*

  • bugün şehit haberini tv'de öğrendiğim pırıl pırıl bir asteğmen. nur içinde yatsın...
  • sanki hepimizin önceden gördüğü bir yüze sahip. o kadar da temiz ki...
  • devrem. baskalarini bilmem ama tuzladaki dostlarin seni hic unutmayacak, ayni daglarda yururken aklimizin bir yerinde hep sen de olacaksin. yildizlara bakarken hangisinin sen oldugunu tahmin etmeye calisacagiz. cok sey soylemek isteyip soyleyemeyen tum dostlarin adina elvada furkan mekanin cennet olsun.
  • 309. donem tuzla piyade okulu mezunu asteğmen. şehit demek istemiyorum çünkü biliyorum ki bu kisve şimdi ateşler içinde yanan ailesinin yüreklerine bir damla bile su serpmeyecek. şehit demiyorum çünkü furkan tercih ederek, isteyerek, savaştığı bir ideal uğruna ölmedi. furkan hayatı boyunca belki kavga bile etmemişken kimseyle, 3 ayda savaşçı yapılarak teröristlerle çarpışmaya gönderildi. 3 ay !! düşünebiliyor musunuz 3 ay !! artık ağlayan anneler "vatan sağolsun" demiyor. lanet ediyorlar sisteme, millete, hayata. geçti artık o zamanlar. anne biliyor ki oğluna küçükken kibritle oynamaması, sokakta kavga etmemesi tembih edildi. 18 yaşına kadar öss'ye hazırlandı ardından da fizik ya da edebiyat sorusu çözerek üniversitesini bitirip askerlik çağı(!?!) na gelmiş oldu. şimdi sorarım size meslek edinebilecek bir bilgi birikimine sahip olması için 15 yıl uygun görülen furkan'a savaşmayı öğrenmek için 3 ay mı reva görüldü? sudan çıkmış balık gibi tuzla piyade okulunda şoklardan şoklara akan asteğmen adayları 3 ayda madem savaşmayı öğrenebiliyorlarsa, askeri öğrenciler harp okullarında neden yıllarca eğitim alıyorlar? ben bunun cevabını söyliyeyim: askerlik psikoloji işidir. askerin duygusu olmaz, korkusu olmaz. asker iğrenmez, askeri kan tutmaz, askerin kolay kolay canı acımaz. asker bilir ki insan her an hayatını kaybedebilir ve bu nedenle dimdik her koşula hazırlıklı olmalıdır. vücudu her türlü doğa şartına uyum sağlayabilecek sağlamlıkta, zihni ise cesurca her ortama adapte olabilecek olgunlukta olmalıdır. asker yetiştirmek yıllar alır. soldier filmini izleyenler hatırlar daha çocukken vahşet izlettirilip duygulardan arındırılan gençleri. ama burası türkiye cumhuriyeti. ne yazık ki 22 yaşına kadar barışı, kardeşliği, yumuşak başlılığı öğrettiğiniz vatan evlatlarının 3 ayda dimdik, kaşları çatık, korkusuz birer subay olmasını beklediğiniz ülke. yetişmesi için onbinlerce ytl harcadığınız genç beyinleri vatan için en yararsız olabileceği şekilde kullanabilen bir ülke. 3. sınıf bir dünya ülkesi. maalesef, ne yazık ki...

    3. sınıf bir dünya ülkesi olmamızın acısını bugün furkan terör kurbanı olarak öderken, yarın magandanın teki tofaşıyla kırmızı ışıkta geçip annenize çarptığında, abiniz maç kuyruğunda bıçaklanırken ya da kız kardeşiniz çantasını kaptırmamak için debelenirken yüzüne falçata yediğinde hep birlikte ödeyeceğiz. bunlardan nasibini almamış çok şanslı azınlıktaysanız aman dikkatli olun, o şanslı azınlık gittikçe azalıyor.

    bugün furkan güneydoğu'da 23 yıldır çözülemeyen iğrenç bir sorun yüzünden hayatını kaybederken türkiye'nin diğer taraflarını düşünüyorum da... siyasilerin oğulları, yeğenleri, dayı oğulları, kuzen çocukları vs. vs. onları hiç konu bile etmeyeceğim. o rezaleti benden çok daha ustaca eleştirenler var. benim düşündüğüm başka bir nokta: uyuyan gençliğimiz. furkan çelik zırhı olmadan, zırhsız korumasız uyduruk jipinde şırnak dağlarında intikal ederken club'da eğlenen, hiçbir şeyden habersiz o gençleri düşünüyorum. anlamak nefret etmeyi imkansız kılıyor ya hani, kızamıyorum onlara da. o boş beyinleri ile yapabilecekleri tek şey o çünkü. sanayi mahallesinin dibine yapıştırılmış metro city'si ile kanyon'u ile istanbul'da paris'i yaşadığını sanan o zavallı gençlerimiz. belki bir çoğu şırnak diye bir ilimiz olduğunu bile bilmiyor. ama aralarında çok delikanlıları da var görüyorum. kurtlar vadisini izleyip kolları da geriye doğru attık mı, bir de kaşları çatalım kral adam desinler. işte o aptalları görüyorum sonra da diyorum ki: "eeh be delikanlılar keşke siz gitseydiniz furkan yerine kahraman olurdunuz bu karizmayla şırnak dağlarında..." ama askerliklerini ne yazık ki babalarının ayarı çektikleri torpilleriyle ya istanbul selimiye'de ya da marmaris sahil güvenlik olarak yapacaklar. onlar da istemezdi yan gelip yatmayı, ne de olsa askerlik yan gelip yatma yeri değil...

    şehitlerin anneleri bas bas bağırıyorlar: "oğlum şehit olmadı pisi pisine gitti hakkımı helal etmiyorum!" diyorlar. bugün türkiye cumhuriyeti 3 dil bilen bilgisayar mühendisi genç beynimizi vatan hizmeti adına en iyi şekilde eline silah verip çatışmaya göndererek değerlendirdiğini düşünüyor. hani türkiye'de her yandan mühendisler, bilim adamları fışkırıyo ya birazını da yollayalım canım. hem bişey olursa şehit mehit deriz, olur öyle, yan gelip yatmasaydı falan deriz uyuturuz. uyumayın analar bağırın! bugün furkan'a yarın bize gelecek sıra. gerçekten sustukça sıra bize geliyor galiba. bağırın ki sesiniz daha çok çıksın, pınar altuğunun aşk kaçamağından daha çok öğrenilsin furkan'ın ölümü. bağırın ki rahatsız olsun bazıları, ağız kıvırarak artist artist ahkam kesen şerefsizler ateş düştüğü yeri yakar bana ne bana ne diye kaçamasınlar. bağırın ağlayın...

    bunları düşünüyorum da furkan'a şehit demek ona küfretmek gibi geliyor. çok yazık oldu. ailesine sonsuz sabır diliyorum. ne yazık ki yapabileceğim başka hiçbir şey yok...
  • turkiye cumhuriyetinin bolunmez butunlugu ugruna, aziz vatanimiza kast eden bolucu terorist unsurlar tarafindan serefli vatan vazifesini icra ettigi sirada sehit edilmistir. furkan astegmenim bir askerin erisebilecegi en yuksek rutbe olan sehadet mertebesine erismistir.
  • (bkz: oof of/3)
  • guneydoguda askeri gorevini yapan herhangi bir asker gibi kendisine verilen gorevi yapmak ugruna sehit dusmus onlarca turk evladindan birisi.
  • mubarek sehidimiz icin kaleme alinan bir siir;

    şehit piyade asteğmen furkan ışık’ın aziz ruhuna

    melek şehidim piyade asteğmen furkan ışık
    selam olsun bu vatan uğruna şehit olana
    gönlümüz mahzun gözler yaşlı kalplerimiz kırık
    seni şehit verdik mukaddes bir amaç uğruna

    yaktın yüreklerimizi şehadet haberinle
    ağladılar bu habere cümle melekler bile
    gözü yaşlı baba kardeş anne hem tüm aile
    göz kamaşır bakamaz olur yüzünün nuruna

    furkan asteğmene şanlı şehadet nasip olmuş
    herkesin gözünden damla damla yaşlar süzülmüş
    şehitler defterine mübarek adın yazılmış
    peygamberimizle mihmansın hak’kın huzuruna

    sabır ver yüce rabb’im sen şehit ailesine
    bir daha fırsat verme hainlerin birisine
    yürekler dayanmıyor böyle evlat acısına
    bedel olmaz bin hain şehidin damla kanına
  • şehit olan devrelerimden biri. bir tane daha var benim bildiğim, karşılıklı ranzalarda yattığım. kıta hizmetine gittiğimizin ilk ayında yaşamı sönen. furkan ışık'ı tuzla'dan sadece badimin iç güvenlik tatbikatında badisi olduğu için biliyordum. en azından furkan için bir şeyler söylenebiliyor. 309 olarak çok az kan kaybettik ama kaybettik. sorun nerede başlar nerede biter bilemiyorum ama verilen eğitimin yeterli olduğunu düşünüp, kaderci olmamakla beraber ölümün her yerde bizi bulabileceğini savunuyorum.ihtimaller çok yada az olabilir. şehit olduğunda akademik ve sektörel nitelikleri bence hiçbir şeyi değiştirmez, dünyadan habersiz köyünden yeni çıkmış ana kuzusu bir çoban olsa da bir şey değişmez. bildiğim tek şey ikisinin de pırlanta gibi insanlar olduğu ve zamanları geldiği için öldükleridir. bir şeylerin analizini yapmamız gerekiyorsa, birilerinin fiziksel acı çekmesini beklemeden yapmalıyız ve söylemlerimizi eylemlerimizle gerçek kılmalıyız ama ne yazık ki bireysel düşünce siyasal sistem karşısında sadece tepki olarak kalıyor. pırlanta gibi genç bir beyindi, fotoğraflarına baktıkça tarifi zor duygular içinde kalıyorum ve anlaşılmaz tarafı rütbe töreninin olduğu gün kısımların orada ailesiyle fotoğraf çektirirken dikkatimi çekmiş olması. anlamsız yere uzun uzun incelemiştim adamı. boşluk...
hesabın var mı? giriş yap