*

  • zaten satacak olan urunu baska sekilde pazarlayamadiklari ichin gayet luzumsuz senaryolar esliginde coluk cocugun diline duserekten hazirlanan kisa ticari gosterimler. bu bahsi gecen senaryolar bir kac cesit olabilir

    turuncu kazak ve yesil etek giymish olan bayan otomatik camasir makinasinda denedigi tum deterjanlardan nefret etmektedir. hicbiri yeterince iyi degildir. bu bayan caresiz bir aninda buyuk bir ozenle makinasinin uzerinde dizdigi on sekiz adet eski deterjani bir vurusta yere devirmek durumundadir. bu karmasik is kesinlikle hafife alinmamalidir.

    cok taninan cok bilinen bir halk adami carsi pazar gezip ortadirek mensuplarinin kalplerini calmakta sonra da parmagini edepsizce sallamaktadir

    huseyin cay adindaki mavi gomlek giymis adanali usta belirli bir marka deterjanin sehir suyu ile ya da makina standartlariyla optimum uyumu yakalayabilecegine dair kurmasi gereken cumle icin haftalarca calishmistir

    vesaire vesaire
  • bu reklamlarda yikanan her giyecek makinadan utulu cikar utulu asilir
  • beyazdan daha beyaz olma paradoxu
  • bir de camasir makinasi tamircisi tutulur... replik ezberletilir...
    o gunden itibaren tamirci yalanci gomlegiyle iflas eder, mahalleden atilir..
  • her daim "yeni" bir versiyonu cikan ama "nedir kardesim yeni olan" deseniz yapimcilarinin apisip kalacagi temizlik malzemesi.
    (bkz: beter olun)
  • kim olursan ol gel tadindaki tum halki kucaklayici tavirlariyla ayri bir yeri olan reklamlardir..deterjan ureticilerinin favori lekeleri olan cimen, ketcap ve murekkep lekeleri ister dagda bayirda yuvarlaniyor olun, ister agziniz degil kicinizla yiyor olun, ister hiperaktif iskolik olun murekkebi galonla tuketiyor olun, sizi yine de bagrina basar, halkin tum kesimlerine careniz bendedir der..bu reklamlari seyreden halkim bilinclenir ve artik bilir ki nice muruvvet, nice kerametin sirri kullanilan deterjandadir, camasirlarinizin beyazlik derecesi yuzunden az mi yuva heder olmustur, az mi yuva yapilmistir..sevgililer birbirine bu beyazlikta kavusur, kiskanclar bu beyazligin parlakligiyla catlatilir..

    toplumun degisen sosyoekonomik yapisina da ayna tutan bu nadide reklamlar artik gostermektedir ki yurdum beyleri de sayelerinde en az hanimlari kadar bilinclidir, eskiden altin gunlerinde konu maymunu olan masa ortuleri artik yurdum beylerinin de kabul gunlerinde malzeme konusudur, erkeklerimiz kendini mutfaga temizlige vermistir..cocuklarin bile basina bela olan, her kesimden insanin psikologlara cuvalla para odemesine gece uykularinin kacmasina neden olan ultra beyazligin formulu her zaman gokkusaginin altindaki altin kupu gibi erisilmez olsa, siz uzandikca cikan her yeni deterjanla elinizden kacsa da, makul fiyatla dogru deterjani sectiginiz surece mutlulugun anahtari bellidir, yakalayin parlak isigi, cikin kosturun sarki soyleyin cimlerde ovalarda..lakin ben hala hayalkirikligindayim, bilgeligin elcisi deterjanlar henuz pmsli kadinlarin dertlerine yonelik bir reklam yapmadilar, ona yanarim..
  • olayı biraz daha modernize ederek, çekim alanlarını ev içi banyo ortamından alıp, fransız sokağı gibi göz açıcı yerlere endeksleyen, buna rağmen, 2 ayrı makinede iki farklı deterjanla 40 farklı lekeyi çıkarım gücünü, noter huzurunda onaylatmaktan vazgeçmeyen, ajansların hep aynı repliği yazmaları dolayısıyla en basit işleri haline gelmiş olan reklamlar silsilesi.
    nedense deterjan hep çamaşırın içine derinlemesine işler, lekeyi söküp atar. düşük ısılarda bile...
    ve bu külliyen yalan repliklere kendileri dahil kimse inanmaz.
  • bu reklamlarda hep madur ve çaresiz olan ev hanımlarıdır.. boyle genisce bir alanda bir dolu teyze toplanır, bir platform uzerinde madur bir ev hanımı, iki çamaşır makinesi, bir de doktor görünümlü bir uzman vardır. diger teyzelerden oluşan kalabalık önünde iki ayrı makinede "isimsiz deterjan" ve "isimli deterjan"la bir takım deneyler yapılır. uzman amca herzaman güleryüzlüdür, e tabi onca kadının arasında tek erkektir. ve bu reklamlarda herzaman isimi olan deterjan galip çıkar..

    oysa, "ev hanımı" yerine koysunlar bir "erkek üniversite öğrencisi"; görün nasıl isabetli ve farklı olur bir anda reklam...
    fakültenin yemekhanesinde yemek yerken üzerine dökülen çorba lekesini nasıl çıkaracağını bilemeyen bir elemanı alsınlar. o platformu da üniversitede en büyük amfiye kursunlar, toplasınlar bütün gurbet erkek öğrencileri amfiye.. sonra doktor kıyafetli uzman çocuğa hangi deterjan daha başarılı onu göstersin.

    haa bir de renkliler hangi programda, beyazlar hangi programda, yünlüler hangi programda ve kaç derecede yıkanır.. uzman amcanın bunları da öğretmesinde fayda var..
  • deterjan filmi yazmak, bir reklamcının en büyük kabuslarından biridir. ne yeni bir ürün faydası vardır, ne de
    akıllıca yaratıcı işler yapacak alanınız. müşteri bu ürünlerde asla risk almak istemez. konuştuğunun orta zekalı bir ev hanımı olduğunu vurgular durur... illaki yaratıcı olacam ben diyorsanız, deterjan filmlerinin vazgeçilmezi olan demolar ne güne duruyor. hani hödö bödö moleküllerinin gelip, çimen lekesini şıp diye çıkardığı 10 saniye boyunca çok özgürsünüz. ister üçgen molekül yapın, ister pembe toplar... kısaca osur osur ipe diz işte. insanlar da hakkaten öyle moleküller var sansınlar... ha yok mu? var tabii, ama öyle abartıldığı gibi değil.
  • bu reklamlarin angutluktaki rakibi margarin reklamlaridir, ozellikle de daha geleneksel tuketiciyi hedef alanlari. reklamlardaki kadincagizlar icin hayatin anlami (camasirlari sakizzzz gibi yikamanin yanisira tabi) evin erkegine annesinin yemeklerini aratmayacak yemekler pisirmek, ennn bi lezzetli borekleri yapmak, bu konuda butun ev kadinlarini sollamaktir; oyle ki olur da beyefendi masada hosnutsuzlugunu ifade ederse veya falanca ya da filancanin daha iyisini yaptigin ima ederse dunya baslarina yikilir, perisan olurlar. ahhh, ama neyse ki kara gunlerin sonu yakindir, hödö margarini dertlerine derman olmak uzere kosebasindaki bakkalda beklemektedir onlari. sukurler olsundur, yuvanin mutlulugu kurtulmustur.
hesabın var mı? giriş yap