• muzisyen, sarkici. nina simone gibi bir kimseyi dusunduren tiryaki, sutsuz, sade sesin sahibi, yirmi uc yasinda bir adammis meger. olur sey degil. hayat hikayesi de tuhaf. pek guzel calip soyluyor. yolu acik olsun.
  • soulseek hediyesi olan yetenekli insan. genelde tamamen akustik olan albümleri arasında kanımca en güzeli 2004 tarihli young godtan çıkmış olan rejoicing the handstir. albümle aynı isimdeki şarkı dinlenmeye değer.
    akşamüstü klasik kedi şarap mum üçlüsünün yanına çok yakışan bir ses.
  • huysuz conjurer edwin'e benzemektedir kendisinin tipi.
  • bestelediği kısacık şarkıları evde kaydederken arkadaşları tarafından bir albüme koyması için teşvik edilmiş kişidir.
    aynı zamanda bu yaşta bu üretkenliği kendisine yetmemiş bir de the thumbs touch too much ve the pool of athletic swimming adlı iki tane kitap yayımlamıştır bu yaşında.
    ismi syd barrett, nick drake gibi isimlerin arasında anılmaktadır, kalbi buna nasıl dayanıyor bilemiyorum.
  • son albümü ve ilk stüdyo albümü olan rejoicing the hands'ten sonra aynı şarkı koleksiyonun ikincisini de kaydedecek ve yayınlayacak olan kişi. bu ikinci albümün ismi ispanyolca kırmızı oğul anlamına gelen nino rojo olacakmış, anneyi temsil eden ilk albüme nazaran, daha az sakin, daha kırmızı bir ikinci albümü yolda..
  • kesinlikle bir pop-folk fenomenidir devendra banhart. çocuksu, eğlenceli, hareketli; ama bir o kadar da içten ve samimi şarkıları ile direk yüzünüzü güldürür. 1981 yılında teksas'da doğan banhart'ın adını ailesinin düşüncelerine önem verdiği hindistanlı bir mistik koymuş; annesi ve babası boşandıktan sonra annesinin yanına caracas, venezuela'ya taşınmış ve burada büyümüş. bu dönemi " venezuela was insane, you don't go out after 8 because it's too dangerous. you don't wear nice sneakers because, while here you may get assaulted, there you just get killed." şeklinde tarif etmiş bu nedenle. annesi tekrardan evlendiğinde üvey babası ile los angeles'a taşınmışlar. 1998 yılında ise 12 yaşından beri şarkı yazmakta olan banhart evi terk edip san francisco art institute'e burslu olarak girmiş. daha sonra bir süre şehir şehir gezmiş ama san francisco'ya tekrar döndüğünde onu kabul eden her yerde çalmaya başlamış ki bunlar genelde irlanda barları ve etüyopya restoranları tarzında yerlermiş. 2000 yılında banhart okuldan atılmış ve paris'e taşınmış. burada küçük bir klübün sahibi tarafından keşfedilmiş. daha sonra tekrar amerika'ya dönmüş ve bir süre san francisco ve los angeles arasında gidip gelmiş. bir gün siobhan duffy'nin sound check ini yaparken young god records sahibi micheal gira tarafından fark edilmiş. zaten daha sonrası da gayet gözler önünde, 4 tane mükemmel albüm, farklı bir ses, samimi sözler... sadece sözleri değildir de samimi olan. sahneye çıktığında seyirciyle bir olmasını bilir, şarkıları hep bir ağızdan söyletmesini bilir. sahne kostümü olarak kısacık şortlar giyer ve daha sonra da projeksiyondaki görüntüsüne bakarak "daha önce tavuk gibi bacaklarım olduğunu fark etmemiştim." diyerek tavuk dansı yapar. bu kadar da alçakgönüllü ve içtendir.
  • bu adamı görmeden önce güzel güzel,sakin sakin müziğini dinliyodum. ama baktım adam süper boxerla,uzun saçları ve şahaneler şahanesi koca sallanan küpeleriyle arzı endam ediyor kliplerinde,çıldırdım bende.artık adamın o hallerini düşünmeksizin müziğini dinleyemiyorum. arada gülüyorum hatta.ne sefimlisin sen devendra.
  • uzun yolda iyi gider. kamyocunun, tır şöforunun dostu bir sanatçıdır.
  • (bkz: pensando enti)
    (bkz: i feel like a child)
    aslında hepsi
hesabın var mı? giriş yap