• bir nesneyi, başka iki nesnenin arasına koyarak basınç uygulamak.
  • zarfın,dosyanın falan içine para şeyedilir bazen..
    (bkz: rüşvet)
  • aradan araya baya bir farklılık gösteren eylem.
  • üç dört gün öncesinden bu gün kararlaştırlır hoşlanılan zatla. erkek, kız tarafın eve erken gitme zorunluluğunu düşünerek daha fazla zaman geçirebilmek için zamandan tasarruf amacıyla o gün okula gitmez. gün gelir devran döner buluşma günü gelir. görüşüldüğünde yapılacak atraksiyon farklı iken kararlaştırılan mevzu dışında birşey yapılır. bu mevzu ortalama 2 saat sürer. erkek, daha fazla zaman geçirebilmek için şaklabanlık yaparken, kız taraf hızlı hızlı yürümeye çalışmaktadır. neden bu kadar hızlı olunduğu sorulunca ise, amacından farklı cevaplar verilir. on dakikalık bir yürüme mesafesinde sohbet edilir, erkek taraf sohbetten keyif almakla birlikte daha fazla zaman geçirmek için can atmaktadır. erkek, kıza nereye gittiğini sormuştur. kız taraf ise onu arkadaşının otobüse bindireceğini söylemiştir. erkek bu laftan pek memnun olmaz fakat bozuntuya vermemeye çalışır. en son hamle olarak kız taraf sen otobüse nerden bineceksin şeklinde sert bir soru sorar fakat erkek yine bozuntuya vermeyerek onu otobüse bindirene kadar yürümek istediğini söylemiştir. kız taraf ise buna cevap olarak onu zaten orda arkadaşının beklediğini ve erkek tarafın oraya kadar gelmemesini söylemiştir. erkekte ilk sapaktan sola dönmek için vedalaşırken, kız taraf bozuldunmu diye sorar. erkek yine bozuntuya vermemeye çalışmış olsada bozulmuştur bir kere.

    yollar ayrıldıktan sonra erkek araya sıkıştırıldığını düşünür ister istemez. kelimenin tam anlamı bu olay olsa gerek der ve başlar düşünmeye. evet benim trende elindeki poşette altı ekmek taşıyan adamla sıkıntılarım bir olamaz. ama onun üzüntüsü de benim üzüntüm kadar içten olamaz. bu erkek taraf sevmiş bir kere. bir adım atıldığında onbir adım atılmaya razı ama olmuyor işte olmuyor.
    bunu bir güreş oyunu olarak düşünürsek ben pes eden tarafım, yenilen taraf değil. neden döndüysem o eski günlerimden. gecelik ilişkilerden vazgeçip niye böyle bir yol tercih ettiysem. o kafamı sikeyim diyorum bir yandan ama olmuyor, yine yapamıyorum, vazgeçemiyorum ondan. pes ettim dedim ya edemiyorum bir türlü.

    yine herşey eski hayatımda diyorum, fenerbahçe'de, ekşisözlük'te, gece kluplerinde, kaşar hatunlardan niye vazgeçtim çözemiyorum. mutluydum o zamanlar, belki sahte bir mutluluktu ama mutluydum işte o zamanlar. bir an kafamı kaldırıyorum bilgisayardan onunla geçirdiğim zaman aklıma geliyor, hayır diyorum pes etmemeliyim, ona doğru daha çok adım atmalıyım ama emin olamıyorum. o sahte mutluluklardan bile daha çok heyecan, zevk veriyor bu acı bana.

    anlamsız geliyor bazen bu yaptıklarımın hepsi ama rüyalarım öyle demiyor. sen aşıksın ona resmen diyor. erkek zatda son olarak onlara cevap niteliğinde bir kelime yaratmak istiyor. araya sıkıştırılmayı yediremiyorum gururuma ya varımdır ya yokumdur. ortası olamaz, olmamalı.
  • "nesirle yazılmış bir kitaptaki mısralar sucuktaki yağ ne ise odur, yani ara ara küçük parçalarla serpilir ki bütün karışıklığa yağın pırıltısını, lezzetin tatlı edasını versin." e. t. a. hoffmann - lebens-ansichten des katers murr
hesabın var mı? giriş yap