*

  • the avignon quintet: (bkz: lawrence durrell) monsieur, livia,constance, sebastian ve quinx adlı 5 kitaptan oluşan yapıtı
  • monsieur'un merkezde bulunduğu, diğerlerinin yıldız şeklinde sarmaladığı eser.
  • (bkz: demoiselles davignon) yani, avignonlu genç kızlar.
    bir de, (bkz: pablo picasso)
  • ismini fransada bir yerden alan lawrence durrell'in beşlemesi .
  • birinci cildi monsieur ya da karanliklar prensi
    ikinci cildi livia ya da diri diri gomulmek
    üçüncü cildi constance ya da yalnızlıklar
    dördüncü cildi sebastian ya da güçlü tutkular
    beşinci cildi quinx ya da kusursuzluk peşinde isimlerini taşıyan bir lawrence durrell başyapıtı.
  • monsieur ya da karanlıklar prensi* alıntıcıkları:
    • düzyazı sanatına kesilip özetlenmiş düşünce egemendir.
    • fikir, görünmeyen, nadide bir kuşa benzer.
    • komedyenler intihara en yakın kişilerdir.
    • deli olarak doğarız. sonra ahlak ediniriz; durgunlaşıp aptallaşır ve mutsuz oluruz. sonra da ölürüz.
    • azizim, konuşmak, düşünce (davranış) inceliğinden yoksun olmaktır.
    • derler ki, insan birini sevince, birliktelik ve ayrılık birbirine karışırmış, ana kaynak olan bellek kuruyuncaya kadar birbirinizi yitiremezmişsiniz.
    • kadın, omurgalıların içinde en kolay yıkılanıdır; ama yine de erkekten çok dayanıklıdır.
    • işte bu, sürtünmenin ta kendisi!
    • kişinin kendi ölümünü kavraması olgunluk noktasına erişmesidir.
    • öyle mutlular ki kendi kendilerine hayranlık duyuyorlar.
    • içine güçlü kuvvetli ve de şaşkın bruce’un yerleştirildiği bir aşk sandvici.
    • yazgıdan daha kör ne olabilir?
    • ölüm yaşayanlarla dolu bir zindandır.
    • insan bir şeye çok inanırsa içine kapanır ve o şeyden hiç söz etmez.
    • öğrendiğimiz onca şeyle ölmeyi ya da onlarla yaşamayı öğrenmek koca bir ömür alır.

    livia ya da diri diri gömülmek'ten* birkaç alıntı:
    • bu kış sevdaları insanı aldatmaz
    ne mevsimlere uyar, ne eşe dosta
    bu sevdalar insanın içine işler.
    • her süreç acıya neden olur ve biz de sürecin parçasıyız.
    • suç tene parlaklık verir.
    • umutsuzluğun sürekliliğinden, dilin yola gelmezliğinden, sanatın geçit vermezliğinden,
    insan sevgisinin yavanlığından...
    • olan olduktan sonra akıl yürütmek yaşlı romancı özelliğidir.
    • hafif uçuk olan herkes gibi galen de sevimliydi.
    • kemiklerinizle nefes almalısınız efendim.
    con summatum est: olan oldu.

    constance ya da yalnızlıklar'dan* birkaç alıntı:
    • o (kadın) düşünüyor, öyleyse ben kaçayım. paul valery
    • ya yürü, ya geber!
    • hepimizin şöyle ya da böyle, şan ve şöhret sertifikası istememiz ne korkunç!
    • onun o yontulmamış sakar halinde avutucu ve savunmasız bir şey bulmuştum; bir direğe bağlanmış kör
    bir ayıydı sanki.
    • ölümü tam zamanında yakalarsanız, hiçbir şey değildir.
    • hepimiz birbirimizin kırık parçalarıyız.
    • türedi. hıyarağa. pisboğaz. kalas. ahmak. hödük. dalavereci.
    • yaraların kabuklarını koparan ve acaba yaralar neden kanıyor diye merak eden yahudilerin casus
    beyinlerinin ağlama duvarı.
    • bir insanın 'kişiliğinin' derinlerini görmek istediğinde sık sık başvurduğu bir oyundu bu:
    zihninde o kişinin cinsiyetini değiştirmek.
    • insan yalnızken onu mutlu etmek için pek çok aynanın varlığından daha iyi bir şey olamaz.
    • akdeniz ülkelerinde kimse komşusuna güvenmez.
    • yahudiler öylesine zeki ve dayanıksızlar, öylesine kendini beğenmiş ve korkaklar, bizi öylesine hor
    görüyorlar.
    • evrenle ilgili herhangi bir görüşü, tercihi olmak demek, hasta olmak demektir; bunlara sahip olarak insan
    bir ırmak gibi bizi her şeyin bilinmez olduğu okyanusa taşıyan o karşı konmaz akıntının önünü tıkamış olur.
    • avrupa, bütünüyle bir özkıyım derneği!
    • her insan kendi gerçek piramididir.
    • annenin gölgesinden yeterince uzaklaşamadığı için ölümü anlayamaz, onunla uzlaşamaz,
    hatta ırmaklardan yararlandığı gibi ondan yararlanamaz.
    • güzellik, göz boyayıcı, güzel koltuk değneğidir.
    • “ben aşkın ötesine geçtim, şimdi herkesten nefret ediyorum, kendi oğlumdan bile.”
    • insan hep kendinin daha iyi bildiğini sanıyor; sonra kafasında birden çakan şimşekle doğruyu görüyor.
    • aşkın büyüye üstün gelmesinin nedeni onun güçsüzlüğü.
    • işte, değerli olan bu küçük, umulmadık, kavrayıcı düşüncelerdi.

    sebastian ya da güçlü tutkular'dan* birazı:
    • kendi hayatımı yaşadığımı sanıyordum, oysa hayatım beni yaşıyordu.
    • duygularımızı atalarımızın öpüşleri teslim almış durumda; biz aşkın yalnızca dağıtımcılığını yapıyoruz,
    yaratıcısı değiliz. yatırımcısı hiç değiliz.
    • doğru, ancak genelde doğru.
    • insan her zaman bütün dünyayı iyileştirmesi gerektiği kanısını taşır. işte her şeyin, bütün kötülüğün başı
    budur.
    • uykusuzluk her şeyden önce abartılı biçimde kendini önemsemektir.
    • gel aşık olalım ve çocuk denen bir düş kırıklığı dünyaya getirelim.
    • aşkta kişilere ya da bağlamlara saygı yoktur.

    quinx ya da kusursuzluk peşinde* sağıntıları:
    • aşka farklı bir gözle bakamadığın sürece ondan hiç söz etme.
    • ve her orgazm daha derin bir şeylerin, yani ölümün kostümlü provasıdır, gittikçe daha fazla belirginleşir;
    sonunda bir darbeyle içimizdeki evreni yeniden canlandırır. bunu bilirsen her şeyin bağışlanması gerektiğini
    de bilirsin, hiçbir kabahatimiz ciddiye alınmamalıdır. temelde herkes değerli olanın peşindedir.
    • patoloji doğumda değil evde başlar.
    • eğer ve amalara hiç yer vermeyen hatta belkilerin gölgesini bile barındırmayan bir inanç.
    • adam olmayan biri düzenbaz birinden daha kötüdür.
    • bir kadının ne istediğini bilmemesi bilgeliğinin başlangıcıdır. -acem atasözü
    • yaşam bir şeyler öğrenemeyecek kadar kısa.
    • eğer gerçekten varsa tanrı bile yavaş yavaş yayılıp kaybolacaktır.
    • eğer bu fili emersen sanatın hem sağaltım hem de ahlaki yapılanma olduğunu öğretir.
    • fiillere pranga takıp, isimleri kanatlandırıp, yedi uçlu sıfatların hesabını kapatalım!
    • ambulanslar bütün gece kan diye inlerler, et ve kan.
    • sanatın bir bakış açısı vardır ama belirli bir inancı yoktur.
    • her şeye dokun, her yerde yat. hiçbir şey iyi değil. her şeye hazır ol.
    • inşallah çok satan bir yazar olup ömrünü delf tanrıçasının ıslak yerlerini elleyerek geçirirsin.
    • yalnızlık ve kibirle zehirlenerek sağlam ancak yasaklanmış akıllılığı yarattı.
    • avignon yakınlarında eski lanetli bir malikanede yaşayan yaşlı bir vampir makul eğlenceler arıyor.
    • iyi bir sanatçı yaklaşmakta olan ölümün keyfini çıkarmak için her nedene sahiptir.
    yazıda laf kalabalığı yerine karmaşıklığı yeğlerim.
    • roman bir elişidir ve incilere değil ama okuru bağlayabilmek için ipliğe gereksinim duyar.
    • bütün olaylar aynı olayın değişik açılardan görünümü.
    • sevginin asıl günahı geçici olanı kalıcı hale getirmeye çalışmaktır.
    • balık tutma sanatı, hiçbir zaman balığa, ona tutkun olduğunu belli etmemektir.
    • gerçek olanın belli etmeden tersine dönüşü, bildiğinden şaşmayanlarda güçlü bir baş dönmesine neden
    olur.
    • aptal iyi havayı bekler, ama akıllı her esintiden, her durgunluktan yararlanır.
    • bir sanatçı olarak, aygırların yumurtalarını çalan tuhaf birinden başka neyim?
    • içilecek değil tadılacak kadın, inanılacak değil hafifletilecek adam.
    • iyilik, arzulanırlık, beğenilirlik ender bulunur olmaya mı bağlıydı ve çoğalınca bu özellik bozuluyor muydu?
    • öğrenilmesi gereken tek sanat gerçekle ve kaçınılmazla nasıl bağdaşılacağıdır!
    • oradaki arkadaşın kim? o yamyam olan?
    ölüm!
    oldukça hoş görünüyor.
    tanışıklıklarını geliştiriyor. cepleri ölüm dolmadan.
    bana tanıdık gelmişti.
  • yeni baskısı çıkıyor yakında
  • can yayınları tarafından şubat-2023 itibarı ile 5. baskısı yapılan ve 5 kitaptan oluşan edebi eser.

    görsel
hesabın var mı? giriş yap