duyumsamak
-
(bkz: duyumsama)
-
hissetmenin entel kuntel versiyonu
-
travis and tyler durden beylerin, şu kainatta en sevdiği kelimedir.
-
(bkz: ecevit türkçesi)
-
(bkz: sense). ingilizcede sense geçen cümleler konudaki hissiyat durumuna cuk oturuyor ama türkçede içinde duyumsamak geçen cümleler fazla artistik kaçıyor gibi sanki. mis gibi hissedebiliyorken*, neden duyumsayalım değil mi ama...
-
sanırım ilk kez kenan kalecikli isimli bir yazar vesilesiyle hayatıma girmiş kelimedir.
yazarın yalnız sen varsın isimli, bana samimi gelen bir kitabını okumuştum ortaokul sıralarında. o zamanlar aşk denilen naneyi ilk kez çiğnemekteyiz. kitapta anlatılan bu acayip, hastalıklı, problemli, melankolik, yarı-platonik aşk hikayesi arasında, yazarın iç muhasebesi ve kendi kendine hayata dair içlenmelerini okurken, bu kelime gelip yapışmıştı damağıma.
o gün bugündür işte, duyumsadığımı sanıyorum hayatı. sonra bir de alev alatlı sağolsun "-mış gibi yaşamak" kalıbı geldi misafir oldu. dilimin kenarında artık, "duyumsamak"la "-mış gibi yaşamak" ikilemler ikliminde yan yana yaşayıp duruyorlar. o değil de, bu arada hayatı yaşamayı unutuyor insan... -
-
şekil bakımından içselleştirmek gibi bir şey.
-
hissetmek'i turkcelestirmek icin mi yoksa gercekten derin bir anlam katmak icin mi kullanildigini merak ediyorum, ozellikle cevirmenler tarafindan.
il pendolo di foucault'nun cevirisinde hissetmek kelimesi hic yok. "ıcim bombos, kafam aydinlik, dupduru, aluminyum bir tencere gibi piril piril duyumsuyordum kendimi" gibi bir cumlede hadi biraz anliyorum ama "icerinin sicak oldugunu duyumsadim" ne yahu? -
ghost filmindeki sam - molly - oda mae üçgeninin tanımıdır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap