1247 entry daha
  • --- alıntı ---

    fetih 1453
    10 temmuz 2018
    https://www.facebook.com/…er/posts/2121165954579190

    1. 2012 yapımı hamasi film. istanbul'un fethini anlatıyor. 1970'lerin kara murat filmlerinden hallice.

    2. fetih öncesinde fatih etrafındakilere bağırıp çağırıyor. vezirleri ile ilişkileri bile bağırıp çağırma seviyesinde. mesela vezir mealen diyor ki, "macaristan bize karşı sefere hazırlanıyor. biz bizans ile savaşırken onlar da buraya gelirse iki düşman ile birden nasıl başa çıkacağız?" fatih, veziri ile doğru dürüst konuşmuyor bile... bir plan da sunmuyor. sadece bağırıyor! gerekirse hem bizans hem de macaristan ile aynı anda savaşacağını haykırarak veziri susturuyor. fikir alışverişi yok... değerlendirme yok... hesap kitap yok... harp stratejisi yok... b planı, c planı desen hiç yok.. varsa yoksa diklenmek, dayılanmak!.. böyle bir tasvir her şeyden önce osmanlı'ya ve fatih'e hakaret. ama herhalde vatan-millet adına yapılınca makbul oluyor.

    3. belli ki, bütün işler tek bir adamın dehası ile yürüyor. ilgili tek adamın başveziri dahi kıyam etmekten öte bir fonksiyona sahip değil. (madem işler böyle yürüyor, o zaman vezirlere ne gerek var?)

    4. filmde yerli yersiz bağırıp çağıran tek karakter fatih değil. ikinci baskın karakter ulubatlı hasan da benzeri tavırlar sergiliyor. mesela, istanbul'un kuşatılmasının ardından bir süre sonuç alınamayınca, askerin morali bozuluyor ve fethin başarısına olan inanç sarsılmaya başlıyor. morali bozulan askerlerden bir tanesi, "olmayacak galiba bu iş, buralarda telef olacağız" mealinde bir iki laf edince, ulubatlı hasan derhal bıçağını çekip askere saplayıveriyor ve asker oracıkta ölüyor! (filmin senaristi herhalde bu sahneye şahit olan seyircinin "oh oldu haine!" demesini ummuş! kim bilir, belki de haklıdır.) filme göre, 1453 osmanlısında insan hayatının bozuk para kadar değeri yok ve vatan-sancak-din adına bağırıp çağıranların her türlü hukuksuzluğa hakkı var. tabii kimin sesi daha çok çıkarsa, en kahraman o! en çok ses çıkaran ve diğer sesleri bastıran kişi, "fikir" tartışmalarını da kazanıyor.

    5. milliyetçiliğin bağırıp çağırmayı, onu bunu hain ilan etmeyi ve yok yere insan harcamayı sevdiği malum. ama rasyonalite ve sağduyuya bu denli yabancı olmak ürkütücü.

    6. ne fatih'in ne de osmanlı'nın 1453 yılı itibariyle istanbul ile hiçbir tarihi ya da kültürel bağı bulunmasa da, film bizanslıları istanbul'da işgalci imiş gibi sunuyor. iki taraftan hangisi saldırgan, hangisi yurdunu savunmaya çalışıyor, belli değil. film, tıpkı t.c.'nin resmi tarih söylemi gibi gerçekleri ters yüz etmiş. bu söyleme göre, fatih ve osmanlı'nın istanbul üzerinde adeta doğal bir hakkı var ve bu hakkı sorgulamak için ortada herhangi bir neden yok. özetle: "kostantiniye elbet bir gün fethedilecektir!" tartışma bitti. (film, hz. muhammed döneminde açılıyor. sahabenin ilgili hadisi telaffuz etmesinin hemen ardından 15. yüzyıla ışınlanıyoruz.)

    7. kuşatmanın sonuç vermemesi üzerine bir gece bakıyoruz ki, askerler gemileri karadan yürütmeye başlamış! film konuyu adeta spontane bir gelişme gibi sunuyor! yani yine plan yok, program yok... önünde harita, kurmaylarıyla strateji hazırlayan bir fatih imgesi belli ki pek kimse için çok mana ifade etmiyor. işler genç bir liderin dehası ve ak sakallı tonton bir dede olarak tasvir edilen akşemseddin'in keşifleri ve dualarıyla yürüyor.

    8. fetih günü 21 yaşında olması gereken fatih'i 34 yaşındaki adama oynatmışlar. herhalde göze toy görünsün istemediler.

    9. fatih, fetih öncesinde askerlere hitaben "coşkulu" bir konuşma yapıyor. konuşmanın içeriği de, duygusal yönü de fazlasıyla yüzeysel. fatih'in konuşmasının yer aldığı sahneleri izleyin: https://www.youtube.com/watch?v=oqxtcjwxul0 ardından da, marco polo dizisinde kubilay kaan'ın yaptığı benzeri bir konuşmayı dinleyin ve bu konuşmaya eşlik görüntülere göz atın: https://www.youtube.com/watch?v=qltnwo5a2tu biri sanat. diğeri ise seviyesiz propaganda.

    10. film, daha önce bizans üzerine yürüyen latinlerin yaptıkları fenalıklara da değiniyor. fatih'in ise, şehri ele geçirir geçirmez derhal herkesi inancında hür bıraktığına şahit oluyoruz. ilgili sahne, "işte ecdadın hoşgörüsü!" anına karşılık geliyor. bu elbette bir klasik, ve film bu klasiği atlamıyor. yani "onlar kötü, ama biz iyiyiz." katolikler, ortodokslara acımamışlar, ama biz onlara adil davranmışız. hatta o kadar adilmişiz ki, değil kendi dindaşlarından, kendi kendilerinden bile daha adil yönetmişiz onları. bu nedenle de, başkalarınca kışkırtılana kadar hep bize sadık kalmışlar!

    11. resmi söylemin tekrarlamaktan bıkmadığı bu iddiaların tamamı (elbette) gerçek dışı. film, fetih sonrasında gerçekleşen üç günlük yağma ve tecavüzleri tamamen atlıyor. tabii yağma ve tecavüz, fatih ya da 1453'e özgü değil ve genel manada fetih ve cihada endeksli olan ganimet hakkı ile ilgili. (ganimet sadece malları değil, kadınları da içeriyor, zira gayrimüslim kadınların statüsü maldan çok farklı değil. günümüz dindarları ve milliyetçileri, yüzyıllarca sürmüş olan bu rutin uygulamayı ve neden olduğu trajedileri göz ardı etmeyi tercih ediyor.)

    12. film tarihi olayları törpülüyor olsa da, genel manada bir propaganda filminden ziyade, türk'e türk propagandası denebilecek ucuz bir yapıma karşılık geliyor. t.c.'nin kültürel formasyonuna maruz kalmamış aklı başında bir insanın bu filmin herhangi bir sahnesinde hayran kalacak bir medeniyete ya da tarihi karaktere rastlaması zor.

    13. bir yandan "yüzüklerin efendisi türkleri ork olarak gösteriyor" diye sitem etmek. ama diğer yandan ciddi ciddi kendi kendini ork olarak gösteren bir film çekmek! ve dahi, ne yaptığının dahi olamayacak kadar medeniyet yoksunu olmak. bu filmin ve bugün itibariyle türkiye'nin özeti bu.

    url: https://www.facebook.com/…er/posts/2121165954579190

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: milliyetçilik /@derinsular)
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap