• ne zaman önünden geçsem, "ülen şura da pek bir güzel çalıyor yav hu yine..." sözlerini zihnimden geçiriyorum ve bu konuda yalnız olmadığıma da eminim.
    radyo yayınına falan geçseler, ankara' nın entelektüel kesiminde geniş yankı uyandırırlar gibime geliyor.
  • dünyanın en tatlı iki insanını -ki baba oğuldurlar- bünyesinde barındıran mekan. (bkz: ertan taşkıran) (bkz: ibrahim taşkıran) 20 yıldan beri yaptıkları işi gönül bağıyla sürdürmektedirler. dükkana uğrayan misafirlerini sıcak çaylarından mahrum da etmezler. her tür müzik albümünü bulabileceğiniz ankara'nın gidip gezilesi müzik marketi ve klasik keman sesininin hiç eksilmediği yerdir.
  • karanfil sokağa renk katan,kaliteli müzikler dinleten müzik market.
    not;içerden bakınca kalitesinin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını anladığım müzik market.
    çalışanını müşterilerinin yanında azarlayan sonrada bu tarz konuşmaları müşteri yokken yapsanız daha uygun olur galiba diye kibarca uyarıda bulunan müşterisini de 'o bizim bileceğimiz iş herşeye bi karışmayın karışmayın bi herşeye' diye tersleyen bir sahibi olan müzik market.
  • ankara'nın en güzel yeri benim gönlümde.
  • o senelerdir yaydığın içli keman nağmeleriyle verem ettin gizem müzik. iflah olmaz dertlere saldın...

    http://youtu.be/ls-shmm39gi

    <<sıska genç kadınlar ve solgun, raşitik genç erkekler o zamanların (19. yy) çaresi bulunmayan hastalığına (verem) aday olmak için birbirleriyle yarışmaktaydılar. theophile gautier: "gençliğimde 99 pound'dan ağır çeken birisini lirik şair kabul etmezdim.">>

    (susan sontag, bir metafor olarak hastalık)
  • karanfil'de güzel şarkıların çaldığı, her yerde bulunamayan albümleri rahatça bulabileceğiniz bir yer(di). kapanıyor olması gerçekten üzücü.
  • ankara'da yaşamasam da film-müzik alışverişimi mutlaka oradan yapardım. itiraf edeyim. çok öyle iyi bir müşteri değildim. toplasan kaç cd-dvd almışımdır ki. ancak bir şey almasam da gezmeyi severdim.
    bu arada ileriye yönelik çok güzel hayallerim vardı. eve cd çalar alacaktım. cd'leri takıp oradan dinleyecektim artık. filmler için daha sık dvd alacaktım. tüm hayallerimin içinde de hep gizem müzik vardı.
    en son 2-3 müzik cd'si biriktirmiştim aklımda, almak için. ankara'ya gidince ilk fırsatta alacaktım. hatta bu sefer bulamazsam internetten sipariş vermeyecektim.
    kendimi çok suçlu hissediyorum.
    o sevmediğim şehir ankara'nın en sevmediğim köşerinden birindeki koca güzelliği kaybetmişiz.
  • şimdi yerinde bir ayakkabıcı var artık. önünden geçerken müzik duymayınca bir garip oluyor insan bazen. evet, belki yüzyıllık bir tarihi yok ama ben bildim bileli o sokağın köşesindeydi, gizem müzik. küçükken birçok kaseti orada bulurdum, oradan alırdım. sonra kasetler cd oldu, cdler mp3 oldu derken, albüm dinlemenin pek bir manası kalmadı. tek bir tıkla indirebiliyorduk, her şeyi. evet, çok kolaydı ama albümü dinlerken şarkıların sözüne bakıp kim yazmış, kim bestelemiş, hikayesi neymiş acaba diye bakmak da bir başkaydı sanki.

    elimdeki çoğu albümü gizem müzikten almıştım. ora kapandıktan sonra, hiç gitmiyor elim; büyük bir mağazanın müzik bölümünden albüm almaya, nedense..

    velhasıl güzel bir yerdi, sokağa güzel tınılar gelirdi. polislik yapmaya meraklı esnaftan değil; samimi bir şekilde çay ikram etmek isteyen, güler yüzlü, az kalmış esnaflardandı. şimdi müzik sustu. zaten artık öyle esnaf da kalmadı.
  • sessizce kapanmıştır. eski ankara'yı hatırlatan şeylerden biridir benim için. hep güzel şeyler çalarlardı, eniştemin mühendis olarak mezun olup iş bulamayınca çalıştığı ilk yerdi.

    güzeldi, her güzel şey gibi o da bitti.
hesabın var mı? giriş yap