• "delik" adlı kısa filmin yönetmeni..şu sıralarda "aşaalık herif-scan" adlı ikinci kısa filmini tamamlamış, elde ettiği başarının ardından devam filmleri için çalışmalarına başlamıştır. çok yakında "aşaalık herif 2-kızgın gelin" için motor diyecek olan yönetmen, ilerleyen dönemlerdeki projeleriyle sinema tarihine damgasını vuracağından ,kendisine başlık açmak bir borç bilinmiştir.
  • kendisi şu sıralar ilk uzun metrajlı filminin senaryosunu bitirmiş, doğru ekibi kurmak üzere yola çıkmıştır. hakettiği yere geleceğine dair en ufak bir şüphemiz yoktur.

    bkz: benimsinemalarım.com
  • türkiye italya ortak yapımı olan ve başrolde ismail hacıoğlu'nu izleyeceğimiz ilk uzun metrajı için start vermiş yönetmen
  • ilk uzun metrajlı filmi "sinyora enrica ile italyan olmak" ile bu işin altından alnının akıyla çıktığını göstermiştir. ilk filminde claudia cardinale gibi bir efsaneyi oynatmak herkesin harcı bir iş değildir. bu başarısının yanında çocuksu heyecanı, naifliği ve mütevaziliğiyle de artı puan almıştır benden.
  • bakırköy'de uzun yıllar bilgisayar oyunları , filmler satan, sonra onları kapatıp baskılı tişört vs işlerine giren , en son herşeyi devredip italyaya gittiğini duyduğumuz biriydi. adam meğer yönetmenmiş şimdi tv'de gördüm şok oldum .
  • yılların bakırköylüsü. orta sahanin beyni'nin yazdıklarına imzamı atarım. dün gece tv de gördüğüm zaman bende bir an için acaba o mu dedim. gerçekten o çıktı. yönetmenlik hayatında başarılar dilerim. bir ara eski günlerin hatrına bir kahvesini içmek lazım.
  • yeni filmi romantik komedidir. paris'te geçebilir. filminin claudia cardinale imzalı afişini bir anda elinize tutuşturur. rimini insanıdır, en güzel dondurmacıları hep o bilir.
  • aydın'da bir türkçe öğretmeni. odtü'de 2 yıl istatistik okumuş kendisi. ama iş bulamayacağını düşünüp bırakmış. ama çok sevmiş istatistiği. ankara üniversitesi dil ve tarih bölümünü bitirdikten sonra formasyonunu alıp öğretmenliğe ilk adımını atmış. küçüklükten beri hep mısır'a gitme hayali kurarmış ve üniversite yıllarında gitmiş. getirdiği parşömen kağıtlarını satarak ticarete ilk adımını atmış ve bir daha hiç bırakmamış. çok sevdiği hemşire bir eşi ve candaş deniz isminde bir oğlu vardır. allah bağışlasın. adı gibi uzun ömürlü olsun kerata.

    öğrencilerini her zaman çok etkilemiştir. adına şiirler ithaf edilmiş, her zaman mütevazılıkla karşılamıştır. zehir gibi kafa var bu adamda. kafası birşeye eserse yapar. her konuda fikri vardır. ama emin olmadığı hiçbirşeyi dile getirmez. her zaman haklı olmayı başarır. çok sıcak kanlıdır. kıymeti bilinmelidir.

    edebiyat aşkını öyle bir aşılar ki adamın içine, kafanızı kaldıramazsınız kitaplardan. ulaştığı entellektüel seviye, hayata karşı duruşu hayranlık uyandırır.çok çok zeki bir adamdır.

    en son, ''öğretmenliği bırakmayı düşünüyorum.'' cümlesiyle hepimizi çok üzdünüz. tamam bizi mezun ettiniz artık, ama engin bilgilerinizi diğer öğrencilerinizden esirgemeyin hocam.
  • kendi facebook hesabımda ekli olan yönetmen abimiz.

    ben ergenliğimin baharındayken bir bok yedim sevgili sözlük. facebook'ta kendimi ekşi sözlük'te yazar yaptım. allah belamı verdi. belki de başıma gelen her bokluk bundan dolayıdır...
    koskoca yönetmen de yazmaz mı bana sohbetten? şok oldum kısa bir süre. sonra normal bir şekilde başladı konuşma, filmi hakkında güzel şeyler söylemeye çalıştım karşısında dilim döndüğünce, sağolsun kendisi de çok güzel cevap verdi konuşma boyunca, çok içten konuştu. yani ciddi anlamda tevazu seziliyor adamın halinde tavrında.
    sonra da dedi ki "daha önce hiç ekşi'de yazar arkadaşım olmamıştı!" ben de içimden "lan hala yok" diyorum tabi o sıra. dalga geçmek gibi bir amacım yok, ilk uzun metrajlı filmini çekmiş. taze taze. hak etmiyor da değil güzel yorumları. ben zaten filmi beğenmiştim, tavrından ötürü daha da beğendim o an. yani ali ilhan güzel tepkiler görmek istiyor hatta o kadar istiyor ki benim zımbırtı blogumdaki yazıyı okumuş, belli ki hoşuna gitmiş. ah be ali ilhan...
    ben yazar da değilim çaylak da nasıl yazayım filmle ilgili bir entry! yazamıyorum ki! her neyse bu olay böyle geçti gitti. birkaç kere denk geldim adama online iken, sözlüklerden kendisine ve filme yazılmış entrylerden bir ikisini attım bakın hakkınızda ne güzel şeyler söylemişler falan diye, ama benim entryden ses seda yok. aylar sonra okul gazetesi için internet üzerinden bir soru-cevap yapma isteğinde bulundum kendisinden. kabul etti, işte ben de "ne zaman göndereyim size soruları" falan diye adamdan söz almaya çalışırken, "bilmiyorum, sen gönder ben cevaplarım" tarzında bir şey dedi. ben de teşekkür ettim, anlaştık o sıra. ben sorularımı hazırladım, mesaj attım, bu sefer hak ettiğim muameleyi gördüm. ali ilhan bana cevap vermedi sözlük! o birkaç günlük süre zarfında benim ergenliğimin baharında bir amelos ve beceriksiz bir yalancı olduğumu anlamış olsa gerek... ben de üstelemedim, o olay da öylece kaldı. bir posta da gazeteyi hazırladığımız arkadaşlara rezil oldum işi kotaramadım diye.
    işte ben de o acı günden beri ara sıra ali ilhan'ın profiline girer claudia cardinal ile belirli aralıklarla çekinip, yüklediği fotoğraflarına bakar bakar dururum... yo yoo ağlamıyorum sözlük... gözüme toz kaçtı!

    not: ben adamın kendi hesabı olduğuna inanıyorum, bundan eminim. ama inşallah değildir lan!
hesabın var mı? giriş yap