• ekonomi alaninda 1978 nobel odulunu almis olan kisidir. 1916 senesinde dogmus ve 2001 senesinde vefat emistir.
  • artık efsaneleşmiş "the architecture of complexity: hierarchic systems" nam makalesinde hiyerarşiyi meşrulaştırmaya ve dahi hiyerarşinin "doğal", arzu edilir ve kaçınılmaz olduğu savını gerekçelendirmeye çalışmış toplumsal bilimci.

    önce acaba neden böyle yapmış,, onu izah etmeye çalışalım.
    bahsi geçen makale "genel dizgeler kuramı"nı (general systems theory) alt etmeye çalışmaktadır. bu kuram, etkileşimde bulunmakta olan öğelerin dinamik bir dizgesinden zuhur eden düzenle ifade olunan "karmaşıklığı" açıklamaya çalışır. fakat simon hiyerşik yapıların statik olduğunu kabul eder ve bu yapıların an be an yeniden üretiminden ziyade başlangıçlarını (genesis) çözümlemeye çalışır. ona göre hiyerarşi "düzenleyici izlek"tir.
    bu herif iktisat alanında nobel aldığına göre bu kavramsallaştırmaların iktisat için ne anlama geldiğini araştıralım:
    genel dizgeler kuramı, piyasa ekonomisine, yahut polanyi'nin terimcesiyle konuşacak olursak, "kendi kendini yöneten piyasalara" (self-regulating market) gönderme yapar. simon'un kavramsallaştırdığı hiyerarşi ise "devlet"le koşutluk arz etmektedir.
    böylece simon, tam da polanyi'nin yaptığı gibi, ana akım iktisat ideolojisinin özünü hedef alan bir iddiayı gündeme taşımıştır: "doğal olan müdahaledir!" polanyi'de bu sav "laissez faire was planned; planning was not" (tasarlanan laissez faire idi; planlama değil) tümcesiyle ifade olunmaktaydı.

    imdi,, gelelim itirazıma: tanım cümlesinde de yazdım,, bu sav "hiyerarşiyi" meşru kılma çabasına işaret eder -ve ayrıca lütfen (bkz: hiyerarşi/@zifir)- devletin "toplumsal" ve "tarihsel" bir görüngü değil de, "doğal" bir kurum olduğunu ima eder. ve bu sav doğru kabul edilecek olursa iktidar ilişkilerinin "esasını" eleştirmek olanaksızlaşır. sanırım iki sorun var: birincisi hiyerarşinin "verimli" olduğunu iddia ederken veri kabul edilen "maksat" yahut "çıkar"larla ilişkili. ikincisi ise konulan hiyerarşi tanımının hemen bütün evreni kapsayacak kadar muğlak olmasıyla. şimdilik burada kesiyorum. daha sonra devam ederim..
  • bir kisinin karar verirken deneyimlerini de dikkate alarak kendisi içinen tamin edici karari verdigini soylemistir.
  • burada evvelce de belirtilmiş olduğu üzre, "kurumsal iktisat"ın olmazsa olmazlarından olan "kısıtlı ussallık" (bounded rationality) kavramını literatüre kazandırmıştır. iki önermesi şu şekilde özetlenebilir:
    1- insan beyni, yapısı itibariyle kısıtlı bir muhasebe yetisine sahiptir.
    2- insanın içinde bulunduğu toplumsal çevre "belirsiz"dir.

    bu yüzdendir ki insanlar kendileri için "en yüksek getirisi olan" tercihin ne olduğunu/olacağını hiçbir zaman bilemezler. bunun yerine "en uygun" tercihte karar kılacak şekilde yetinmelik davranırlar (satisficing).

    fakat buradaki sorun şu:
    simon amca neoklasik iktisatın maksimizasyon hipotezine karşı çıkayım derken madalyonun öbür yüzünü önermiş oluyor. bu durumda neoklasik iktisatın fiyakası bozulmuyor çünkü bu sefer iktisadi oyuncular karlarını maksimize etmektense maliyetlerini minimize etmiş oluyor. zaten bu sayededir ki neoklasik iktisat da simon'un bu "kısıtlı ussallık" kavramını içselleştirmekte zorlanmamıştır. bunu bir adım ileri götüren ve anaakım iktisata gerçek anlamda karşı durabilen şahıs ise geoffrey hodgson. o da şöyle söylüyor: evet, muhasebe yetimiz kısıtlı ve dünya belirsiz. ama dahası, bu bile gerçeği yansıtmıyor çünkü insanların eylemlerini değerlendirdikleri "bilişsel düzeyler" farklıdır. yani iktisadi oyuncular her tercihlerini kısıtlı ve fakat olanaklı hesap kitapla belirlemezler. hatta çoğu eylemlerini belirleyen aslî unsur bu insanların alışkanlıkları, rutinleri, hülasa, kurumsal çevreleridir. öyle ki kimi eylemleri refleksif dahi olabilir!

    bunu da ileri götürmek mümkün ama bunun yeri burası değil.
  • duayen. asagidaki linklerden bi konferansta yaptigi yaklasik 45 dakikalik konusmasini izleyebilirsiniz.
    http://www.youtube.com/watch?v=lfnfymivcb4
    http://www.youtube.com/…ijj_bg1mm-e&feature=related
    http://www.youtube.com/…rrfix5tlplu&feature=related
  • cognitive science'a da el atmis [1].

    amcam gidip gercek satranc oyunlarinin ortasindan ne baslangic dizilimine cok yakin ne de oyunun bitmesine cok az kaldigi icin tahtada az tas kalmis -hatirlamasi zorca- sahneler seciyor ve bunlari satranc ustalarina ve caylak satranc oyuncularina birkac saniyeligine gosteriyor. ardindan tahtayi hatirlayip tekrar olusturmalarini istediginde satranc ustalari caylaklardan cok daha basarililar. ustalar taslarin hepsini -ya da hemen hemen hepsini- gercek yerlerine yerlestirebiliyorlar, caylaklar ancak yariya yakinini falan dogru yere koyabiliyorlar. enteresan tabi arada fark olmasi, ama cok da sasirtici degil bence.

    asil enteresan kismi adam ardindan gidip gercek satranc oyunlarinin ortasindan sahne almak yerine taslari gelisiguzel dizerek ayni deneyi tekrarliyor. bu ikinci deneyde satranc ustalarinin satranc tahtasini hatirlama yetenegi caylaklardan farkli degil. iste isin bu kismi cok enteresan. zira bize satranc ustalarinin satranc oynayarak genel hatirlama kabiliyetlerini gelistirmediklerini, satranc tahtasini hatirlama yeteneklerini hatirlama sekillerinden aldiklarini soyluyor. yani bu adamlar satranc tahtasini hatirlarken "vezir fili tehdit etmis, fili kale koruyor obur tarafta sahin tehdit edilecegini anlayinca adam rok yapmis ..." diyerek oyunun o anki dinamiklerini anlayip onu hatirliyor. gelisiguzel dizilmis taslarda bu tarz bir örgü olmadigindan da hatirlama yetenegi caylaklarin seviyelerine kadar dusuyor. beynimizin nasil calisitigini anlama acisindan cok onemli bir bulgu.

    mesela cok sikkosundan benzer bir deney yapayim ben de. 145319231071 sayisina bi bes saniye bakin, sonra tekrar hatirlamaya calisin.

    buyuk olasilikla bu sayinin tarih kitaplarimizdan tanidigimiz yillardan*** olustugunu farkedenler super hatirladilar, digerleri dobrowski oldu.

    [1] chase and simon. perception in chess. cognitive psychology volume 4, 1973
  • (bkz: herb simon)
  • "insan ite ite, zorlaya zorlaya limitlerini bulur."

    herbert simon
hesabın var mı? giriş yap