bir insan
-
fallaci'nin romanı varmış..şahane olmalı fakat okumadım.benim anlatmak istediğim farklı ama;
bir insan, varlığıyla kazanılmış, hak edilmiş bir insan.her şeyiyle benim, her şeyiyle biziz.fakat farkında değiliz kıymetimizin.
hep yanı başımızda olmuşuz, birbirimizin.. öyle içimdeymiş o, öyle içindeymişim ben, eleleyken bile yalnızlıklar yaşamışız.
sonra gerçekten, büyük ve derin yarıklar olmuş.ayrı yarıklar bunlar, daha önce hangi adı batasıca deliklerin içine beraber girmişsek, şimdi o yarıkların hepsi küller ile kapanmış.nefes almak için, hatta birebir bir nefes olabilmek için başımı sokacak bir delik aramışsam; senin yanı başımda duran siluetini görüp, dokunamamışsam ve sen o yarıkların da en kallavisine doğru yola çıkmışsan, sanki ? bir insan.. yok, bir insandan da fazlası, daha dün buradaydın, bugün neredesin? hangi dünyanın magmasından beni duymazlıktan geliyorsun?
o kanepede hatıralar bırakmışız, ruhunun mayasından hamur* parçaları dökmüşüz.gözüm kişisel tarihimiz arıyor.et ve kemik yanılgısı..
ne kadar değerliymiş meğer; etrafımdaki niceleri gibi.. itirafı adamı zorlar, onlardan daha değerli.. -
italyan gazeteci-yazar oriana fallaci'nin buyuk ask yasadigi yunanli direnisci alekos panagoulis ile olan iliskisini ve panagoulis'in hayat hikayesini anlattigi romandir. donemin politik koşullarina da aciklik getiren romanin ingilizcesi "a man", almancasi "ein mann"'dir.
-
orijinal adı un uomo olan oriana fallaci ’nin devrimci sevgilisi alekos panagoulisin ölümünden sonra 1979 yılında yazdığı, aslında panagoulis’e verdiği sözü tutmak için ona hitaben kaleme aldığı hayat hikayesi. kitap politik hatta ideolojik bir roman olarak tanımlanabilir. masal gibi yazılmıştır ve klasik masal yapısındadır.
roman, papadopoulos ’u öldürmeye teşebbus eden alekos’un başarısız girişiminden sonra hapiste yaşadıklarını, hapisten kacma çabalarını, yargılandığı mahkemeleri, aklını kaçırmamak için bulduğu yöntemleri, paranoya nın sınırı olmadığını, yunanistan’ın bağımsızlığı için hayatı boyunca süren savaşını, ideolojisine nasıl hayatının diğer yönlerinden daha fazla değer verdiğini anlatmaktadır.
fallaci’ye “benim mutlu olacağım bir kadına ihtiyacım yok, çevrede bir erkeği mutlu edebilecek birçok kadın var. benim ihtiyacım olan hem arkadaşım, hem dostum, hem suç ortağım hem de kardeşim olacak bir yoldaştır. ben her zaman mücedele/ savaş içinde oldum, bundan sonra da böyle olacaktır.” demiştir.
kitap coğrafyaların, ideolojik değerlerin, geleneksel olmayan ilişkilerin içindeki gerçek aşkın, sevginin bilinemez boyutlarının,işkencenin, adaletsizliğin, kaçma ihtiyacının, insan haklarının, ölüm korkusunun, ülke sevgisinin, kaybetme kabusunun ve sadakat in herbirini ayrı ayrı düşündürür; bir bütün olarak ise bir solukta okunacak tarihin bir kesitini size sunar.
ayrıca, beni çok iyi tanıdığına inandığım bir dostumun bana şiddetle tavsiye etmiş olduğu ve bir çok farklı konuya bakış açımı değiştirmiş olan eser dir.
(bkz: tesekkurler)
(bkz: gonul borcu)
(bkz: bir kitap okudum hayatım değişti)
alekos panagoulis der ki:
"fui sempre, e sono, un combattente che lotta per una grecia migliore, un domani migliore, una società insomma che creda nell'uomo. se io mi trovo qui è perchè credo nell'uomo. e credere nell'uomo significa credere nella sua libertà. libertà di pensiero, di parola, di critica, di opposizione: tutto ciò che il golpe fascista di papadopulos ha eliminato..."
"...io non amo la violenza. la odio. non mi piace nemmeno l'assassinio politico. quando esso avviene in un paese dove esiste un libero parlamento e ai cittadini è data la libertà di esprimersi, di opporsi, di pensare in maniera diversa, io lo condanno con disgusto e con ira. ma quando un governo si impone con la violenza e con la violenza impedisce ai cittadini di esprimersi, di opporsi, addirittura di pensare, allora ricorrere alla violenza è una necessità. anzi un imperativo. gesù cristo e gandhi ve lo spiegherebbero meglio di me. non c'è altra via, e che io non vi sia riuscito non conta. altri seguiranno. e riusciranno. preparatevi e tremate..." -
bir insanım ben
elleri ve ayakları olan
kocaman, elleri ve ayakları.
az öpülen az sevilen
çokca yalnızlığa mahkum edilen.
geri kalmış medeniyetler gibi
ne konuda geri kaldığını bir türlü bulamayan
cahilliğine muska takmış
muskayı yırtıp atmış, içine bakmamış
bir güzel insanım.
insanım ben, bir
dünyaya bir kadınla gelmişim
muhakkak ki bir kadınla gideceğim
fakat kadınlar beni sevmez
değişik bir mahlukatın
yüzyıllarca ölümü düşleyen fakat
dünyaya sürgün edilmiş
bir yeni türüyüm.
uzun ömrümde çok az yer görmüşüm
çok az insana adını sormuşum
adını sorduğum insanların pek azının adı varmış
çay içmeyen, kübra'yı seven, babaannesi ölen
bir basit insanım.
boş zamanlarımda boş dururum.
bir çok şeyi anlamaya çalışmaktan vazgeçtim
ve öldüm.
dokuz tahta altına girmedim
aranızda dolaşıyorum.
bana anlam yüklemeyin,
paltosu çalınmış, büyük engizisyoncuyla şahsi problemleri olan
fazlaca basit bir insanım.
bir, ben, insanım
zavallılığım hep tanrıya küfür oluyor
aşık olduğumda genellikle şirke düşüyorum
yüce yaratıcı beni sevmiyor,
benim hislerim ona karşı nötr.
hepiniz doğru tahmin ettiniz, ben bir insanım.
sartre'ın bile en çok "bulantı"sını
camus'nün "düşüş"ünü severim.
hep bir insanım
çokca yalnız, çokca bir.
azca tanrı, çokca şair. -
benazir butto'nun doğu'nun kızı adlı otobiyografik eserinde okuduğunu yazdığı bir kitap. ilk defa orada öğrenmiştim bu kitabın varlığını. sanırım orada the man olarak geçiyordu.
-
erbil tuşalp'in 12 eylül işkencelerini anlattığı "bin insan" kitabının adı, bu kitaptan mülhemdir.
-
a. kadir şiiri. şöyledir:
seni bir gün
çekip aldılar topraktan,
benzedin köksüz bir ağaca.
önce öğrettiler sana uygun adımı,
sonra büyük şehirlerini gösterdiler avrupa'nın.
en muazzam saraylar karşısında bile sen
evini unutmadın.
varşova'da kaputun kaldı,
dunkerk'te arka çantan.
düştü bütün fotoğrafların sivastopol'da.
bir şafak vakti paris'te bıraktın zavallı yüreğini,
kurşuna dizilenler karşısında.
lanet okusunlar sana bırak,
iyi bir asker olamadın diye.
ölmesini bildin ya sen arkadaş kurşunuyle,
iki çürük patatesi
ekmek torbanda unutarak! -
bir insan
seni bir gün
çekip aldılar topraktan
benzedin köksüz bir ağaca
önce öğrettiler sana uygun adımı
sonra büyük şehirlerini gösterdiler avrupa'nın
en muazzam saraylar karşısında bile sen
evini unutmadın
varşova'da kaputun kaldı
dunkerk'te arka çantan
düştü bütün fotoğrafların sivastopol'da
bir şafak vakti paris'te bıraktın zavallı yüreğini
kurşuna dizilenler karşısında
lanet okusunlar sana bırak
iyi bir asker olamadın diye
ölmesini bildin ya sen arkadaş kurşunuyle
iki çürük patatesi
ekmek torbanda unutarak
a. kadir'in bir şiiri.
"yahu senin bir insan şiirini pek beğenmiş nazım, kim bu a. kadir diye soruyor mektubunda." -
orhan kemal'in ekmek kavgası isimili kitabında yer alan öyküsüdür.
--- spoiler ---
- ...beyefendi! her yerde insanlar... koşuşuyorlar, gidiyorlar, geliyorlar, tutuyorlar, koparıyorlar... yığın yığın, vıcık vıcık; sürü sürü insanlar... üzerinize atlıyorlar, lokmanızı ağzınızdan kapıyorlar beyefendi. beyefendi insanlar kurt gibi, kurtlar gibi saldırıyorlar beyefendi!"
--- spoiler --- -
doğu bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızım bir olay anlatırken sürekli kullandığı deyimleşmiş cümle.
bir insan bir insan bunu nasıl yapar bir insan.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap