• vicdani retcilere gore sorundur. yasa geregi, turkiye'de askerlik bir zorunluluk halindedir, bunun tarti$ilmasi herhangi bir sorun te$kil etmez. ama askere gidip gitmemek ki$inin kendi vicdani ile ilgili bir sorundur. evet "her turk asker dogar", turkiye cumhuriyeti kurtulu$ sava$i denilen bir surec sonucunda $ehitlerimizin kani ile kurulmu$tur. (en azindan bize boyle ogretildi.) her ne kadar meydanlarda, gazetelerde veya televizyonlarda bunun bir "sorun" olmadigi soylenilse de, aleni olmayan sohbetler icinde veya kafanizi yastiga gomdugunuz anda hatta bir arkada$inizla ba$ba$a gercekle$tirdiginiz zararsiz sohbetlerde hep "sorun" olarak $ekillenir. ama bunu "sorun" olarak gormek insani vatan haini yapmaz. her ne olursa olsun belli bir ya$a gelmi$ genc bireyin ailesinden, sevdiklerinden veya sosyal hayatindan feragat edip 15 ay gibi bir sure -ister seve seve, ister zorla- komuta altina girmesi "kucuk" de olsa bir sorundur...
  • az biraz top cambazlığınız varsa, dizinizin üstünde 10 kez top sektirebiliyorsanız, üstüne bir de topuk pası verebiliyorsanız, fenerbahçe kulübü'ne başvurarak halledebileceğiniz sorundur. daha önce kameralar sizi çekerken fenerbahçe'ye sövmüş olmanız, transferinizi daha da hızlandırabilir. rahat olun, daha transfer sezonun bitmesine çok var..
  • top cambazi olsaniz da, universiteyi maksimum surede bitirseniz de, master ve doktora da yapsaniz tc kimliginiz varsa ve rengi maviyse curuk de degilseniz karsilasaginiz sorun.

    (bkz: en iyi askerlik bitmis askerliktir)
  • (bkz: ret 1111)
  • 1-2 saat once twitter'da bir sohbet oldu, orada ya$adigim sikinti sebebiyle buraya yazmak istedim bu mevzuyu. sohbetin konusunu entry'nin sonunda yazicam. bu yazacagim konu, zamaninda ya$adigim bir askerlik anisidir, komik degildir, aksine can sikici bir mevzudur. eger sabriniz varsa sonuna kadar okuyun derim, okumazsaniz da caniniz sagolsun.

    bu anlatacagim olay yillar evel kibris'ta askerlik yaptigim bolukte, ben, iki arkada$im ve orospu cocugu bir tegmen arasinda gecmi$ti. bunu askerlik anisi ba$ligina degil de buraya yazmamin sebebi de, askerligin turkiye'de neden bir sorun olduguna dair kendimce yeterli bir ornek olmasindan kaynaklaniyor. ya$adigim bu askerlik anisi, bir insanin eline "guc" verildiginde, bu gucu kar$isindaki caresiz insani ezmek icin kullanmasina da iyi bir ornek olmu$tur zannimca...

    sene 1998, mevsim kış, yer kibris'in gazimagusa kenti. gorev yerim rum sinirinin yanindaki bir takim karakolu. bilen bilir, kıbrıs'ın ayazi, yagmuru tam bir felakettir. yagmur bazen oyle bir yagar ki 2-3 gun araliksiz saganak devam eder. yine boyle bir yagi$in oldugu gecenin birinde takimdan 1 kilometre otedeki nobet yerinde onba$i olan ben ve iki er arkada$imla nobete ba$ladik. yagmur ve soguk anormal oldugu icin etrafi acik, yagmur alan kulelerdeki arkada$larimi nobet kulubesinin icine cagirdim. benim kulubem kapaliydi ve yagmur almiyordu. sohbet ede ede nobeti bitirmeye ba$ladik. adini hatirlayamadigim bir fm radyosu vardi, her gece mogollar, ahmet kaya, kramp felan calardi. bir yandan bu bu radyoyu dinlerken bir yandan da derin bir sohbete dalmi$tik. ara ara sigaralarimizi da iciyorduk. sohbete kendimizi kaptirdigimiz icin, yagmurun icinde boluk merkezinden gelen nobetci subay jipini farketmemi$tik. bir anda, o daha sonra orospu cocugu oldugunu anlayacagimiz tegmen ile goz goze gelmi$tik. elimizdeki sigaralari panikle yere atip sondurmeye cali$tik. nobette sigara icmek, nobet yerini terketmek.. hepsi vukuatti...

    arkada$larima neden nobet yerinde olmadiklarini sordu, ben de onba$i oldugum icin nobet kulubesine onlari benim cagirdigimi soyledim.. hepimize 3-4 tokat attiktan sonra, cebinden sigara paketini cikartti ve bize ikram ederek birer sigara yakmamizi soyledi.. ben o an rahatlami$tim i$te. tamam lan bi$ey yapmayacak diye du$undum, gecenin bir koru soguk kicimiza i$lemi$ zaten, bizimle birer sigara icecek ve mevzu kapanacak diye rahatlami$tim.. ama yaktigimiz sigaralari teker teker elimizde sondurdu o anasini siktigimin evladi.. cigerime i$lemi$ soguk yuzunden, o an aciyi bile hissedemedim. eminim arkada$larim da hissetmemi$tir. arkada$larim ve ben tek kelime edemedik, 10 dakika vatan millet sakarya edebiyati cektikten basti gitti tekrar bolugune... o gece sabaha kadar nobet yerinde birakti bizi. 8 saat boyunca sogukta, ellerimiz sizlaya sizlaya nobeti bitirdik. takimdaki astegmen ve asker arkada$lar mevzuyu dinlediklerinde kanlari dondu ama 2-3 icinde unutuldu gitti zaten, askerlikte her $eyi takamazsin kafaya.. bitmez yoksa..

    ama ben bunu kafama takmi$tim. o $erefsizi birilerine $ikayet etmem lazimdi. ayni $erefsizligi ba$kalarina da yapmamaliydi... 2 hafta sonraki bir car$i izninde herkes sinemaya, meyhaneye, kerhaneye giderken ben bir melemenciye girdim ve aglaya aglaya $ikayet mektubunu yazmaya ba$ladim. gun sonunda da isimsiz bir zarfla boluk komutanligina yolladim. (kibris'ta melemenciler me$hurdu o donemlerde. $imdi nasildir bilemiyorum.)
    aradan 10 gun gecmedi boluk komutani takimi ziyarete gelmi$ti. o mektubu benim yazdigim ortaya cikmasin diye isimsiz yollami$tim ama o anki sinirle elimizdeki izlerden biz oldugumuzu anlayacaklarini du$unememi$tim. yuzba$i bizimle 2 saat boyunca sohbet etti, tegmeni mahkemeye yolladiklarini soyledi, ailelerimize bu konuyu anlatip anlatmadigimizi felan sordu. kimse anlatmami$ti. istedigi cevabi aldiktan sonra ozur diledi, ailelerimize bu mevzuyu anlatmamamizi rica etti, aslinda yapmamamiz gerektigini ima etti. sonra kalkti gitti... 3 ay sonra da tezkeremi aldim. bitti gitti... silah nefretim de boylece ba$lami$ oldu.

    entry'nin ba$inda twitter demi$tim. biraz once spinapubica twitter uzerinden "utanc duydugunuz anilariniz nelerdir, payla$in hadi" diye sormu$tu, aslinda bahsettigi komik olan anilardi ama ben -bir anlik refleksle- 140 karaktere sigdirarak bu mevzuyu soyleyiverdim. cevap olarak "abi sen ne diye utandın ki şimdi? utanması gereken bir o.ç. var bu hikayede." dedi. i$te askerlik ortamini bilen bilir. iyice sindirirler, disipline ederler adami. utanmasi gereken ben degildim ama ispiyoncu olarak gorulmek o askerlik gunlerinde zoruma gitmi$ti fazlasiyla.. er arkada$larimin hepsi helal olsun felan dedi ama icimdeki utanma duygusu tezkere alana kadar devam etti.. askerlik psikolojisiydi yani. bu ya$imda bile her sigara yaki$imda o gunler, o orospu cocugu gelir aklima. arkada$lar birbirlerine bazen sigara ile $aka yapar ya hani, i$te bana kimse sigara ile $aka yapamaz. cevremdekiler de ona gore davranir... feci tirsarim, sigarayi kullukten alirken bile ellerim titrer ara sira...

    bu anlattigim askerlik anisi cok korkunc bir $ey degil aslinda, emrindeki askerlerin eline pimi cekilmi$ bomba verip, o masum canlarin katili olan komutanlar gordu bu ulke. benim sorunum devede kulak kalir.. daha anlatilmayan, payla$ilmayan, aciga cikmayan ne olaylar olmu$tur kim bilir? bu tur olaylar ya$andigi, ya$ananlar da aciga cikip failleri cezalandirilmadigi surece askerlik hep sorun olacak kalacaktir benim gozumde.
  • üniversite mezunu isen 5.5 ay ile 12 ay arası; yok değilsen 15 ay boyunca götünden kan alınması ile biten sorun. mesela benden 5.5 ay boyunca aldılar 2.5 sene önce.

    o zamandan beri anemi var bende. eller buz gibi bak yine.
  • sorun olarak gorulmesinin bir sebebi de, silah altina alinan er ve erba$larin, askeriyede keyfi ve özel i$lerde cali$tirilmasi...
    askerde bunlari hic ya$amadiniz mi? komutanin cocuguna ders vermek zorunda kaldiniz mi? ya da komutanlarin e$leri icin ali$veri$e yolladilar mi sizi? farkina varmi$sinizdir nobet, egitim, karargah temizligi gibi genel i$lerden bahsetmiyorum. ba$inizdan gecenleri yazin, korkmayin..
    (bkz: askerde sivildeki mesleğe göre sorumluluk almak)

    bakin umur talu iki gundur bu konuyla ilgili neler diyor...
    http://www.haberturk.com/…334&cat=110&dt=2010/01/05
    "...biraz da ayrıntının ayrıntısı:
    birinci araç “kuvvet komutanı konutuna tahsisli... günde ortalama beş kez konut ihtiyaçları için görevli... beyanlara göre o günkü ‘görev’ esnasında dondurma, yaş pasta, kuruyemiş alınmış olup...”

    ikinci araç, “iki şoför, bir elektrikçi, bir marangoz askerden müteşekkil ve korgeneralin konutuna tahsisli olup konutun bir ihtiyacı için yolda bulundukları ve bu araçta da yaş pasta bulunduğu...”

    ne demişti genelkurmay başkanı (ve sözcüsü milli savunma bakanı) “bedelli askerlik” reddederken: “silahlı kuvvetler’in önemli sayıda asker açığı bulunduğundan...”
    ne demişti anayasa: “hiç bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”
    ne demişti anayasa: “kimse zorla çalıştırılamaz. angarya yasaktır.”
    ne demişti mustafa kemal:
    “bu millete her şeyi öğrettim, uşak olmayı öğretemedim.”"

    bugun de devam etmi$:
    http://www.haberturk.com/htyazi.aspx?id=7086
    "şimdi kıymetli hükümet ile değerli komutanlar bize; kuruyemiş, yaş pasta, badana, dondurma, ev işleri, ayak işlerinin “ülke ihtiyacı ve vatandaşlık ödevi” olduğunu kanıtlamak zorunda!"

    ba$inizdan gecen buna benzer olaylari, akliniza gelenleri yazin buraya, askerligi neden "sorun" olarak gordugunuzu ornekleriyle gorsun insanlar..
  • ortalama türkiye cumhuriyeti vatandaşı bir erkek için bir nevi level atlama olgusudur. işinizde yüksek maaş almak, evlenmek, saygı görmek vb. hedeflere ulaşabilmek için kişi bu sorunla yüzleşir. askere gidene kadar askerlik olgusu bir kabus bir karabasan gibi kişiyi rahat bırakmaz, türlü bahaneler uydurulur. arkadaş ortamında "ben askerliğe karşı değilim ama.. " ile başlayan cümleler kurulur içinde bulunulan ruh halinden dolayı. sonunda o gün gelip çatar, elinde bir çanta nizamiye kapısı karşında, arkanda ise geçmişin ile yollarını ayırmanı sağlayan otobüs. dönmek istersin, o otobüse binip tekrar sivil hayatına devam etmek istersin, beyninden binlerce düşünce geçer o an. nizamiye kapısına doğru attığın her adımda kalp atışlarınla birlikte düşüncelerin de hızlanır. kapıdaki nöbetçiye bakarsın, aklına gelir kim bilir hangi ananın kuzusu bu nöbetçi, derken içeriye doğru ilk adımını atarsın sonra bir diğerini, nizamiye kapısından uzaklaştıkça kalp atışların yavaşlar, normale döner. düşüncelerin ise uzaklaşmıştır artık sivil hayat o kapının ardında kalmıştır. sen ise sivil hayatına tekrar kavuşacağın güne 1 gün daha yaklaşmışsındır.

    aradan geçen 5.5 ay ila 1.5 yıl sürenin ardından aynı duyguları, aynı heyacanı nizamiye kapısına yürürken hissedersin. askerlik sorununu çözmüş olmanın rahatlığı ile kapıdan dışarıya ilk adımını atarsın, sonra ikincisini, birkaç adım sonra beyin fonksiyonları normale dönmeye başlar, akılda bu sefer şu soru belirir, "peki ya şimdi?".

    askerden önce en büyük sorunun askerliktir. artık bitmiş ve bir sorun teşkil etmemektedir. ancak asıl sorun şimdi başlamıştır. hayat!
hesabın var mı? giriş yap