• ing. ad verme, yetki verme.
  • tam türkçeye nasıl çevireyim bilemedim ama, şöyle deneyelim: bir şeye sahip olma hakkı. mesela, bir işyerinde kayıtlı çalışan olarak bilmemkaç izin gününe hakkınız vardır, ingilizce buna "entitled" olursunuz.

    bir de bu hakkın sanısı vardır (bkz: sense of entitlement)
  • ornegin bi universitenin bolumunden mezun oldugunuz zaman, o diplomaya 'entitled' olursunuz.
  • hakediş. yane ben böyle derim.
  • the white stripes eski solisti jack white'ın lazaretto albümünden bir parça.

    every time i'm doing what i want to
    somebody comes and tells me it's wrong
    whenever i'm doing just as i please
    somebody cuts me down to my knees
    yeah, somebody cuts me down to my knees

    in a time when everybody feels entitled
    why can't i feel entitled too?
    somebody took away my god given right
    i guess god must have gave it to you
    yeah, i guess god must have slipped it to you

    stop what you're doing and get back in line
    i hear this from people all the time
    if we can't be happy then you can't be too
    i'm tired of being told what to do
    yeah, i'm sick of being told what to do

    there are children today who were lied to
    told the world is rightfully theirs
    they can have what they want, whenever they want
    they take like caesar and nobody cares
    live like caesar and nobody cares

    i can't bring myself to take without penance
    or atonements or sweat from my brow
    though the world may be spoiled and getting worse every day
    don't they feel like they're cheated somehow
    i feel like i've been cheated somehow

    stop what you're doing and get back in line
    i hear this from people all the time
    if we can't be happy then you can't be too
    i'm tired of being told what to do
    yeah, i'm sick of being told what to do

    i guess nobody on earth is entitled
    not mothers, not children, not kings
    not a one single person on god's golden shore
    is entitled to one single thing
    we don't deserve a single damn thing
  • ing.kendinde hak gorme
  • bu kadar güzel bir kelime ki çok kıskanıyorum bu kelimeyi, aşırı derecede isabetli ve türkçede tam bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum.

    bugün bir konu hakkında yabancı bir forumda çıldırıyorum, haklı miyim haksız mıyım diye sordum. bir tane kullanıcı

    "..., that’s totally ok for whatever reason, but for your entitlement. ...frankly it sounds like you couldn’t make the appointment due to poor planning. your ... is asserting perfectly normal boundaries."

    gibi bir cevap vermez mi, your entitlement yani senin problemin, şikayetin değil de nasıl desem yani senin "aslında temeli olmayan yakinman" gibi bir anlam çıkıyor sanırım tercüman arkadaşlar düzeltebilir.

    cevaba zaten çok gıcık oldum* bana haksizsin demiş puşt. o entitlement yok mu.
  • türkçe karşılığı “hak etme zihniyeti” olabilecek kelime. “entitled” kişi her şeyin kendi hakkı olduğunu düşünen kişidir.
  • bir kişiyi tarif etmek için kullanıldığı vakit, yüzde 90 ihtimalle, iyi anlamda kullanılmayan 'kendin(d)e hak görme'yi ifade eden terim.

    türkçeye çevirince yeterli kadar etkili olamıyor tabii ama bu ülke sınırlarında herkesin her şeye entitled olduğunu söyleyebiliriz, belki o zaman daha kolay anlaşılır. burnundan kıl aldırmayan, kendini başkasından her daim üstün gören, bilmeden etmeden ya da sormadan soruşturmadan bir konu ya da kişi hakkında kendi kanılarının yüzde yüz doğru olduğunu kabul ederek hareket eden, istediği/beklediği olmadığında karşısındakinin değerini düşürerek kendi değerini yükselteceğini sanan vb. kişiler olarak örnekleri çoğaltabiliriz.

    kısaca, konu değişse de (ilgi, sevgi, para, şöhret, kariyer, vb.) yaklaşım değişmez. ana tema her zaman zerre hak edilmeyen şeye utanmazca erişme talebidir.

    gerekli edit: erkeklerin kadınlar hakkındaki her konuda uyguladıkları ya da yaptıkları yorumlar da entitlement'a girebilir bu arada.
  • türkçe karşılığı olmaması sıkıntı yaratan bir kelime.
hesabın var mı? giriş yap