hastanızı da hatıralarınızda bırakmak zorunda kalırsınız. o kadar "iyi gelmek" moralle de olur, moral verin yeter.

    kendinize iyi bakın, kendiniz size hayırlı uğurlu olsun.

    "gönlünüze şifa veren, evet, odur, zeki müren".
  • odamdaki klimanın suyunu pet şişelerde şifalı su diye satarak ufaktan yolumu bulduğum sektör.
    (damar tıkanıklığına ve böbrek taşı düşürmeye yardımcı oluyor. tadı soda gibi. 0,5 lt 3 lira)
  • bunların bir de ritüelistik stres attırmaları, rahatlatmaları, iç boşaltmaları vardır, aynen bu noktadan ne kadar ticari olduğunu anlayabiliriz bu işlerin. örneğin daha önce güvercin kesilip kanı arızalı kişinin üzerine akıtılarak yapılan bir "ruhu özgürlüştirme" ayini, modern dünyada "hayvanlara da bi can kardeşim, kesilir mi ya, vahşet ya" duygusunun yerleşmesiyle müşteri kaybedince hemen bir tornistan yapmış ve sistem güvercinin üzerine bilmemneli su damlatılıp o başın üzerinde gezdirildikten sonra, güvercinin özgür bırakılması ve dolayısıyla da simgesel olarak ruhun serbest bırakılması biçimine çevrilmiştir. netice de bunlar da kozmik bir ayar yapıyorlar kendilerince.
  • alıntı:
    "1991'de marcy ile hindistan'a bir yolculuk yaptığı esnada, yüksek bilinç tekrar göründü ve zonar sembolünü harth ve halu sembolleriyle yeniledi, böylece daha yüksek bir reiki titreşimine inisiye edebilecekti. marcy ve kathleen tekrar birbirlerini inisiye ettiler. ve yine küçük bir bedel karşılığı diğer öğrencileri de inisiye etmeye başladırlar. bu seneden itibaren spritüel rehberlerinin söylediği üzere adım adım, enerji yükselmeye devam etti. kathleen'e kafası ve enerjisi karışmadan, uyumlu bir gelişme gösterecek şekilde yeni semboller gelmeye başladı. 1991'den beri kathleen 5. boyut varlıklarıyla temastadır (dünya 3. boyutta), bunlar: yükselmiş üstadlar, galaktik federasyon, sonsuz işığın melekleri onlar kathleen'i sakara, sophi el ve angelic light şifa ışınlarına inisiye etmişlerdir. kathleen bu ışınlara başkasını inisiye etmesine rağmen henüz zamanı gelmediği için başkalarına bu inisiyelerin belirli seviyelerinin nasıl yapıldığını öğretmemiştir."

    diyecek bir şey bulamıyorum... ama "küçük bir ücret karşılığı inisiye etme ve zamanı gelmediği için başkalarına öğretmeme" detaylarına, kathleen denen uzaylı yüce varlığın, tanrılaştırılışına dikkat.
  • (bkz: reiki master)
  • dünya iki şeyden yıkılacak, biri binadan biri de bu şifacı dangalakların zerdeçalı bitirmesi yüzünden.
hesabın var mı? giriş yap