• gıpta ile bakılması gereken eylem.
    annemin kitaplığındaki kitapların büyük bir kısmı, sırf işe gidiş gelişler sırasında kullandığı belediye otobüslerinde sindirilmiş durumda. bi de bana bak, tak kulağa kulaklığı, çevir kafayı cama doğru bitti gitti.

    düşündüm de harbi kendimden tiksindim bi an.
  • özellikle işe gidiş gelişlerde, her gün hem giderken hem gelirken aynı yolu gittiğin ve artık görecek yeni bir şeyin olmadığı düşünülürse yapılacak en mantıklı hareketlerden biridir bence.
    hatta şahsen ben zamanında üçer beşer alıp da okumaya fırsat bulamadığım bir dünya kitabı bu şekilde erittim. birkaç milyon kez geçtiğim yolu tekrar tekrar izleyip dükkan tabelalarını ezberlemekten yada otobüs içindeki tipleri incelemekten daha cazip bir zaman geçirme yöntemi.
  • sabah gidişlerde 97a ve 97t'deki ihtişamlı kalabalık ile pek mümkün olmayan eylem ama akşam gelişlerde insanın kendisini iyi hissetmesine sebep oluyor.
  • halkalıda ikamet edip beyazıtta üniversite okuduğum dönemlerde türk ve dünya klasiklerinin önemli bir bölümünü bitirmemi sağlamıştır bu aktivite
  • uzun süredir belediye otobüsüne binmediğim için aklımda tamamen çıkmış durum, birde bunun yanında yüksek sesle müzik dinleyenler vardı dimi ey gidi günler.
  • insan sadece birşeyler öğrenmek için okumaz kitabı. mutsuz olduğunda, yaşamak istemediği bir ortamda bulunduğunda, zihnen başka bir yerde olmak için de okur.

    kendimden örnek vereyim.

    askerde 2,5 aylık eğitim döneminde herkes için en zor kısmı yapılacak tüm aktivitelerden önce saatlerce beklemekti. yolu tuzla piyade okulu'na yolu düşmüş olanlar bilirler. günde 3 kez içtimada bekle, yemekhane önünde bekle, nöbette bekle vs.

    bu zamanlarda kitap okudum hep. kimi zaman 1 saate varan beklemeler sırasında, ayakta okurdum kitapları. başka bir yerde oluyordum o zaman, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum.

    sonra iki gün kapalı kaldı kütüphane ve kitap alamadım. bu iki gün askerlikteki en uzun günlerim oldu. boş boş etrafa bakıp beklemek. salak salak kaç gün kaldı muhabbeti yapmak, duymak ve görmek istemeyeceğim birsürü şey görmek... bunalıma giriyordum neredeyse.

    askere gidecek her arkadaşıma yanlarında bol bol kitap götürmelerini tavsiye ettim, ediyorum.

    aynı bölükte olduğum üniversite mezunu arkadaşlardan biri, amma da entel olduğumu söylemişti. manyak mıymışım, bu şekilde kitap mı okunurmuş vs. önce anlam veremedim davranışına.

    durumu, iki gün sonra, aynı arkadaşı yemek dağıtan kişiyle kendine pırasayı az koydu diye kavga ederken görünce anlayabildim. anlayış farklı. kimisi sadece kız tavlamak için okur kitabı. herkesi de kendi gibi sanar üstelik.

    ey okulu etrafı dört duvarla çevrili yer zanneden zihniyet!!

    diyorum ki; otobüste kitap okunur kardeşim. amuda kalkarak bile okunur. kitap okuyanlar, çevresindekilerin ilgisini çekmek için değil, bilakis onları hiç görmemek için okur.
  • eğer ankara' da, eryaman gibi şehir merkezine uzak bir yerlerde yaşıyor ya da çalışıyorsanız bu sayede kitap kurdu olmanız kaçınılmazdır. sizin gibi 5-10 kişi daha aynı eylemi gerçekleştiriyorsa otobüse yeni binenlere "kütüphaneye mi girdik lan" hezeyanı yaşattırır.
  • universite ile evi arasinda 1.5 saat olan biri olarak ,okul zamani boyunca gerceklestirdigim olay. 1 degil 5 degil onlarca kitap bitirdim bu sayede.
hesabın var mı? giriş yap