• ilk defa sozluk ortaminda rastlayip beni tefekkure suruklemis bir ifadedir. fasist, irkci, soven gibi sozcuklerin "ama" edatiyla daha olumlu bir sifata baglanip masumlastirilmaya, mesrulastirilmaya calisildigina ilk defa tanik oluyorum. "fasist" gibi bir sifati haiz olan insanlarin bunun disindaki ozelliklerini onun fasistliginden bagimsiz dusunerek fasist sahsin da methilecek yanlari oldugunu belirtmek en iyi ihtimalle naiflik en kotu ihtimalle de fasistlik olsa gerek. sozluk ortaminda her ikisi de var ne yazik ki.. naiflik veya fasistlik her ikisi de fasizme guc katiyor, onu pekistiriyor.. sonra etraf fasist ama bilgili; tecavuzcu ama yakisikli; iskenceci ama agir siklet boks sampiyonu; gerici ama efendi insanlarla dolup tasiyor, sirin mi sirin, hosgorulu mu hosgorulu, demokrat mi demokrat bir topluma dogru yelken aciyoruz.
  • faşist denildiğinde aklımıza ilk düşen bir ülkücü profili oluyor. ikincisi, insanlıktan görüngü düzeyinde çıkmış ve her an saldırmaya hazır, koşullandırılmış bir canavar. bir nevî uruk-hai. bu yüzden, ölüm karşısında sıtmayı kutsamak gibi, olumlu bir izlenim doğabiliyor ister istemez. sorun bu olumlu izlenimin siyasî bir meşrûiyeti teslim edip etmediğinde gibi.

    ikinci dünya savaşı sonrasında faşizm tecrübelerinin (siyasi partilerinden edebiyatına, kuramlarından sanatına), müfredatlardan ve kültür sahasından (neredeyse) tamamen dışlanması faşizm hakkında bilgilenmemizi önledi. hiç haberdar olmadan söylüyorum: italyan faşizmi döneminde, öncesiyle sırasıyla, muazzam tartışmalar, en az sosyalist fraksiyonlar kadar çeşitlilik, farklılaşmalar ve itirazlar olmalı. duçe kazandığında, sadece liberal-solak muhaliflerini değil, farklı türden faşizmleri de yenmiş olmalı. fütüristlerin faşizm tartışmaları zengin olmalı. almanya'da da, italya'daki kadar olmasa benzer bir iç-mücadele olmuş, dergilerde kongrelerde faşizmler çarpışmıştır muhtemelen. faşizm "önümüze geleni yıkalım" diyip hemen eyleme girişmemiştir; tarışmış, düşünmüş, ayrışmıştır.

    biz savaş sonrası bir çağın mahsûlü olduğumuz için, makul ve isabetli kaygılarla, faşizmden doğru dürüst haberdar olamadık. yan etki'si bu.

    tıpkı "ay, sende hiç komunist'e benzemiyorsun" tepkisinde olduğu gibi, zihinde kurulmuş olanla hakikî olan arasında bir marj olması verili, bilişsel. ama sözlükte faşizmi yekten öven yazarlara bu yolla güzelleme yazmak sahiden de çok yaygınlaştı.

    çok bilgili, çok efendi, çok şu, çok bu...[biligili olmak ile malûmatfuruş olmak aynı oluşu bildirmiyor, bu da bir not olsun]

    tamam, kabul, öyle olsun.

    peki, o çok bilgili/efendi/oturaklı olan insan yarın iktidar yüzü gördüğünde
    benim gözlerim boncuk boncuk olduğu için; "sanırım farklı düşünüyorum" dediğim için; söylediği marşı söylemediğim için bana hangi cefayı yaşatacak ?

    "aman, ne iktidarı" denilebilir. iktidarı başbakan olmakla özdeşleştirmesin arkadaşlar bir zahmet. elinde iki bardak su olsa, birini bana ya da 'öteki'ne verecek mi ? vermeyecek.

    efendiliğin de bilgili olmanın da bir nitelik sorunu vardır. abdurrahman dilipak'ta emin olun çok bilgili ve çok çok efendi: yer misin ?

    bir insan faşist dahi olsa siyasal tavrına indirgenemez ancak. sanırım burda ölçü, düşülen şerhin meşrûiyet vurgusu taşıyıp taşımadığı.

    sözlükte epeyce tepki toplayan, faşist sıfatını üzerine kendisi biçmiş bir yazarla sohbeti, muhabbeti olan biri olarak; onunla tanışmış olmakta dolayı mutluyum sözgelimi ben. bu meselenin salt beni ilgilendiren beşerî kısmı. siyasal bir tutum olaraksa, sıfatının kendisinde meşrûiyet görmüyorum. ama o zaten, siyasî mücadelenin konusu.
  • history yerine herstory tutan insan mesela. yok böyle bişi ama netekim olabilir de pek yakında...
  • (bkz: #8338432)
    (bkz: #8340356)
  • (bkz: #8381659)
  • her türlü bilgi birikiminin insanlık yararına olmadığının güzel bir kanıtı olan hayranlık ifadesi..

    bir de kendisine sunulan her bilgiye ağzı açık ayran delisi gibi bakanların mevcudiyetinin göstergesi..

    misal; " faşistler ikinci dünya savaşında kahramanca savaşmışlardır.. faşizmi benimseyelim, kurtuluşumuz ona bağlıdır " türünden laflar edenlerin bu sloganları üretecek bir bilgi dağarcıkları olduğu kesin..
    aman ha, alkış tutmayı ihmal etmeyelim, zor iş ne de olsa bilgili olmak, kim uğraşacak iki satır okuyup bilgilenme işleriyle, bunların verdiği hapları yutarız yeter bize..
  • çok bilgili bir örneği olarak hitler'e kulak verelim, bakalım bu tür bir hayranlık onun için ne ifade ediyor;

    "kim ki kitleleri elde etmek ister, kitlelerin kalbini açacak anahtarın ne olduğunu nerde olduğunu da bilmek zorundadır. bütün tarih boyunca, en şiddetli devrimleri harekete geçiren güç (burada kendi karşı-devriminden sözediyor), kitleleri kendine bağlayan bir bilimsel düşüncenin yayılmasından çok, kışkırtıcı bir fanatizmde ve kitleleri çılgına çeviren gerçek bir histeride saklıdır.... akıl ve mantık size, bana yönelmemenizi salık verebilirdi: sizi bana getiren sadece imanınız oldu! "

    demek ki kendi fikirlerine hayranlık duyanları bile koyun sürüsü olarak görmekten hiç çekinmemiş bu hitler..

    bir de mussolini'ye gözatalım mı aynı konuda, ne dersiniz?

    “kitleler, sadece basit ve uç (aşırı) duygulara aşinadır. onları sadece imajlar etkiler..”
    mussolini de sunduğu bilgilerin peşinden gelecek olanları hitler'den farklı görmüyormuş demek..

    hitler'in koyun sürüsüne katılmaya, mussolini'nin imajından etkilenmeye; peşlerinden gelecek kitlelerin ne denli zavallı olduğunu bağıra bağıra söyleyenlerin engin bilgilerinden faydalanmaya kararlı mıyız hala?
    oldu o zaman..
  • (bkz: #3611765)
hesabın var mı? giriş yap