• ev, içinde yaşamaya başladığımız saniyeden itibaren hayat görüşümüz, günlük alışkanlıklarımız, misafir dinamiklerimiz ve benzeri pek çok parametre tarafından güdümlenen bir evrim sürecine girer.

    ev, "yönettiğimiz ve modere ettiğimiz" ile, "yönetildiğimiz" olarak ikiye ayrılır. yönetildiğimiz ev, ebeveyn ya da o evin şeklinde şemalinde bizden daha fazla söz sahibi olan biri ile ortak yaşadığımız ev iken, diğeri "evet bu şarap lekesi salona ayrı bir hava kattı" diyerek rahat rahat yaşayabildiğimiz evdir.

    yönetildiğimiz evdeki evrim sürecinin "devrimsel" atılımlar yapması çok mümkün değil iken, yönettiğimiz ev, tamamen kendi anlayışımız doğrultusunda ani sıçramalar yapabilir.

    örneğin yönetildiğimiz evde, yemeğimizi yedikten sonra çalışma masamızın üzerinde bıraktığımız tabak, en fazla bir gün içerisinde oradan yok olacaktır [ya da "topla şu pisliklerini" diyerek yok ettirilecektir]. oysa ki yönettiğimiz evde, bir sonraki öğünümüzde kullandığımız tabak, 'düzenli dursun' diye bir öncekinin üstüne eklenecektir. aynı şekilde, evin içinde kitaplık olmayan herhangi bir yere bir kitap bırakırsanız, daha sonra elinizdeki bir kitabı rastgele ortalığa atmayacak, önceki kitabın üzerine koyacaksınızdır. üstelik kitaplar, tabaklar gibi kötü bir görüntü arz etmeyeceklerinden, evin çeşitli bölgelerinde "doğal kitaplık"lar oluşması son derece mümkündür.

    [çıkarım: düzen, belli bir yere ("yeri belli") birden çok nesnenin doldurulması, dolayısıyla alttakinin ezilmesi suretiyle ortaya çıkar.]

    n zamanda, o tabağı koyduğumuz yer, yemek yedikten sonra tabağımızı koyduğumuz yer haline gelecek, 8-9 tabak olduğunda canımız sıkılacak, tabakları yıkayacağızdır. ancak bir sonraki öğünden sonra, tabak tekrar oraya konacaktır.

    [çıkarım: moderasyonsuz ortamda optimum düzen, kendi kendini oluşturur]

    benzer bir örnek olarak, mutfakta sigaramızı içerken yakınlarda kül tablası görmüyorsak, modere edilen evde gidip salondan kül tablası almamız daha hayırlı olacakken, yönetimin kendimizde olduğu evde yeterince içbükey her yüzey, yeterli zaman verildiğinde kül tablası olmaya mahkumdur. dolayısıyla mutfakta sigaranızı içerken, alıp da kullanmadığınız muhafaza kaplarını küllük olarak kullanabilirsiniz.

    [çıkarım: muhafazakarlık, devrimin izmaritlerini biriktirir]

    ev etrafımızda şekillendikçe, bir "düzen" oluşur kendi kendine, ve biz süreç içinde bu düzeni "muhafaza" etmeye başlarız. devrimci ev düzenimiz, süreç içinde bir "sabit"e evrilir. bu noktadaki sabit, tamamen bizim istediğimiz şekilde oluşmuş olsa da, kimi zaman huzursuz eder. aha işte o zamanlarda "bahar temizliği" denen yapay seleksyon yöntemi uygulanır, eşyalar itilir çekilir "hah böyle daha iyi oldu" denir, huzursuzluğumuz azalana dek, ev mutasyona uğratılır.
  • "tkky: toplam kilim kütle yitimi" prensibi:

    evin, yine iktidara bağlı estetik perspektifli, gelenek odaklı parçalarından biri de kilimler ve halılardır. parke döşeli bir evde, parkenin üzerinde duran kilim[ler] ya da halı[lar], minderler gibi işlevsiz ve yalnızca estetiğe yönelik olmalarının yanısıra, şehir hayatı içinde gözardı ettiğimiz ve gözardı etmekten zerre rahatsızlık duymadığımız geleneklerimizin evimizdeki [belki de tek] taşıyıcısıdırlar. daha elim ve daha vahim olmak üzere, temizlik sırasında parkeyi şöylece silip geçmek var iken, fazladan iş çıkartan halılar ve kilimler, bu işin minimalde kalmasını doğamız gereği tercih edeceğimizden, yeme-içme seanslarımız sırasında da normalden daha dikkatli, daha özenli olmamızı gerektirecekler, huzurumuzu kaçıracaklardır.

    iktidar boşluğunda ortaya çıktığı kaçınılmaz olarak fark edilen ekstra temizlik yükü dolayısıyla, küçük kilimlerden büyük halılara doğru uzanan bir süreçte, her biri tek tek ortadan kaybolmaya başlayacaklardır.

    buna toplam kilim kütle yitimi prensibi denir, ve geleneklerimizin günlük hayatın dev dişlileri arasında nasıl da ezilip yittiğinin bir göstergesidir.
  • bir evin evrimi o eve perde takılmasıyala başlar, ev sakininin perdelerle elleşme katsayısına göre de olaylar gelişir. perdeleri açıp bir daha kapatmayınca mevsimler yazı gösteriyorsa koltuk, halı vs. solar. yok eğer perdeler kapanmış ve bir daha açılmamışsa o eve doktor girer. bundan çıkarılan sonuç şudur; her evin evrimi ev sakinlerinin ruh haline endeksli bir süreçtir. ayrıca sigara içilen evlerde perdeler sadece sigara içmeyenlere kokar. bu tip evlerde duvara "sigara içilir" tabelası asmakta fayda vardır. ek olarak nerden buluyosunuz bu başlıkları yahu.
  • bir evin evriminin tamamen "doğal" seleksyonun dışına çıktığı durum, potansiyel ilişki geceliği/@mengus taki durumdur.

    eğer ki aylardır doğal evrim sürecine bırakılmış bir eve, yarın, öbür gün yahut daha ertesi gün, bir sevgilinin ve/veya iktidar erkinin gelmesi planlanıyorsa, böyle bir plan yapılma olasılığı varsa, hatta bu planın olasılığı daha ancak kafanızda ise dahi o ev form değiştirir.

    ne yönde? bi sefer yerde tek minicik çöp bulamazsın. evet kül bile. efendime söyleyeyim banyo temizlenir, normalde hiç gözüne batmayan küvetin içi bile "bi tuhaf" görünür sana, ne kadar temizlersen temizle asla "yeterince" temizlemiş gibi hissetmezsin kendini.

    3 makine çamaşır 5 makine bulaşık yıkarsın. evin gizli köşelerinden bardaklar, kaşıklar bulursun.parkelerin üstüne ne kadar çok bozuk paranın saklanabildiğine hayret eder, salon halısındaki kahve lekesini çıkartabildiğini görünce sevinirsin. fayans üstüne dökülen saçların yarattığı öbekler seni entropiye bir daha inandırırken, "a bu gömlek kimin yau?" diye dşünürsün daha önce görmediğin bir gömleği eline alıp baktığında.

    ve temizlik bu kadar derine inmişken, muhakkak ki kağıtlara denk gelirsin. 5 sene 10 sene önceden kalma.. belki bu sefer hepsini atarsın ama, "sikkkkerim manevi değerini" diyerek. [çoğunlukla atamazsın]

    vesaire vesaire. neticede aylarca kendince bir noktaya gelmiş evde, uzun süredir görmediğin şeyleri görmeye ve uzun süredir gördüğün şeyleri görmemeye başlarsın. işte buna "evrim sürecinde çevre koşullarının değişmesi ve adaptasyon" adını veriyoruz.
  • öğrenci evlerinde çok rahat tespit edilebilecek durumlar ve psikolojik bilime danayacak bulgular. tüm bireyler "lay lay lom" havasında girdikten sonra zaman içinde ortaya çıkan durumlar evrimin ters yönde yahut olumlu açıdan gittiğinide gösterebilir. mesela öğrenci evinde bulaşık muamması tamamen bir evrim ifadesidir...
  • daha evvel değinilmiş bir konu olan uzaktan kumanda ile ilgili şöyle bir hadisenin farkına vardım: temizlik yapan tüm insanlarda görülebilse de, çoğunlukla eve yalnızca temizlik için gelmiş insanlarda, televizyon, müzik seti, dvd gibi uzaktan kumanda sahibi cihazların kumandalarını bir araya toplayıp televizyonun yanına yöresine dizmek gibi bir eğilim var.

    bu sizin konforunuzla aranıza giren bir çatışmadır. niçin? temel sebep: ben o kumandayı almaya oraya gidecek olsam, zaten cihazın düğmesine elimle basarım. dolayısıyla kumandanın doğal lokasyonu, salonda oturduğunuz noktadan erişebileceğiniz bir yerdir. bu da genellikle zaten insanlar otururken erişebilsinler diye tasarlanmış olan, adına sehpa dediğimiz alandır. diyelim ki sehpa yok, o zaman da koltuğun üstü yeterince makul bir seçimdir. koltuğun üstündeki kumanda, dağınıklık değildir.

    dış temizlik güçleri ile ilgili bir diğer problem de, "çanak gerçeği" diyebileceğimiz konudur. aynen kültablasına evrimleşen orta ve küçük ölçekli içbükey yüzeyler gibi, yeterince büyük ve içbükey her yüzey de (kristal şeker çanağı, çömlek, vesair) "falan filan çanağı" haline gelecektir.

    önce bir çakmak, yahut bir gömlek düğmesiyle başlayacak her şey. nereye koyacağını bilemeyip, bulduğu ilk çanağın içine atacak onu. üç beş derken, orası "resmi falan filan çanağı" haline gelecek, takribi 2-3 ay içerisinde kaybettiğiniz her şeyi bulacağınızdan emin olduğunuz bir sihirli çanağınız olacaktır. bunu istemek veya istememek sizin elinizde.
  • cehenneme övgüadlı kitabıyla gunduz vassafın üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur. hele ki evin evriminde salonla tuvaletin yerini değiştirmesinin totaliter yapıya muhalif bir tavır oluşturacağına dair olan bölümü oldukça enterasandır.
hesabın var mı? giriş yap