• abuk subuk mesaj kaygısı güden romanlarına, kendince islami bir romantizm sosu da katarak mümin ve müminelerin romans ihtiyaçlarına cevap verme misyonuna soyunmuş bir kişi. yazar mı bilemem.
  • okuduğum siyah güller* isimli kitabında karakterlerine (ki aralarında 15-20 yaşlarındaki gençler de vardı) sık sık; "sesin kederli ve üzgün gelmekte", "şimdiye kadar başkalarının enaniyeti için çalışmışım" gibi cümleler söyleten yazar.
    bahsi geçen kitabın başları gerçekten de kemalettin tuğcu romanlarını andırır.
    yine de "tek bir kitabıyla bir yazarı eleştirmek pek iyi değildir" diyelim.
  • ahmed günbay yıldız

    1941 yılında tokat iline bağlı reşadiye ilçesinin kızılcaören kasabası?nda donyaya gelmiştir. annesi saniye hanım, babası haydar bey?dir. yazarın doğduğu köy 1450 rakımlı, çam, meşe ve gürgen ormanlarıyla tam bir yayla görünümündedir. kışları birkaç adam boyu kar yağan köyde, bahar ve yaz ayları oldukça kısa sürmektedir. kıraç topraklara sahip olan köyde, engin arazilerdeki cömertlik özelliklerine rastalanmadığı için, bu yörenin insanı kısmetini hep gurbette aramak zorunda kalmıştır.
    işte bu yüzden gurbet, yazarın doğduğu köydeki insanların adeta alın yazısı, kaderi gibidird. yazarın ailesi de bu durumdan nasibini almıştır. yazar, daha 11 yaşandayken, ankara&da çalışan babasının yanına yollanmıştır. annesi ve altı kardeşi köyde kalmıştır. babası tek başına yaşarken, yazar, amçasının yanında kalmıştır.

    ahmet günbay yıldız, ankara?da kalaba ilkokulu?nun beşinçi sınıfına kaydolmuştur. köyden şehire gelen yazarın arkadaşlarıyla kaynaşması bir hayli zor olmuştur. hatta öğretmeni, köy ağzıyla konuştuğu için onu dışlamış, sınıftan çıkarmıştır. okulun başöğretmeninin desteğiyle güçlükleri aşan yazar, yılmadan kendisini yenilemeye çalışmıştır.

    hasret ve yeni dünyanın yabancı çehresi, onun duygu dokularını daha da derinleştirmiş ve onu şiirle tanıştırmıştır. anne ve gurbet üzerine şiirler yazmıştır. yazdığı bu içli şiirler, onu ebediyatın sırlı dünyasına doğru çzekip almıştır.

    yazar, kalaba ilkkolu?nu bitirdikten sonra, sırasıyla hüseyin güllüoğlu ortaokulu ve yenimahalle lisesi?nde okumuştur. hayatı büyük bir mücadeleyle geçen yazar, boş vakitlerinde kese kağıdı yapıp satarak, ailesinin geçimine yardımcı olmuştur. yazarın edebiyat vadisinde kalemiyle ilk kazancı, menderes?in uçağının düşmesi üzerine yazdıı destansı şiirin basılıp binlerce satmasıyla olmuştur.

    lise yıllarında şiir, roman ve makele denemeleri bir tutku olarak sürerken altı tana de film senaryosu yazmıştır. yazar, artık edebiyatın her sahasıyla iç içedir.

    yazar, 1959 yılında memeriyet hayatına bayındırlık bakanlığı?nda başlar, daire müdürlüğüne kadar yükselir. 1963 yılında askerlik görevine çağrılır. ebedî çalışmalarının temelini askerdeyken kütahya?da atar. ?çiçekler susayınca? ve ?yanık buğdaylar?ı bu yıllarda kaleme alır. 1968 yılında tanıştığı hekimoğlu ismail, yayın hayatında ona bir ümit kapısı olur. 1970 yılında ?çiçekler susayınca? yeni asya gazetesi?nde tefrika edilir. 1972 yılında ?yanık buğdaylar? millî gazete?de tefrika edilir ve böylece adını duyaran yazarın günümüze kadar arka arkaya 29 eseri neşredilir. yazarın baskıları onbinleri bulan roman ilgiyle okunmuş ve sevilmiştir. yazarlığa şiirlerle başlayan yazar, şiire romana olan ilgisi yüzünden uzun yıllar ara vermiş.

    üçyüzün üzerinde; başında kavak yelleri esen yılların oluşturduğu şiirlerin hepsini hekimoğlu ismail bey'in teşkisiyle yırtmışsa da 1998'li yıllarda şiir yeniden dünyasına girmiş. 1999 yılında bahçemde hazan isimli bir şiir kitabıyla ilk şiirleri yayımlanmış. üç şiir kitabı yayınlandıktan sonra edebiyatın bu sahasında da dikkati üzerine çekmeyi başarmıştır en son eseri hayata dair notlar bir fikri eser olan yazar, türdav'ın kurucuları arasıda yer almıştır. aynı şekilde türkiye yazarlar birliğinin kurucusu olup, yönetim kurulu üyeliğinde de bulunmuş. 1982 yılında hekimoğlu ismail?le kurdukları türdav?den birlikte ayrılıp timaş aşyi kurmuşlardır.
  • sitem, figan,yanik bugdaylar,dallar meyveye durdu hatirladigim birkac kitabi.cocukluk yillarimda niksar kitabevlerinde stephen king vb yazarlarin kitaplarini bulmak hic de kolay degilken, ahmed gunbay yildizin tum kitaplari bol bol bulunurdu. hatirladigim kadariyla her kitap birbiri ile baglantili gelirdi bana. konular asagi yukari hep ayni olurdu. tum kitaplarinin ortak noktasi,fakirlikti.
  • küçükken elime tutuşturulan kitaplarını görünce halen korku,tiksinti,ürperti üçgeninde sıkışmama rağmen imza gününde kendimi kuyrukta bulduğum, bu çelişkiye inat öc alma ihtiyacı duyduğum, kendi kalıplarında sıkışmış insan.kitap yazar.
  • fethi naci 'nin "yüz yılın 100 romanı" kitabında iki romanına değindiği yazar. üstad; yıldız'ın "yanık buğdaylar" romanı için şöyle yazmış: "ahmed günbay yıldız'ın yanık buğdaylar adlı romanı kovboy filmi tekniğiyle yazılmış: bir yanda iyiler, bir yanda kötüler (...) yıldız'ın bütün roman kişileri karton kişiler. dil ve anlatım felaket! yanık buğdaylar hayatımda okuduğum en ilkel roman..." (s. 595)

    yıldız'ın "sitem" romanı içinse şöyle bitirmiş eleştirisini fethi naci: "bir daha mı ahmed günbay'dan roman okumak? tövbe!" (sç 598)

    fethi naci'nin kitabında yıldız'a ayırdığı bu bölümden ilginç bir de malumat öğreniyoruz: aktüel dergisi 1 ocak 1997 tarihli sayısında yıldız için şu ifadeyi kullanmış:

    "islamcı kesimin orhan pamuk'u"...

    hey allahım ya...

    kaynak: fethi naci, yüzyılın 100 türk romanı (kitabın kapağında yüzyılın 1000 romanı; iç kapağında yüzyılın 100 türk romanı yazıyor), adam yayınları, 3. baskı, 2000.
  • türkiyenin en çok okunan ve en çok roman yazan romancısı uzun boylu denebilecek yazar. sağ genç kızlarının vazgeçilmezi.
  • ahmet gunbay yildiz romanciysa, bulent korkmaz da dunyanin en efendi futbolcusudur.
    kitaplarini toplayip yaksan, edebiyat dunyasi zerre miktar bir sey kaybetmez, kaybetmeyi birak kazanir bile denebilir.
    bu adamin romanlarini begenen bir insanin edebiyat anlayisini da ciddi anlamda sorgulamak gerek.
  • yeşilçam senayo yazar*ı. karakterini evirir çevirir başına bin türlü belayı peyda eder sonra da kendince doğru olan yolu buldurur. bir rivayete göre 124 bin diğer bir rivayete göre de 224 bin tane kitabı vardır.

    *dilime biber sürün.
  • romanını ilk okuduğum yazar. orta 2.sınıfta elime geçen azat kuşları’ydı ilk okuduğum romanı. her kitabı çıktığında, bir evladı dünyaya gelmiş ebeveyn sevinci kaplardı yüreğimi. alıp okumaya kıyamazdım. hemen bitmesinden korkardım. bittiğindeyse bir hüzün kaplardı yüreğimi. edebiyata olan tutkum onun sayesinde oldu ve ifadelerim az çok düzgünse, arkadaşlarıma yazdığım binin üzerinde mektup, ajandalara karaladığım günlükler ve ahmet günbay yıldız sayesinde olmuştur. evinin adresini bulup, ona mektup yazdığımı da bilirim; fuarda bizzat kendisine sorular sorduğumu da. ama her güzel şey gibi, ahmet günbay romanları da son zamanlarda kendini tekrar etmeye başladı. benim ahmet günbay romanlarında sevdiğim, hikâyeden çok dildeki zengin edebi üslûptu. geçen seneye kadar 40’a yakın bütün romanını okudum. az önce yeni kitabı çıkmış mı sipariş edeyim dedim. aman allah’ım bir sene gibi bir zamanda 7-8 kitabı daha çıkmış. mübarek ahmet bey neredeyse her ay roman yazmış. seviniyorum, okuyacak, bir süre beni ahmet günbay hayatıyla meşgul edecek kitaplarım oldu. ama üzülüyorum, bu kadar sık yazılan eserlerde acaba kendini tekrar, hikâyelerdeki akıcılığın bozulması, dil zenginliğindeki ihtimal dâhilindeki sekteler olabilir mi? okuyup göreceğiz inşallah. hayatımda, gözümü açtığım zamanlardan şu ana kadar hep o vardı. iyi ki var.

    edit: yıllar önce br entry yazmışım. o gün bugündür kendisini okumadığımı farkettim. evet gerçekten kendisi son zamanlarda ilk kalitesinden hatırı sayılır derecede geriye düşmüş ve benim için mazinin güzel bir hatırası olarak kalmıştır.
hesabın var mı? giriş yap