• kibar, pipolu, herkese hanfendi ya da beyfendi diye hitap eden, bir kaldırım taşı üzerine çıksa yüzbin kişiyi peşinden sürükleyebileceği söylenen adam.

    yurtdışında uzun süre geçirdikten sonra türkiye'ye döndüğünde tanışmıştım. bir kitap fuarında. son sözleri kürtçü partilerin söylemleriyle örtüşüyordu. hala öyle midir bilmem.
  • uzun sure önce siyasetten kopmus, yurtdisinda yasamis, karakteristik biyiklariyla taninan kisi.
  • 12 eylül darbesi için -ülkenin bir günde refaha kavuştuğunu sanan safdillere kapak niyetine- şunları söylemiştir..

    "bu işi olgunlaştırıp yaptılar..bütün istihbaratlar, bilgiler oluşmuştu..bilmedikleri bir şeyleri yoktu bizim açımızdan..olmuşu topladılar..silkelediler sadece ağacı.."
  • 1952 istanbul doğumlu, sırasıyla dev-genç, devrimci yol, devrimci sol ve kurtuluş hareketleri içerisinde yer almış devrimci.

    1971 yılında istanbul üniversitesi'nde önce eczacılık, daha sonra iktisat fakültesi'ne girdi. fikren mahir çayan ve thkp-c çizgisini benimsemişse de, thkp-c içerisinde fiilen yer almadı. 1974 yılında iktisat fakültesi öğrenci derneği başkanlığını kazandı. 1976'da dev-genç'in genel başkanlığına seçildi. 1977 yılında devrimci yol kadroları arasında yer aldı. 1978'de oğuzhan müftüoğlu çevresi tarafından devrimci yol'dan tasfiye edilmelerinin ardından dursun karataş ve paşa güven ile birlikte devrimci sol'un üç kurucusundan birisi oldu. bu süreç içerisinde filistin'e de giderek el-fetih kamplarında gerilla eğitimi aldı. israil kuvvetleri ile girilen bir çatışmada esir düştü. esir değiş tokuşu ile serbest kaldıktan sonra türkiye'ye geri döndü.

    dev-sol içerisinde, özellikle mahir çayan çizgisi ile ilgili fikirlerde kısa sürede başgösteren anlaşmazlıklar üzerine dev-sol'dan ayrıldı ve çayan eleştirisini o yıllarda ön plana çıkartmış kurtuluş hareketine katılarak, kısa süre içerisinde tkkkö'nün lider kadrosunda yer aldı.

    1980 darbesinin ardından yurtdışına kaçtı. almanya, "tehlikeli terörist" listesinde olduğu için kendisini türkiye'ye iade etme kararı aldı. bunun üzerine almanya'dan da fransa'ya kaçtı. daha sonra uzun süre isviçre'de siyasi mülteci olarak yaşadı. bu süreç içerisinde, türkiye'de gıyabında yapılan mahkemelerde iki kez idam cezasına çarptırıldı. hakkındaki cezalar düşünce türkiye'ye geri döndü.

    bir süre eski tkkkö kadrolarıyla hareket ettikten, onlarla da kısmen ayrıştıktan ve işçilerin sosyalist partisi içerisinde yer aldıktan sonra iyiden iyiye kürt hareketi içine dahil oldu ve kendisini halkların demokratik partisi'nde buldu.

    edit: 32. gün'de, ertuğrul kürkçü ile beraber o meşhur doğu perinçek tartışmasında, çok eski yılların tanışıklığından gelen samimiyetle "doğu doğu" derken, kürkçü ile perinçek arasında küfürler bir anda patlayınca bir saniye içinde "aaa beyefendi lütfen" kibarlaşması ayrı efsanedir.
  • '70'li yılların efsane konuşmacısı. toplantı ve mitinglerde o kürsüde konuşurken binler, on binler onun konuşmasına paralel olarak dalgalanırmış.

    "ajitatör" derdik eskiden ama anlaşılıyor ki ajitatör ve ajitasyon kelimeleri kötü anlamlar kazanmış zaman içinde. "ajitasyon ve propaganda" genelde birlikte kullanılan kelimelerdi. ilki kitleleri, grupları benimsemiş ya da benimsemeye teşne oldukları bir doğrultuda harekete geçirmek, yönlendirmek amacıyla yapılan ateşli konuşmayı, ikincisi, yani propaganda ise dinleyene, okuyana bir görüşü benimsetmek amacıyla yapılan çalışmayı ifade ederdi.

    bugün ajitasyona tanım olarak "gaza getirmek" bile dense razıyım ama her yerde "kışkırtmak" diye karşılandığını görünce buz gibi soğudum.

    neyse konumuz bu değildi. bülent uluer o yıllarda devrimci yol'dan devrimci sol'la birlikte ayrılmış, ama daha sonra kurtuluş'çu (bkz: kurtuluş sosyalist dergi) olmuş bir abi. 12 eylül'den sonra avrupa'ya çıktı. orada da siyasal faaliyetlere devam etti. türkiye'ye '90'larda dönebildi. ödp kurulurken galiba yasal olarak yönetici olamadı (sabıka meseleleri) ama fahri ünvanlarla onurlandırılanlardan biriydi, diye hatırlıyorum. (not: ödp deyince bugünkü ödp anlaşılmamalı. ödp kurulduğunda kurtuluş ve kurtuluş'tan doğmuş troçkist gruplar dahil pek çok sol grubun ortak partisiydi, ama ortaklık birkaç yıldan fazla yürümedi. bugünkü ödp baştaki gruplardan sadece birinin partisidir).

    şimdi cnn türk'te gördüm kendisini, hatırladıklarımı da buraya dökeyim dedim. kendisini ilk kez izliyorum. dile hakimiyeti ve iyi bir hatip olduğu çok açık.
  • sol hareketi yalnızca akademik yayın sayısı arttırmanın bir yolu olarak, ya da entellektuel bir etiketmis gibi algilayanlara en guzel cevaplari vermektedir kendisi. zamaninda liderliklerini yaptiklari fraksiyonlarin attigi silahlarin "ozelestirisi"ni yapmak icin bir mayıs'ın otuz bes sene sonra tekrar -her seye ragmen- bayram havasinda kutlanmasini bekleyen zihniyete de ne denir, 78'liler vakfi baskani ile birlikte gostermistir bulent dayi: [hollandali bir komunist parti baskaninin anilarini aktararak] "adam [komunist parti baskani] soyle diyor: 'hayatim boyunca komunist oldum ve hayatim boyunca komunistlere karsi mucadele ettim...' kim neresinden anlarsa anlasin artik!"
  • habertürk'e şöyle bir röportaj vermiş:

    http://www.haberturk.com/…imin-cenazesinde-konustum
  • http://alkislarlayasiyorum.com/…rincek-kavgasi-1995

    şurada devlet ile sol'u birbirinden ayırmış, aferin la büyüksün. devlet ayrı derken, sanırım sağ iktidarların yönetimindeki hükümet idarelerini kastetti. yok eğer başka bişi söylemeye çalıştıysa da çok komik duruma düşmüş.

    pardon da, sol derken, solu nerede tutuyordunuz siz, sol bi' yaşam biçimi filan mı? arkadaş bu ülkenin sağcılarındaki beyne kan gitmemesi durumu kadar, solcularının ve kanaat önderlerinin de algılarının tıkanık olması büyük bi' talihsizlik. ama görüyorum ki geçmişten günümüze hiçbir şey değişmiyor. metotlar aynı, algılar aynı; aferin la. büyüksünüz.
  • game of therones dizisinde stannis baratheon'un sağ koluna benzettiğim adam.

    davos seaworth
hesabın var mı? giriş yap